Ve nahnu akrabu ileyhi minkum velâkin lâ tubsirûn(e)
Ve biz, ona sizden daha yakınız ve fakat göremezsiniz.
(Her anında ve o sırada) Biz ona (her insana) sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz (ve farkında olmazsınız).
ve bizi görmediğiniz halde, biz ona sizden daha yakınken,
O anda, biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.
Biz ona sizden daha yakınız fakat siz göremezsiniz.
Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz.
Biz ise, ona, ilim ve kudretimizle sizden çok yakınız; fakat siz, (yapılmakta olan işleri ) görmezsiniz, anlıyamazsınız.
Ve Biz, sizden ona daha yakınız. Fakat siz görmezsiniz.
Bizse O'na, sizden daha yakınız, görmezsiniz?
(O anda) biz ona sizden daha yakınız. Fakat siz (bizi) göremezsiniz.
83-87. Niçün rûhunız boğazınıza gelüb de her tarafa ’atf-ı nazar iylediğiniz zamân ve siz görmediğiniz halde biz sizin yanınızda bulunacağımız vakit -eğer muhâkeme olunmayacağınıza kâni’ ve sözünüzde sâdık iseniz- niçün rûhunızı vücûdunuza ’avdet itdirmiyorsunuz?
83,84,85. Kişinin canı boğaza dayanınca ve siz o zaman bakıp kalırken, Biz o kişiye sizden daha yakınızdır, ama görmezsiniz.
Biz ise ona sizden daha yakınız. Fakat siz göremezsiniz.
Biz ona sizden yakınız, fakat göremezsiniz.
(O anda) biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.
Biz ona (can çekişene) sizden daha yakınız; ancak siz göremezsiniz.
Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.
Biz ise ona sizden yakınizdir ve lâkin görmezsiniz
83-84-85. (İçinizden birine ecel gelip de) can boğaza dayandığı zaman, siz o sırada (can çekişen o kimseye çaresizlikle) bakar durursunuz. (Oysa) biz o kişiye (kudretimiz ve ölüm ile ilgili vazifeli meleklerimiz ile) sizden daha yakınızdır, ama (siz melekleri) göremezsiniz.
Biz ona sizden daha yakınız fakat siz göremezsiniz.
Biz ona sizden yakınız. Fakat görmezsiniz.
Hâlbuki biz, ona sizden daha yakınız; fakat (siz) görmezsiniz.
O durumda, o nefse biz sizden daha yakınız. Ancak siz görmüyorsunuz.
Biz ise ona sizden daha yakın oluruz. Ancak, siz bunu göremezsiniz.
Halbuki biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.
O anda Biz ona sizden daha yakın oluruz, fakat siz görmezsiniz.
Biz ona sizden daha yakınız; ancak siz görmezsiniz.
Ve Biz, —siz göremeseniz bile— ona sizden daha yakınken,
Biz ona sizden daha yakınız; ama görmezsiniz.
Biz ise, can çekişene sizden daha yakınız. // Sadece göremiyorsunuz o kadar!.
İşte o anda ölümle yüz yüze gelenlere sizden daha yakınız. Fakat bu gerçeği göremezsiniz.
(İşte o an) Biz, ona sizden daha yakınız. Fakat siz, bunu asla bilemezsiniz!
ve [Bizi] görmediğiniz halde, Biz ona sizden daha yakınken:
Artık biz, ona sizden daha yakınız. Ama siz göremezsiniz. 33/9
Ve Biz ona sizden çok daha yakınızdır, fakat siz görmeyeceksiniz.
Oysa biz ona sizden daha yakınız. (Her halini mümin mi kâfir mi olduğunu mükâfat mı, yoksa cezayı mı hak etliğini elbette biliriz) Fakat siz bilmezsiniz.
Ve biz ona (can verene) sizden daha yakınız, lakin siz görmezsiniz.
Ve biz (O can çekiştirene) sizden daha yakınız. Velâkin siz göremezsiniz.
Biz ise, ona sizden daha yakınız, ama siz göremezsiniz.
Biz ona sizden daha yakınız, fakat siz görmezsiniz.
Ve biz ona sizden daha yakınlarız ve lâkin siz görmezsiniz.
Biz ona, sizden daha yakınız ama göremezsiniz.
Biz, ona sizden daha yakınız. Ama göremezsiniz.
Biz ise ona sizden daha yakınızdır; ama siz görmezsiniz.
Biz ona sizden daha yakınız, ama siz görmezsiniz.
daħı biz yaķnuraġuz aña sizden velįkin görmezsiz.
Biz aña sizden yaḳın‐biz, lākin siz görmezsiz.
Biz ona sizdən daha yaxınıq, amma siz (bunu) görmürsünüz!
And We are nearer unto him than ye are, but ye see not
But We are nearer to him than ye, and yet see not,-
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |