Fentalekû vehum yeteḣâfetûn(e)
Derken yola düştüler ve birbirlerine de gizlice diyorlardı ki.
Derken, aralarında fısıldaşarak (başka zaman kendi hizmetlerini gören ve onların sırtından saltanat sürülen yoksul ve halk kesimlerinden gizlice kaçışarak) çıkıp-gitmişlerdi.
Derken yola düştüler, birbirlerine gizlice diyorlardı ki:
Aralarında fısıldaşarak fırladılar.
Derken aralarında fısıldaşarak yola çıktılar.
Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp-gittiler:
Hemen fırladılar; aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı:
Çıktılar, gizlice fısıldaşıyorlardı:
23,24. Yola çıktılar, birbirlerine gizlice şöyle diyorlardı: “Bugün tarlada, yanınıza hiçbir yoksulun girmesine müsaade etmeyiniz!”
23,24. «Bahçenize bugün yoksul girmesin» diye de, gizlice konuştular
Derken, aralarında fısıldaşarak yola koyuldular:
21,22,23,24. İrtesi sabah biri birilerinin kulağına: "Eğer hurmalarınızı toplamak istiyor iseniz sabah şafak söker iken bağçenize gidiniz" diyerek gidiyorlar idi. "Hiç olmaz ise bu gün bir tek fakir bağçemize girmesün" diyorlar idi.
23,24. "Bugün orada, hiçbir düşkün kimse yanımıza sokulmasın" diye gizli gizli konuşarak yürüyorlardı.
23,24. Bunun üzerine, “Sakın, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.
Derken yola koyuldular. Birbirlerine şöyle fısıldıyorlardı:
23, 24. Derken: Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın! diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular.
Derken yola çıktılar, aralarında konuşuyorlardı.
Derken fırladılar, aralarında fısıldaşıyorlardı.
Hemen fırladılar, şöyle mızırdaşıyorlardı:
23-24. Derken, “Aman (dikkatli olun), bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın” diye fısıldaşarak yola koyuldular.
Hemen, sessizce yola koyuldular.
Derken onlar aralarında fısıldaşarak gitdiler:
23,24. “Sakın, bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!” diye kendi aralarında gizli gizli konuşarak hemen gittiler.
Sessizlik içinde tarlalarına gittiler.
Bunun üzerine yola koyuldular. Biribirleriyle fısıldaştılar:
Onlar yola düştüler. Birbirlerine gizlice diyorlardı:
Bunun üzerine aralarında fısıldaşarak yola koyuldular.
Derken, aralarında fısıldaşarak çıkıp gittiler.
Böylece, hazırlıklarını yapıp yola koyuldular. Bu arada, aralarında gizli gizli konuşuyorlardı:
Derken, yola düştüler; gizli gizli konuşuyorlardı:
Yolda giderlerken kıs kıs gülüşüyorlardı:
Bahçelerine doğru giderlerken aralarında konuşuyorlardı.
23,24. (Bahçe sahipleri “Keşke) bugün yanınıza sokulmak üzere bahçeye hiçbir yoksul girmese!” (dileğiyle) fısıldaşarak yürüyorlardı.
23,24. Derken, kendi aralarında: “Sakın bugün aranıza bir yoksul sokulmasın!” diye fısıldaşarak (bahçelerine) gittiler.
Derken yola koyuldular, giderken fısıldaşıyorlardı:
Sonra yola koyuldular ve aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı: 89/15.19
Derken yola koyuldular… Aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı:
23,24. (Ve yola koyuldular) Yolda giderken de, aralarında fısıldaşıyor: "Sakın bu gün -bizden evvel- bir yoksul çıkıp da bahçemize girmesin" diyorlardı.
Derken yürüdüler; fısıldaşıyorlardı:
Artık aralarında gizlice söyleşerek gidiverdiler.
23, 24. Hemen yola koyuldular. Bir taraftan da aralarında şöyle fiskos ediyorlardı: “Sakın, bugün yanımıza fakir fukara gelmesin, onların bahçeye girmelerine hiç imkân vermeyin! ”
Derken yürüdüler; fısıldaşıyorlardı:
23,24. Gitdiler, yolda birbirlerine: "Bugün bir fakîri bostana sokmayınız" dirlerdi.
Hemen yola çıktılar. Şöyle fısıldaşıyorlardı:
22,23. --Mahsulü toplayacaksanız, erkenden yola çıkın! diye gizlice konuşarak yola düştüler.
Giderken fısıldaşıyorlardı:
Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı:
pes vardılar anlar gizlü söyleşürlerken
Pes gitdiler, biri birine gizlü söyleyüp
Nəhayət, yola düşdülər, (yol boyu) bir-birinə xəlvətcə belə deyirdilər:
So they went off, saying one unto another in low tones:
So they departed, conversing in secret low tones, (saying)-
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |