16 Nisan 2024 - 7 Şevval 1445 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hadîd Suresi 27. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Śumme kaffeynâ ‘alâ âśârihim birusulinâ ve kaffeynâ bi-’îsâ-bni meryeme ve âteynâhu-l-incîle ve ce’alnâ fî kulûbi-lleżîne-ttebe’ûhu ra/feten ve rahmeten ve rahbâniyyeten(i)btede’ûhâ mâ ketebnâhâ ‘aleyhim illâ-btiġâe ridvâni(A)llâhi femâ ra’avhâ hakka ri’âyetihâ(s) feâteynâ-lleżîne âmenû minhum ecrahum(s) ve keśîrun minhum fâsikûn(e)

Sonra izlerinden peygamberler gönderdik ve onların izince de Meryem oğlu İsa'yı yolladık ve ona İncil'i verdik ve ona uyanların gönüllerinde fazla bir yumuşaklık ve merhamet yarattık; ve rahipliği, onlara biz farzetmediysek de onlar ancak Allah rızasını kazanmak için icat ettiler, derken onun hakkına da gereği gibi riayet edemediler, derken onlardan inananlara, mükafatlarını verdik ve onların çoğuysa buyruktan çıkmış olanlardır.

 Sonra onların peşinden ve izleri (eserleri) üzerinde elçilerimizi (yine) birbiri ardınca yollayıverdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik; Ona İncil’i verdik ve Ona tâbi (ve talebe) olanların kalplerinde şefkat ve merhamet duyguları yerleştirdik. (Hristiyanların sonradan bir bid’at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak (güya) Allah’ın rızasını aramak için (kendileri uydurup türetmişlerdi), ama buna da gerektiği gibi riayet etmemişlerdi. Bununla birlikte onlardan iman edenlere (yine de) ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olan (Hakk yoldan çıkan) kimselerdi.

Ve sonra onların ardından, öteki elçilerimizi gönderdik ve zaman içinde arkalarından kendisine İncil verdiğimiz, Meryem oğlu İsa'yı gönderdik, O'na sadık bir şekilde uyanların kalplerine, şefkat ve merhamet yerleştirdik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz onlara gerekli kılmamıştık. Yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için, O'nu kendileri uydurdular. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. Fakat onların da bir çoğu yoldan çıkmışlardı.

Sonra bunların izinden ardarda Rasullerimizi gönderdik. Meryem oğlu Îsâ'yı da arkalarından gönderdik. Ona İncil'i verdik. Ona, onun sünnetine tâbi olanların kafalarına, kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Uydurdukları ruhbanlığı-zâhidliği biz onlara yazılı olarak farz kılmadık. Bunu, Allah rızasını kazanmak için yaptılar, ama buna gereği gibi, bihakkın, samimiyetle riayet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik. Onların çoğu doğru ve mantıklı düşünmenin, hak dinin dışına çıkan fâsıktı, âsi ve bozguncu idi.

Sonra onların izleri üzere elçilerimizi ardarda gönderdik. Arkalarından da Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona İncil'i verdik ve ona uyanların kalplerine bir şefkat ve merhamet duygusu yerleştirdik. Kendilerinin çıkardıkları ruhbanlığı ise biz kendilerine farz kılmamıştık. Bunu sırf Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için (çıkardılar) ama ona da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere ecirlerini verdik. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.

Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu fasık olanlardır.

Sonra (Nûh ile İbrahîm'in) arkalarından peygamberlerimizi ard arda gönderdik. Bir de arkalarından Meryem'in oğlu İsa'yı yolladık; ve ona İncil'i verdik. Kendisine bağlı kalanların kalblerine ince bir duygu ve bir merhamet ihsan ettik. Bir de (insanların fitnesinden kaçıb sırf ibadete koyulmaktan ibaret olan) Ruhbaniyyet ki, bunu onlar icad ettiler; biz onu, üzerlerine farz kılmamıştık. Ancak Allah rızasını aramak için (bu icadı) yaptılar. Sonra da ona gereği üzre riayet etmediler, (Ruhbaniyyete teslisi, ittihadı ve küfrü ilâve etmek suretiyle hakkını gözetmediler, onu zayi ettiler). Biz de içlerinden iman etmiş olanlara mükâfatlarını verdik. Çokları ise yoldan çıkmış fâsıklardır, (kâfirlerdir).

Sonra bunların izinde ard arda elçilerimizi gönderdik. Onların da ardından Meryemoğlu İsa’yı gönderdik, ona İncili verdik. Ona tabi olanların kalbine bir şefkat ve rahmet koyduk. Ve kendilerinin uydurduğu, onlara farz kılmadığımız, kendilerinin yalnızca Allah’ın rızası için uyguladıkları bir ruhbanlığı (yaşama imkânını) da onlara verdik. Fakat gereği gibi ona riayet etmediler. Biz, onlardan gerçekten inananlara mükâfatlarını verdik. Ve çokları da yoldan çıkmış fasıklardır.

Sonra onların ardından da peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da onların ardından gönderdik ve ona İncil'i verdik. Ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duyguları koyduk. Ruhbanlığı ise kendileri uydurdular. Biz onu kendilerine yazmadık. Ancak onlar Allah'ın rızasını kazanmak arzusu ile bunu yaptılar; ama buna gereği gibi de uymadılar. Onlardan da inananlara ödüllerini verdik. Onların çoğu yoldan çıkmışlardır.[613]

[613] İncîl kelimesi ve ruhbanlık hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XIX, 69-72.

Sonra, artlarınca peygamberler gönderdik, Meryem oğlu İsa'yı da gönderdik, ona İncil verdik, İsa'ya uyanların gönüllerine esirgeme verdik de, acınmak dahi verdik; keşişliği kendileri çıkardı, biz onlarçin Tanrının hoşnutluğundan başka bir şey farzetmemiştik, onu iyi bir güdümle gütmediler, içlerinden inanmış bulunanlara, sevaplarını verdik, birçokları onların, buyrumdan dıştır

Sonra bunların ardından peş peşe resullerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona İncil'i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanca riyazete (aşırı sofuluğa) gelince, biz onlara bunu emretmedik. Allah'ın rızasını kazanmak arzusuyla onu kendileri uydurdu. Ama sonra ona da gerektiği gibi uymadılar (teslis inancına ve riyakârlığa saptılar). Biz de içlerinden iman edenlere karşılığını verdik, fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardı.

“Ruhbanlık”, semavi dinlerde yeri olmayan, Hıristiyan din adamlarının icat ettiği bir anlayış ve yaşayış tarzıdır. Ruhbanlıkta, insanlar riyazete çeki... Devamı..

Ânlardan sonra Meryem’in oğlı ’Îsâ gibi diğer rasûller gönderdik ve ’Îsâ’ya İncil’i i’tâ iyledik. Ve ânlara tâbi’ olanların kalblerine ra’fet ve merhamet ilkâ iyledik. Ruhbân hayâtını ânlar kendileri îcâd itdiler. Biz ânlara yalnız Allâh’ın rızasının tahsîlini emr iyledik lâkin ânlar îcâbı vechile ri’âyet itmediler. Ânların meyânında îmân idenlere mükâfât virdik ve fakat ekserîsi fâsıkdırlar.

Onların izleri üzerinden peygamberlerimizi ard arda gönderdik; Meryem oğlu İsa'yı da ardlarından gönderdik ve ona İncil'i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet duyguları koyduk; üzerlerine bizim gerekli kılmadığımız fakat kendilerinin güya Allah'ın rızasını kazanmak için ortaya attıkları ruhbaniyete bile gereği gibi riayet etmediler; içlerinde inanmış olan kimselere ecirlerini verdik; ama çoğu yoldan çıkmışlardır.

Sonra bunların peşinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa’yı gönderdik, ona İncil’i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) icat ettikleri ruhbanlığa[528] gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık kimselerdir.

Ruhbanlık, insanlardan uzaklaşıp riyazata çekilerek dünya zevklerini terk etmek ve kendini aşırı bir şekilde ibadete vermek demektir. Baştan beri hak ... Devamı..

Sonra onların izinden peygamberlerimizi peş peşe gönderdik. Arkalarından Meryem oğlu Îsâ’yı da gönderdik, ona İncil’i verdik, ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Kendilerinin icat ettikleri ruhbanlığa gelince, biz onlara bunu emretmemiştik; sırf Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapmışlardı, ama buna hakkıyla riayet etmediler. Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlarını verdik, ama çokları yoldan çıkmışlardır.

Sonra bunların izinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik; ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermiştik. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.  

 Ruhbanlık, hıristiyanların ortaya çıkardığı bir anlayış ve yaşayış tarzıdır. Rivayetlere göre Hz. İsa’dan sonra, müminler inkârcı zorbalarca yok edil... Devamı..

Sonra onların peşinden, ard arda elçilerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da gönderdik ve ona İncil'i verdik. Onu izleyenlerin gönüllerine şefkat ve merhamet koyduk. Fakat, bizim kendileri için onaylamadığımız bir ruhbanlık uydurdular. Halbuki onlardan sadece ALLAH'ı hoşnut edecek hususlara uymalarını istemiştik. Üstelik ruhbanlığa hakkıyla da uymadılar. Aralarından inananlara ödüllerini verdik; ancak çokları yoldan çıkmışlardı.

Sonra bunların izinden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, ona İncil'i verdik ve ona uyanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince onu, biz yazmadık. Fakat kendileri Allah rızasını kazanmak için yaptılar. Ama buna da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. İçlerinden çoğu da yoldan çıkmışlardır.

Sonra onların izleri üzerinde Resullerimizle ta'kıyb ettik, bir de Meryemin oğlu Isa ile ta'kıyb ettik ve ona İncili verdik ve ona tabi' olanların kalblerinde bir rıkkat bir merhamet yarattık, bir de rehbaniyyet ki onu onlar ibda' ettiler, biz onu üzerlerine yazmamıştık, ancak Allah rızasını aramak için yaptılar, sonra da ona hakkıyle riayet etmediler, biz de içlerinden iyman etmiş olanlara ecirlerini verdik, çokları ise yoldan çıkmış fâsıklardır

Sonra bunların peşinden art arda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu Îsâ’yı gönderdik, ona İncîl’i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. (Îsâ’nın ümmetinden bazılarının) Allah’ın rızasına kavuşmak üzere uydurdukları ruhbanlığa gelince; biz onlara böyle bir şey emretmedik. Velâkin ona da hakkıyla riâyet etmediler. Biz (İslâm dinine) îmân etmiş olanlara mükâfatlarını verdik. Ancak onlardan birçoğu fâsık (kâfir) kimselerdi.

Sonra onların izleri üzerinde artarda resûllerimizi gönderdik. Ve Meryem oğlu Îsâ'yı gönderdik ve ona İncil'i verdik. Ona uyan kimselerin kalplerine şefkat ve merhamet koyduk. Allah'ın rızasını kazanmak için uydurdukları ve fakat gereği gibi de uymadıkları ruhbanlık¹ Bizim buyruğumuzdan kaynaklanmış değildir. Onlardan iman edenlere ödüllerini verdik. Ne var ki onların çoğu doğru yoldan çıkmış kimselerdi.

1- Sözcüğün kök anlamı, korkmak demektir. Bu korku, sakınma, önlem alma, ihtiyatlı olma, tedirgin olma anlamında bir korkmadır. İsm-i fail olan “rahip... Devamı..

Sonra bunların izleri üzerinde, ardı ardınca peygamberlerimizi yolladık. Arkalarından da Meryem oğlu îsâyı gönderdik. Ona incîli verdik. Kendisine tâbi olanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk. Onların (yeni bir âdet olmak üzere) ihdas etdikleri ruhbanlığa (gelince:) Onu üzerlerine biz farzetmedik. Ancak (onlar bunu sırf) Allahın rızaasını aramak için yapdılar. Fakat buna hakkıyle riaayet de etmediler. Biz de içlerinden (gerçek) îman edenlere mükâfatlarını verdik. Onlardan bir çoğu ise (doğru yoldan) çıkanlardı.

Sonra onların izleri üzerinde ard arda peygamberlerimizi gönderdik; (o peygamberlerin) ardından da Meryemoğlu Îsâ'yı gönderdik; ona İncîl'i verdik ve ona tâbi' olanların kalblerinde bir şefkat ve bir merhamet kıldık.
Bir de (kendilerinin) ortaya çıkardıkları ruhbâniyet(2) ki, onu üzerlerine (biz) farz kılmamıştık, sâdece Allah'ın rızâsını kazanmak için (kendileri yaptılar); fakat ona (da) hakkıyla tâbi' olarak riâyet etmediler. Artık onlardan îmân edenlere mükâfâtlarını verdik. Fakat onlardan çoğu (yoldan çıkmış) fâsık kimselerdir.

(2)Burada zikredilen “ruhbâniyet”ten murad, ibâdet için dünya lezzetlerini terk edip insanlardan uzaklaşmak, nefsin isteklerinden elini çekmekte aşırı... Devamı..

Onların izlerini takip eden elçilerimizi göndermiştik. Sonra Meryem’in oğlu İsa’yı elçi olarak gönderdik ve ona İncil’i verdik. İncil’e tabi olanların kalplerine bir yumuşaklık, merhamet verdik ve biz kendilerine emretmediğimiz halde, Allah’ın rızasını kazanmak için ilk defa ruhbanlığı kendileri icat ettiler. Ancak kendilerinin meydana getirdikleri bu göreve (ruhbanlığa) kendileri uymadılar. Onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik. Ancak onlardan pek çoğu da, Allah’ın yolundan uzaklaştılar.

(*)

(*) Basılı nüshada 22 ilâ 29. ayetlerin meali bulunmuyor.

Sonra onların arkalarından peygamberimizi gönderdik. Meryem oğlu İsa/yı da ardı sıra gönderdik, ona İncil verdik, İsa/ya tâbi olanların kalblerine birbirlerine karşı şefkat ve merhamet duyguları koyduk. Ruhbaniyyeti [⁴] de kendileri ortaya koymuşlardı. Biz onu onlara farz etmedik. Şu kadar ki onlar Allah/ın hoşnutluğunu elde etmek uğrunda yapmışlardı. Böyleyken yine O/nun ahkâmına gereği gibi riayet etmediler [⁵]. İçlerinden hakikaten iman getirenlere mükâfatlarını verdik. Çokları ise dinden çıktılar.

[4] Bir bucakta eğleşip herkesten çekilerek ibadet etmeyi veya ibadette mübalâğayı.[5] Pek ileri gittiler de teslise kail oldular, peygamberimizi tanı... Devamı..

Sonra da bunların peşinden art arda elçilerimizi gönderdik. Onların peşinden de Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona İncil’i verdik. Ona tabi olanların kalplerinde şefkat ve merhamet duygusu var ettik. Uydurdukları ruhbanlığı¹⁸ Biz onlara yazmadık/farz kılmadık. Onlar onu Allah’ın rızasını kazanmak için icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar/riayet etmediler. Biz de içlerinden inananlara mükâfatını verdik. Fakat onlardan pek çoğu da yoldan çıkan kimselerdir.

18 Ruhbanlık, aşırı çilecilik veya aşırı züht yani “ascéticisme” demektir. Aşırı ibadeti de buraya dâhil edebiliriz. Ölçülü ve dengeli yaşamanın bir n... Devamı..

Sonra onların izleri üzerinde peygamberlerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. Türettikleri ruhbanlığı ise, biz onlara yazmadık. Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler), ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.

Ve onların ardından, peş peşe elçilerimizi yolladık. Onlardan sonra da Meryem oğlu İsa’yı mûcizelerimizle gönderdik ve ona İncil’i verdik. Onu samîmiyetle izleyenlerin kalplerine derin bir şefkat ve merhamet duygusu yerleştirdik. Sonraki Hıristiyanların icatları olan bu dünyayı tamamen terk ederek hiç evlenmeden, çilehânelerde inzivâya çekilme esâsına dayanan ruhbanlığa gelince, Biz onlara böyle bir şey emretmedik ama onlar, güya Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla bunuuydurdular; ne var ki, insan fıtratına ters düşen bu sözde ibâdete gereği gibi de uymadılar. Biz de içlerinden, gönderdiğimiz mesaja gerçek anlamda iman eden ve ona göre hayat programlarını çizen kimselere mükâfâtlarını verdik fakat onların çoğu, Hz. İsa’nın getirdiği tevhid dinini özünden saptırarak yoldan çıkmışlardı.
İşte şimdi, bütün Peygamberlerin insanlığa getirdikleri, fakat daha sonra özünden saptırılıp tanınmaz hâle getirilen o saf tevhid inancını yeniden canlandırıp bütün berraklığıyla insanlığa sunan Son Elçimizi gönderdik. O hâlde:

Sonra rasûllerimizi onların izi sıra ardarda gönderdik.
Meryem oğlu İsa’yı da ardı sıra gönderdik.
Ona İncil’i verdik.
Ona tâbi’ olanların kalblerinde şefkat / rikkat ve merhamet yerleştirdik.
Allah’ın rızasını aramak dışında kendilerine yazmadığımız, uydurdukları ruhbanlığı da (yerleştirdik)!
Yine de ona hakkıyla riayet etmediler.
Onlardan iman edenlere ücretlerini / ödüllerini verdik.
Onlardan birçoğu yoldan çıkıp sapmış / fâsıklardır.

Ardından onların izinden gidecek yeni resuller gönderdik. Ardından Meryemoğlu İsa'yı, İncil ile yollara düşürdük. Ona inananların kalplerine sevgi ve şefkat yükledik. Ruhbanlık diye bir şey uydurdular. Ama biz, kendilerine Allah rızasını talep dışında böyle bir görev vermemiştik. [2] Zaten, ruhbanlık ilkelerine önce kendileri uymadılar. Yine de biz, ruhbanların çoğu bozuk olduğu halde, Allah'a yürekten inananlara hak ettikleri değeri verdik…

Sonra bunların peşinden art arda Resullerimizi gönderdik. Onların arkasından Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. İsa’ya İncil’i verdik. İsa’ya uyanların kalplerine şefkat merhamet duygusu koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. Ruhbanlığı Allah’ın rızasını kazanmak için kendileri uydurdular. Uydurdukları ruhbanlığı da gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik. İçlerinden çoğu yoldan çıkmışlardır.

Sonra bunların izinden art arda elçilerimizi göndermiştik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından göndermiş, ona İncil’i vermiştik. Ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirmiştik. Uydurdukları ruhbanlığa [*] gelince, onu onlara biz yazmamıştık. Fakat kendileri, Allah rızasını kazanmak için yapmış, (ancak) buna da gerektiği gibi uymamışlardı. [*] Biz de onlardan iman edenlere ödüllerini vermiştik. İçlerinden çoğu yoldan çıkmıştı.

“Korkmak” anlamındaki [rehebe] kökünden türetilen [rahbâniyyeh] kelimesi, çok korkanların korkusu anlamında bir mübalağa anlamı içermektedir ki Bakara... Devamı..

Sonra onların ardından Peygamberlerimizi birbiri ardınca gönderdik. (Daha sonra da) kendisine İncil’i¹ verdiğimiz Meryem’in oğlu İsa’yı (Rasul olarak) gönderdik. Ona uyanların kalplerine de şefkat ve merhamet yerleştirdik. Bizim, kendilerine emretmediğimiz halde uydurdukları ruhbanlığa² gelince; onlar onu, güya Allah’ın rızasını kazanmak için uydurdular ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Biz de onlardan îman edenlere mükâfatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu hak yoldan saptılar.

1 Bugün Hıristiyanların ellerinde bulunan Matta, Markos, Luka ve Yuhanna isimli kitaplar, isimlerinden de anlaşıldığı üzere “incilciler tarafından” so... Devamı..

Ve sonra onların ardından öteki elçilerimizi gönderdik; ve [zaman içinde] arkalarından kendisine İncil verdiğimiz ⁴⁶ Meryem oğlu İsa’yı gönderdik; o’na [sadık bir şekilde] uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Ruhbanca riyazete gelince, ⁴⁷ Biz onlara bunu emretmedik: Allah’ın rızasını kazanmak arzusuyla onu kendileri uydurdu. ⁴⁸ Ama sonra ona, [her zaman,] gerektiği gibi ⁴⁹ uymadılar: böylece Biz, [gerçekten] iman etmiş olanlara karşılığını verdik, ama onların çoğu yoldan çıkmışlardı. ⁵⁰

46 Bkz. sure 3, not 4.47 Rahbâniyye terimi, çoğunlukla bu dünya hayatında hiçbir değerin bulunmadığını iddia etmeye kadar varan ruhbanca bir hayat anl... Devamı..

Sonra onların peşinden elçilerimizi peş peşe gönderdik. Onların ardından Meryem oğlu İsa’yı gönderdik ve ona İncil’i verdik, ona tabi olanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik ama ruhbanlığı biz emretmediğimiz halde Allah’ın rızasını kazanmak için onu kendileri uydurdular. Fakat bunun da icaplarını yerine getirmediler. Biz onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik ama onların çoğu yoldan çıkıp fasık oldu. 19/58, 42/13

Sonra onların peşinden (başka) elçilerimizi de getirdik; peşlerinden de Meryem oğlu İsa’yı getirdik ve ona İncil’i verdik; ve ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Ama ruhbanlık başka…[⁴⁹⁷¹] Onu kendilerine emretmediğimiz halde onlar uydurdu, gerekçesi de Allah’ın rızasını kazanmaktı; fakat onun gereklerine de hakkıyla riayet etmediler ya...[⁴⁹⁷²] Neticede Biz onlardan iman eden kimselere karşılıklarını verdik; fakat yine onlardan birçoğu yoldan saptılar.

[4971] Rahbâniyyeten, ce‘ale fiilinin üçüncü mef’ulü olarak da okunmuştur. Bu durumda mâna “kalplerine şefkat, merhamet ve ruhbanlık yerleştirdik” olu... Devamı..

Sonra onların izleri üzerinde, peygamberlerimizi ardarda gönderdik. Meryemoğlu İsa'yı da, arkalarından gönderdik. Ona İncil’i verdik ve ona uyanların kalblerine bir şefkat ve merhamet koyduk. Onların uydurdukları ruhbanlığa gelince, onu biz yazmadık. (Biz farz kılmadık) Ancak kendileri, Allah’ın rızasını kazanmak için yaptılar, fakat buna da, (hepsi) gereği gibi uymadılar.

(Nitekim Tevbe suresinin 34. ayetinde: "Hahamların ve râhiblerin birçoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve insanları Allah yolundan enge... Devamı..

Sonra bunların peşinden ard arda elçilerimizi gönderdik. Meryem oğlu Îsâ’yı da onların ardına kattık; ona Incil’i verdik ve ona uyanların kalblerine şefkat ve merhamet koyduk. Kendilerinin İcat ettikleri ruhbanlığı, biz onlara yazmamıştık Onlar Allâh’ın rızâsını kazanmak için kendiliklerinden uyguladılar ama ona gereği gibi de uymadılar. Biz de onlardan imân edenlere mükâfâtlannı verdik. Fakat onlardan birçoğu da yoldan çıkmıştır.

Sonra onların izleri üzerine peygamberlerimizi yolladık ve Meryem'in oğlu İsâ'yı da gönderdik ve O'na İncil'i verdik ve O'na tâbi olanların kalblerinde bir şefkat ve merhamet vücuda getirdik ve bir ruhbaniyet ihdas ettiler ki, onu onların üzerlerine yazmamıştık, ancak Allah'ın rızasını aramak için onu iltizam ettiler). Sonra ona bihakkın riâyette bulunmadılar, artık onlardan imân edenlere mükâfaatlarını verdik ve onlardan birçokları ise fâsık kimselerdir.

Sonra bunların ardından peş peşe peygamberlerimizi gönderdik. Özellikle Meryem'in oğlu Îsâ'yı arkalarından gönderdik, kendisine İncîl'i verdik ve ona uyanların kalplerine şefkat, ve merhamet yerleştirdik. Uydurdukları ruhbanlığı ise Biz kendilerine farz kılmadık, lâkin Allah'ın rızasına nail olmak için kendileri icad ettiler. Kaldı ki ona gereği gibi de riâyet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik, onların çoğu ise büsbütün yoldan çıkmışlardır.

Hz. Peygamber (a.s.m) “İslâm’da ruhbanlık yoktur.” der. “Ruhbanlık” meşrû dünya zevklerini de terkedip, aile kurmaksızın bütün ömrünü manastırda geçir... Devamı..

Sonra bunların peşinden ardarda elçilerimizi gönderdik. Meryem oğlu Îsa'yı da onların ardına kattık; ona İncil'i verdik ve ona uyanların kalblerine şefkat ve merhamet koyduk. İcadettikleri ruhbanlığı, biz onlara yazmamıştık, yalnız Allah'ın rızasını kazanmak için kendiliklerinden uyguladılar ama ona gereği gibi uymadılar. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da yoldan çıkmıştır.

Sonra onların eseri üzerine rasûllerimizi peyrav itdik. Ve 'Îsâ ibni Meryem'i de bunlardan sonra gönderüb ona İncîl virdik. Ve ona tâbi' olanların kalblerine ra'fet ve rahmet ve kendi ihtirâ' iyledikleri ruhbâniyeti koyduk. O ruhbâniyeti biz onlara farz itmemişdik, lâkin onlar Allâh'ın rızâsı içün onı kendilerine farz itdiler ve sonra ona hakkıyla ri'âyet itmediler. Onlardan îmân idenlere ecir ve mükâfâtlarını virdik. Bir çokları da fâsıklardır.

Sonra onların izlerini takip eden elçilerimizi peş peşe gönderdik; Meryem oğlu İsa'yı da onların ardından gönderdik ve ona İncil'i verdik. Ona uyanların gönüllerine şefkat ve iyilik duyguları yerleştirdik. Ama kendilerine yazmadığımız bir ruhbanlık uydurdular. Niyetleri sadece Allah’ın rızasını kazanmaktı fakat onu gereği gibi yapmadılar. İçlerinde inanıp güvenmiş olanlara ödülünü veririz ama çoğu yoldan çıkmıştır.

Sonra onların izi sıra peygamberlerimizi ardarda gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik. Ona İncil'i verip, ona tabi olanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Onların uydurdukları ruhbanlığı ise biz farz kılmadık. Yalnızca Allah'ın rızasını kazanmak için yaptılar. Fakat ona da hakkıyla riayet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükafatlarını verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmıştır.

Sonra onların izinden peş peşe peygamberlerimizi gönderdik. Kendisine İncil'i vererek Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik. Onun izinden gidenlerin kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Onlar ise, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için, kendiliklerinden bir de ruhbanlık(19) icad ettiler ki, Biz onlara bunu farz kılmamıştık. Sonra onun da hakkını vermediler. Onlardan iman edenleri ödüllendirdik; birçoğu ise yoldan çıkmış kimselerdi.

(19) Dünyadan tamamen el etek çekerek manastırlara kapanmayı öngören yaşama tarzı.

Sonra onların eserleri üzere, resullerimizi art arda gönderdik. Meryem'in oğlu İsa'yı da onların ardınca gönderdik. Ona İncil'i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet koyduk. Bir bid'at olarak ortaya çıkardıkları ruhbaniyeti, onlar üzerine biz yazmamıştık. Allah'ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona gerektiği şekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine ödüllerini verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmış olanlardır.

andan viribidük ardınca izleri üzere yalavaçlarumuzı daħı viribidük ardınca 'įsā’yı meryem oġlın daħı virdük aña incįl’i. daħı ķılduķ göñüllerinde anlaruñ kim uydılar aña ya'nį ħuriler mihribanlıķ daħı raḥmet. daħı ķorķucılıķ yiñi getürdiler anı ya'nį 'įsā! ķavmı yazmaduk ya'nį farįża eylemedük anı anlaruñ üzere illā istemek içün Tañrı ħoşnūdlıġını. pes śaķlamadılar anı śaķlamaġı ḥaķķınca. pes virdük anlara kim įmān getürdiler anlardan müzdlerin daħı çoķ anlardan fāsıķlardur.

Andan anlaruñ ardınca viribidük peyġamber [...] oġlı ‘Īsāyı ve aña İncīlivirdük [...] [...] Tañrı Ta‘ālā rıżāsın istemeg‐içün. Pes anı ri‘āyetitmediler, ri‘āyeti ḥaḳḳınca. Pes virdük ol kişilere ki īmān getürdiler anlar‐dan, müzdlerini ve anlaruñ çoġı fāsıḳlardur.

Sonra onların ardınca (Musa, İlyas, Davud, Süleyman, Yunis və başqa) peyğəmbərlərimizi yolladıq. (Onlardan sonra) Məryəm oğlu İsanı göndərib ona İncil verdik. Onun ardınca gedənlərin qəlblərində bir-birinə şəfqət, mərhəmət oyatdıq. Onlar özlərindən rahiblik (tərki-dünyalıq) icad etdilər. Biz onu (rahibliyi) onlara vacib buyurmamışdıq. Onlar bunu Allah rizasını qazanmaq üçün etdilər, lakin ona layiqincə əməl (riayət) etmədilər (İncili təhrif edib İsanı Allah bildilər, Muhəmməd əleyhissəlamın peyğəmbərliyini dandılar). Biz onlardan iman gətirənlərin mükafatlarını verdik. Onların çoxu isə (Allaha asi olan) fasiqlərdir.

Then We caused Our messengers to follow in their footsteps; and We caused Jesus, son of Mary, to follow, and gave him the Gospel, and placed compassion and mercy in the hearts of those who followed him. But monasticism they invented. We ordained it not for them. Only seeking Allah's pleasure, and they observed it not with right observance. So We give those of them who believe their reward, but many of them are evil livers.

Then, in their wake, We followed them up with (others of) Our messengers: We sent after them Jesus the son of Mary, and bestowed on him the Gospel; and We ordained in the hearts of those who followed him Compassion and Mercy.(5320) But the Monasticism which they invented for themselves, We did not prescribe for them:(5321) (We commanded) only the seeking for the Good Pleasure of Allah. but that they did not foster(5322) as they should have done. Yet We bestowed, on those among them who believed,(5323) their (due) reward, but many of them are rebellious transgressors.(5324)

5320 The chief characteristic of the teaching in the Gospels is humility and otherworldliness. The first blessings in the Sermon on the Mount are on ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.