Yekûlûne le-in raca’nâ ilâ-lmedîneti leyuḣricenne-l-e’azzu minhâ-l-eżel(le)(c) ve li(A)llâhi-l’izzetu ve lirasûlihi ve lilmu/minîne ve lâkinne-lmunâfikîne lâ ya’lemûn(e)
(Münafıklar:) "Andolsun, eğer Medine’ye dönersek (devlet ve hükümete yerleşirsek), daha üstün ve şerefli olan (bizler), daha güçsüz ve zelil olanı (sadık mü’minleri) oradan mutlaka çıkarıp atacaktır" diyorlardı. Oysa (gerçek) izzet, haysiyet ve üstünlük, (ancak) Allah’ın; Peygamberin ve (samimiyetle ve bütünüyle İslam’a) inananlarındır. Ne var ki münafıklar bunu bilecek (ve idrak edecek akli ve vicdani dürüstlükten uzaktırlar).
Derler ki: “Eğer Benî Müstalik savaşından Medine'ye dönersek biz üstün olanlar, Rasülullah ve beraberindeki aşağılık kimseleri Medine'den çıkaracağız.” Ama asıl şeref, üstünlük Allah'a O'nun elçisine ve inananlara aittir, fakat münafıklar bu gerçeği bilmezler.
“Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, kuvvetli ve haysiyetli olan, oradan, zavallı alçağı mutlaka çıkaracaktır.” diyorlardı. Halbuki güç, kuvvet, kudret, hükümranlık, Allah'ın, Rasulünün, şuurlu ve kâmil mü'minlerindir. Fakat müslüman görünerek İslâm'a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münâfıklar bunu bilmiyorlar.
Diyorlar ki: "Andolsun ki, eğer Medine'ye dönersek en yüce olan en aşağı olanı oradan çıkaracaktır." Oysa yücelik Allah'a, Peygamber'ine ve mü'minlere aittir. Ama münâfıklar bilmezler.
Derler ki, 'Andolsun, Medine'ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp-çıkaracaktır.' Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah'ın, O'nun Resûlü'nün ve mü'minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.
Diyorlar ki, “(eğer bu savaştan) Medîne'ye bir dönersek kuvvet ve şerefi çok olan (bizler), zayıf ve düşük olanı (müminler topluluğunu) oradan çıkaracaktır. Halbuki kuvvet ve üstünlük Allah'ın, Rasûlünün ve müminlerindir; fakat münafıklar bilmezler.
Onlar: “Şayet Biz Medine’ye dönersek, kesinlikle üstün olanlar, alçak olanları oradan çıkaracaktır” diyorlar. Hâlbuki bütün izzet ve üstünlük Allah’ın, elçisinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bilmezler.
Onlar, “Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı. Halbuki, asıl üstünlük ancak Allah, Peygamber'i ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.
Diyorlar ki: «Medine'ye dönersek, güçlü olan, hor olanı oradan çıkaracak!»; güçlülükse hem Allahın, hem peygamberin, hem dahi inanmış olanlarındır, münafıklar bilmezler !
Kalkmış bir de “Andolsun ki, Medine'ye döndüğümüzde izzetli ve şerefli olanlar zelil olanları oradan mutlaka çıkaracaktır.” diyorlar. Hâlbuki asıl (şeref ve) üstünlük ancak Allah'a, Resulüne ve mü'minlere mahsustur. Fakat münafıklar bunu bilmezler.
Bu münâfıklar "Şehre (Medîne’ye) ’avdet ider isek, en kuvvetli, en za’ifi koğar" diyorlar. Kuvvet Allâh iledir, kuvvet peygamber iledir, kuvvet mü’minler iledir. Lâkin münâfıklar bilmezler.
"Eğer bu savaşdan Medine'ye dönersek, şerefli kimseler alçakları and olsun ki, oradan çıkaracaktır" diyorlardı. Oysa, şeref Allah'ın, Peygamberinin ve inananlarındır, ama ikiyüzlüler bu gerçeği bilmezler.*
Onlar, “Andolsun, eğer Medine’ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır” diyorlardı. Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah’ın, Peygamberinin ve mü’minlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler.[550]
Şöyle diyorlar: “Hele Medine’ye dönelim, o zaman güçlü olan zayıf olanı oradan çıkaracak!” Halbuki asıl güç ve izzet Allah’ındır, resulünündür, müminlerindir; fakat münafıklar bunu bilmezler!
Onlar: Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.
"Kente dönersek, üstün olanlar alçakları çıkaracaktır," diyorlar. Oysa üstünlük ALLAH'a, elçisine ve inananlara aittir. Ne var ki ikiyüzlüler bilmezler.
Diyorlar ki: "Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, daha üstün olan, daha alçak olanı oradan mutlaka çıkaracaktır." Üstünlük, ancak Allah'a, O'nun elçisine ve müminlere mahsustur. Fakat münafıklar bilmezler.
Diyorlarki: eğer Medîneye dönersek herhalde eazz olan oradan ezell olanı çıkaracaktır, halbuki izzet, Allahın ve Resulünün ve mü'minlerindir ve lâkin Münafıklar bilmezler
(O munâfıklar) diyorlar ki: “Yemin olsun ki, eğer (Benî Mustalık gazvesinden) Medine’ye dönersek, üstün olan (bizler), güçsüz olanı (müslümanları) muhakkak oradan çıkaracaktır!” Hâlbuki (mutlak) izzet (şeref ve üstünlük) Allah’a mahsustur, (Allah’a îmân etmeleri dolayısıyla, şeref ve üstünlük) peygamberine ve mü’minlere de aittir, fakat munâfıklar (bu hakikati) bilmezler.
“Eğer Medine'ye dönecek olursak, mutlaka daha güçlü olan, güçsüz olanı, oradan sürüp çıkarır.” diyorlar. Oysa izzet; Allah'ın, O'nun Resûl'ünün ve inananlarındır. Fakat münafıklar bu gerçeği bilmiyorlar.
Onlar «Eğer Medîneye dönersek, andolsun, en şerefli ve kuvvetli olan (ımız) oradan en hakıyr (ve zaîf) olanı muhakkak çıkaracakdır» diyorlardı. Halbuki şeref, kuvvet ve gaalibiyyet Allahındır, peyğamberinindir, müminlerindir. Fakat münafıklar (bunu) bilmezler.
(O münâfıklar) diyorlar ki: “Yemîn olsun eğer Medîne'ye dönersek, en azîz olan, en zelîl olanı muhakkak oradan çıkaracaktır!” Hâlbuki izzet (şeref ve üstünlük) Allah'ındır! Hem peygamberinin ve mü'minlerindir! Fakat münâfıklar bilmezler.(1)
Onlar “Eğer biz Medine ye dönersek, güçlü olanlar o şehirden zayıf ve güçsüz olanları oradan çıkartırlar” diyorlar. Ancak güç Allah’ın, elçisinin ve inananlarındır. Ama ikiyüzlü davrananlar bunları bilmiyorlar.
Bunlar derler: "Eğer biz Medine’ye dönecek olursak kesenkes güçlü olan güçsüz olanı oradan çıkaracaktır." Oysaki erk Allah’a, onun peygamberine, inananlara özgüdür. Ancak, iki yüzlüler bunu bilmezler.
Onlar «— * Medine/ye döndüğümüzde ahalinin en şerefli ve kuvvetlisi en hakir ve zayıfını oradan çıkaracaktır» derler; Seni nasıl çıkarabilirler: halbuki yegâne galebe ve şeref Allah/a, peygamberine, mü/minlere mahsustur. Fakat münafıklar bunu bilmezler.
“Andolsun, Medine’ye/şehre⁴ döndüğümüzde, üstün güce sahip olan zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır”⁵ demektedirler. Oysa üstün güç ve şeref [izzet] Allah’a, elçisine ve inananlara aittir⁶. Fakat ikiyüzlüler bunu bilmezler.
Derler ki: “Şüphesiz Medine'ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp çıkaracaktır.” Oysa izzet Allah'ın, O'nun resulünün ve müminlerindir. Ancak münafıklar bilmezler.
Bir de, “Medîne’ye döndüğümüz zaman, üstün ve şerefli olan Medîneli münafıklar, alçak ve aşağılık olan Mekkeli Müslümanları bu şehirden mutlaka sürüp çıkaracaktır!” diyorlar. Oysa her türlü şeref ve üstünlük Allah’a, dolayısıyla Elçisine ve inananlara aittir; ne var ki, ikiyüzlüler bunun bilincinde değiller.
Diyorlar ki:
-“Medine’ye / Şehir’e döndüğümüzde, Azîzler / Güçlüler, Zelîller’i / Zayıflar’ı oradan elbette çıkarırlar”.
Oysa İzzet Allah’ındır, O’nun rasûlünündür, Müminler’indir; ama Münafıklar bilmez.
Diyorlar ki: " Salimen Medine'ye varırsak, göreceksiniz güçlü olan, zayıf olanı sürecek. " Aslında güç, Allah'ın, resulün ve müminlerin elinde ama, münafıklar bunun da farkında değiller...
Onlar, "Andolsun! Eğer Medine’ye dönersek üstün olan zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır!" diyorlardı. Hâlbuki asıl üstünlük Allah’ın, Resulünün ve Müminlerindir. Fakat Münafıklar bunu bilmez.
Onlar “Şüphesiz ki Medine’ye dönersek, üstün olan (taraf), zayıf olanı mutlaka oradan çıkaracaktır!” diyorlardı. (Oysa) itibar yalnızca Allah’a, Elçisine ve müminlere aittir fakat münafıklar (bunu) bilmezler.
Onlar (bir de): “Eğer Medîne’ye dönersek, üstün olan (bizler,) zayıf olan (Müslümanları) oradan elbette sürüp çıkaracaktır.” diyorlar. Şunu iyi bilsinler ki; asıl üstünlük¹ Allah’a, Onun Elçisi’ne ve Müslümanlara aittir, fakat münâfıklar, bunu bilmiyorlar.
[Ve] onlar: “Kente ¹⁰ döndüğümüzde şan şeref sahibi olan [biz]ler, zavallı bîçâreleri oradan sürüp atacaktır!” derler. Ama asıl şeref, Allah’a, O’nun Elçisi’ne ve inananlara aittir: ama ikiyüzlüler bunun farkında değiller. ¹¹
Yine onlar “Medine’ye döndüğümüzde güç ve şeref sahibi olan bizler güçsüz ve zayıf olan muhacirleri oradan sürüp çıkaracağız” derler. Hâlbuki asıl izzet ve şeref Allah’a, Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçisine ve müminlere mahsustur. Fakat o ikiyüzlü münafıklar bunu bilmezler. 8/30, 17/76
Onlar “Şehre döndüğümüzde şerefli olan (biz)ler şerefsiz olanları oradan elbet sürüp çıkaracaktır” diyorlar. Ama şeref Allah’a, O’nun Rasulüne ve mü’minlere aittir:[⁵¹²⁰] gel gör ki, ikiyüzlüler (bunu bile) bilmezler.
(Bununla da kalmazlar) Onlar. "Eğer -seferden- Medine'ye dönersek, andolsun ki üstün olan (mal ve mevki bakımından güçlü olan bizler) zayıf olanı (o yoksul müminleri) oradan çıkaracaktır" da derler. Oysa izzet (üstünlük) Allah'ın, peygamberin ve müminlerindir, ama o münâfıklar bunu idrak edemezler.
Diyorlar ki: Eğer Medine’ye dönersek üstün olan, zavallı olanı oradan mutlaka çıkaracaktır. "Ve (halbuki)üstünlük, ancak Allah’a, Elçisine ve müminlere mahsustur. Fakat münâfıklar bilmezler.
Derler ki: «Eğer Medine'ye döner gider isek elbette azîz olanlar, zelil olanları oradan çıkaracaklardır.» Halbuki izzet Allah'a mahsustur ve Peygamberi ile mü'minlere mahsustur. Fakat o münafıklar bilmezler.
Hem derler ki: “Medineye bir dönelim; göreceksiniz aziz olan, zelil olanı oradan dışarı atacaktır. ” Heyhat! İzzet, Allah'ın, Resulünün ve müminlerindir. Ne var ki münafıklar bunu bilmezler.
Diyorlar ki: "Andolsun, eğer Medine'ye dönersek üstün olan, alçak olanı oradan mutlaka çıkaracaktır." Üstünlük, ancak Allah'a, Elçisine ve mü'minlere mahsustur. Fakat münafıklar bilmezler.
"Medîne'ye 'avdetmizde en 'azîzimiz onların en zelîlini şehirden çıkarır ve tard ider" dirler. 'İzzet Allâh ve rasûlüne ve mü'minlere 'âiddir. Lâkin münâfıklar bunı bilmezler. [¹]
(Benî Mustalik savaşında) Şunu bile demişlerdi: "Hele Medine'ye dönelim; biz üstünler, o alçakları elbette sürüp çıkaracağız." Oysa üstünlük Allah'tadır, elçisindedir ve inanıp güvenenlerdedir. Ama münafıklar bunu bilmezler[*].
-Medine'ye dönersek, güçlü olan, zayıf olanı oradan çıkaracaktır, diyorlar. Oysa güç Allah'a, Resulü'ne ve müminlere aittir. Fakat münafıklar bilmezler.
“Medine'ye dönersek, üstün ve şerefli olanlar, aşağılık kimseleri oradan çıkaracak” diyorlar. Oysa üstünlük ve şeref tümüyle Allah'a, Resulüne ve mü'minlere aittir; lâkin o münafıklar bunu bilmiyor.
Şöyle derler: "Eğer Medine'ye dönersek, yemin olsun ki, itibarlı ve baskın olan, ezik ve zayıf olanı oradan çıkaracaktır!" Güç ve itibar Allah'a, O'nun resulüne ve iman sahiplerine özgüdür. Ama münafıklar bunu bilmezler.
eydürler “eger dönersevüz medįne’din yaña çıķara 'azįzıraķ ya'nį gendüler andan ħorıraġı” ya'nį peyġamber. daħı Tañrı’nuñdur 'izzet daħı yalavacınuñ daħı mü’minlerüñ velįkin münafıķlar bilmezler.
Eydürler: Eger biz Medīneye dönsevüz, çıḳaraçaḳdur ‘azīzler andan ẕelīlle‐ri. Daḫı ‘izzet barça Allāhuñdur, daḫı resūlinüñ ve mü’minlerüñdür. Lākinmünāfıḳlar bilmezler.
Onlar: “Əgər biz (Bəni Müstəliq vuruşunda) Mədinəyə qayıtsaq, ən güclülər (ən şərəflilər – münafiqlər) ən zəifləri (ən həqirləri – Peyğəmbəri və ona iman gətirənləri), əlbəttə, oradan çıxardacaqlar!” – deyirlər. Halbuki şərəf-şan da, (qüvvət və qələbə də) yalnız Allaha, Onun Peyğəmbərinə və mö’minlərə məxsusdur, lakin münafiqlər (bunu) bilməzlər!
They say: Surely, if we return to Al Madinah the mightier will soon drive out the weaker; when might belongeth to Allah and to His messenger and the believers; but the hypocrites know not.
They say, "If we(5475) return to Medina, surely the more honourable (element) will expel therefrom the meaner." But honour belongs to Allah and His Messenger, and to the Believers; but the Hypocrites know not.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |