Velleżîne âmenû vettebe’at-hum żurriyyetuhum bi-îmânin elhaknâ bihim żurriyyetehum vemâ eletnâhum min ‘amelihim min şey-/(in)(c) kullu-mri-in bimâ kesebe rahîn(un)
Ve inananlarla soylarından, inanarak onlara uyanları, soylarından gelenlerle birleştirir, buluştururuz ve yaptıklarının mükafatından hiçbir şeyi eksiltmeyiz; herkes, kazancına bağlıdır.
İman edenler ve nesillerinden bu iman (ve istikamet) üzere kendilerini izleyenler (var ya); Biz onları da (iman ve itaat ehlinin mü’min zürriyetlerini de, aynı nimet ve faziletlere ulaştıracağız, cennete onları da kavuşturup) kendilerine katacağız. (Ama Biz) Onların amellerinden de hiçbir şey eksiltmiş olmayacağız. Herkes kendi (ahiret) kazancı karşılığı (kurtulmak üzere, ipotekli kefil misali) rehin (alınmış) konumundadır.
Onlar ki, inandılar, soyları da imanda kendilerine uydu. Onları cennete sokarken soylarını da kendilerine eriştirip, cennete katmışızdır ve kendi amellerinin sevabından da, hiç birşey eksiltmemişizdir. Ama sonunda herkes kendi kazandığına bağlıdır, yani ona göre ceza veya mükafat görecektir.
İman edenlerin, nesilleri de iman ile kendilerine tâbi olanların, işte biz onların nesillerinin mükâfatını da, atalarının mükâfatına denk tuttuk. Atalarının devamlı, bilinçli amellerinin mükâfatından da, bir şey eksiltmedik. Sonuçta ehliyeti hâiz herkes işlediği amellerin, hak ettiklerinin karşılığında sorumlu tutuluyor, kendisini rehin ediyor.
İman edenler ve zürriyetleri kendilerini imanda izleyenler; Biz onların zürriyetlerini de olara katıp-ekledik. Amellerinden hiç bir şeyi eksiltmedik. Her kişi kendi kazandığına karşılık bir rehindir.
(Dünyada) iman edenlere ve zürriyetleri de iman edib kendilerine uyanlara, (ahirette) zürriyetlerine kavuştururuz. (Onları da, baba ve dedeleri gibi cennete koruz ve derecelerini yükseltiriz.) Bununla beraber (baba ve dedelerinin) amellerinden hiç bir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır, (iyi amel işlerse kurtulur, değilse helâk olur.)
İman edip de zürriyetleri iman ile kendilerine tabi olanlara zürriyetlerini kavuştururuz. Ve yaptıklarından hiçbir şey eksiltmeyiz. Her insan kendi yaptığına bağlıdır.
İnananlar ve soyları da imanlı olarak kendilerine uyanları, soyları ile buluştururuz. Onların yaptıklarından hiçbir şeyi eksiltmeyiz. Herkes kazandığına karşılık rehindir.[587]
İnanmış olanlarla, inanlı olarak bunlara uyan nesillerini birleştiririz; işlerinden eksiltmeyiz bir şeyi, herkes kendi yaptığıyla tutulur
(Dünyada) iman eden ve soyları da iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya; işte biz onların soylarını da (ahirette) kendilerine kavuşturacağız. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyeceğiz. Zira herkesin âkıbeti kendi kazancına bağlıdır (ona göre muamele görecektir).
Îmân idüb de zürriyetleri de kendilerine ittibâ’ idenler çocuklarına kavuşacaklardır. Ânların a’mâl-i hasenesinden hiç bir şey gâib olmayacakdır. Herkes kendi a’mâli ile merhûndur.
İnanan, soyları da inançta kendilerine uyan kimselere soylarını da katarız. Onların işlediklerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazancına bağlıdır.
İman eden ve nesilleri de iman konusunda kendilerinin yoluna uyanlar var ya, biz onların nesillerini kendilerine kattık. Bununla beraber onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyiz. Herkes kazandığı karşılığında rehindir.
İman eden, soylarından gelenlerin de aynı iman ile kendilerini izledikleri kimselerin yanlarına bu zürriyetlerini katacağız; bununla birlikte kendi amellerinden de bir şey eksiltmeyeceğiz. Herkes kendi yapıp ettiğinin hesabından kendisi sorumlu olacaktır.
İman eden ve soylarından gelenlerde, imanda kendilerine tâbi olanlar (var ya)! İşte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Onların amellerinden de bir şey eksiltmedik. Herkes kazandıklarına karşı bir rehindir.
Soyları tarafından izlenen inananlara soylarını da katarız ve onların yaptıklarından hiç bir şeyi eksiltmeyiz. Herkes kazanmış olduğu şeylerin bir ipoteğidir.
İman edip zürriyetleri de iman ile kendilerine tâbi olanlar (yok mu?); işte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Kendilerinin amellerinden birşey de eksiltmedik. Herkes kendi kazandığına bağlıdır.
Ve İyman edenleri ki zürriyyetleri de iyman ile arkalarından gelmiş, zürriyyetlerini kendilerine ilhak etmişizdir, bununla beraber kendilerine amellerinden hiç bir şey eksiltmemişizdir, herkes kazancına bağlıdır
Mü’min olanlar ve zürriyetleri de îmânda kendilerine tâbi ola (rak, cenneti hak etmiş ola) nlar var ya, işte onların zürriyetlerini, (cennette, kendilerinin hak ettiği dereceye ulaşamamış bile olsalar, lütfumuz ile onların derecelerini yükselterek) bir araya getireceğiz. (Bunu yaparken) onların (cennette üst derecede olanların) amellerinden de hiçbir şey eksiltmeyeceğiz. (Ancak âhirette, cehennemlik olduğu kesin hükme bağlanmış olan bir kimse, ne cennetlik bir akrabası sebebiyle ne de başka bir şekilde cennete alınır!) Herkes kendi amelinin karşılığını alacak.
İman edib de zürriyyetleri de îman ile kendilerine tâ'bi olanlar (yok mu?) biz onların nesillerini de kendilerine katdık. Kendilerinin amelinden bir şey de eksiltmedik. Herkes kazancı mukaabilinde bir rehindir.
Ve îmân edip zürriyetleri de kendilerine îmân ile tâbi' olanlara gelince, (biz) onların zürriyetlerini (Cennette) kendilerine katmışızdır; bununla berâber onların amellerinden kendilerine hiçbir şey eksiltmemişizdir. Her kişi, kendi kazandığına karşılık (bizzat kendi nefsiyle) bir rehindir!
İman edenleri ve iman ederek onların izinden giden soylarını da onların yanlarına katarız ve biz hiçbir kimsenin yaptıklarını eksiltmeyiz. Her kişi yaptığının karşılığı olarak layık olduğu yerde tutulur.
Hem onlar öyle kimselerdi ki inandılar, kendi, soylarından gelenler de kendilerine uydular, Biz onların soylarından gelenleri de kendilerine katacağız. Onların işlediklerinin değerini hiç eksiltmeyeceğiz. Herkes kendi kazandığına karşılık tutulacaktır.
Mü/min olup zürriyetleri de iman hususunda ona tâbi olan kimselerin zürriyetlerini ilhak edeceğiz [⁴]. Onların amellerinden hiçbir şey eksiltmeyeceğiz, herkes kazancına bağlıdır [⁵],
İman edenler ve soyları da imanda kendilerine tabi olanlar (var ya), biz onların soylarını da kendilerine katıp ekleriz. Onların amellerinden hiç bir şeyi eksiltmeyiz. Her kişi, kendi kazanmakta olduğuna karşılık bir rehindir.
Onlar ki, ayetlerime yürekten iman ettiler ve kendilerinden sonra gelen nesilleri de inanç konusunda onları izledi. İşte onların nesillerini, —kendilerinin hak ettiği dereceye ulaşamamış bile olsalar— cennette kendileriyle bir araya getireceğiz ve yaptıkları hiçbir güzel davranışı karşılıksız bırakmayacağız. Fakat hiç kimseyi de, “birilerinin hatırına” cehennemden kurtarmayacağız. Çünkü herkes, kazandığı şeyler karşılığında rehin tutulmuştur ve ancak kendi yaptığı iyilikler sayesinde kurtuluşa erebilecektir.
İman etmiş, imanları sebebiyle soyları kendilerine tâbi’ olmuş kimselere gelince; onlara soylarını ilhak ettik.
Amellerinden hiçbir eksik vermedik.
Her kişi kazandığı şeylerle ilgili bir rehindir.
Bir gün biz, tüm inananları, kendilerinden sonra gelen imanlı nesillerle birlikte burada buluşturacağız. Hem de amellerinde bir indirime gitmeden. Çünkü herkes, kendi yaptığının rehinesidir.
İman eden, nesilleri Allah yolunda yürüyenler var ya; biz onları nesillerini beraber kıldık. Yaptıklarından hiçbir şey eksiltmedik. Herkes kazandığıyla Rabbinin huzuruna gelir. Rabbin asla haksızlık yapmaz. Herkesin yaptığı güzel şeyler kendi lehinedir. Hiç kimse kişinin yaptığı güzel şeyleri kendi lehine kullanamaz. Kimse kimsenin iyiliğine kötülüğüne sahip çıkamaz. Ancak kötülükte ortaklık yapanlar birlikte cezalandırılırlar. İyilikte ortak olanlar birlikte mükâfatlandırılırlar.
İman edenlere ve onlara imanla uyan nesiller(in)e gelince; biz onları (cennette) nesilleriyle buluşturacağız. [*]Onların yapıp ettiklerinden hiçbir şey eksiltmeyeceğiz. Her kişi kazandığına karşılık rehindir. [*]
Biz soyları îmanda kendilerine uyan Müslümanların soylarını, kendilerine kavuştururuz ve onların sevaplarından da bir şey eksiltmeyiz.¹ -(Ama yine de) herkes(in kurtuluşu) kendi kazandığına bağlıdır.-²
Kendileri iman eden ve soyları bu imanı sürdürecek olanlara gelince, Biz onları soyları ile bütünleştirecek ve işlerini heder ettirmeyeceğiz: ⁹ [ama, sonuçta] herkes kendi kazandığının hesabını verecek. ¹⁰
İman edenler ile o iman yolunda onları izleyen nesillerini cennette buluşturacağız. Böyle yapmakla atalarının amellerinden bir şey eksiltmiş olmayacağız zira herkesin akıbeti kendi kazancına bağlıdır. 13/20...24, 74/38...48
Kendileri iman eden ve soyları da bu muhteşem[⁴⁷⁵¹] imanı izleyenlere gelince: Biz onları soylarıyla buluşturacağız ve kendi yaptıklarının (karşılığından) da hiçbir şey eksiltmeyeceğiz;[⁴⁷⁵²] (ne ki) herkesin (akıbeti) kendi kazandıklarına bağlıdır.[⁴⁷⁵³]
Soylarından ve kendilerine tabi olanlardan iman edenleri de, kendilerine katarız. Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmeyiz, herkes kendi kazancına bağlıdır.
Ve onlar ki iman etmiş ve zürriyetlerini de imânda kendilerine tabi olmuş olanları kendilerine katmışızdır; kendi amellerinin sevabından da hiçbir şey eksiltmemişizdir. Herkes kendi kazandığına rehindir.
Ve o kimseler ki, imân ettiler ve kendilerine zürriyetleri de imân ile tâbi oldular, onlara zürriyetlerini de kattık ve onlar için amellerinden bir şeyi de eksiltmedik. Her bir şahıs, kendi kazandığı şeye bağlıdır.
Kendileri iman edip zürriyetleri de iman ile kendilerinin izinden gidenlerin nesillerini de kendilerine kavuştururuz. Onların emeklerinden hiçbir şeyin mükâfatını eksiltmeyiz. Onlardan her biri kazandığı güzel neticeleri ile daimdir. [74, 38-40; 13, 23]
Kendileri inanmış, zürriyetleri de imanda kendilerine uymuş olan kimselerin zürriyetlerini de kendilerine katmışızdır; kendi ameller(inin sevab)ından da hiçbir şey eksiltmemişizdir. Herkes kendi kazandığına bağlıdır.
Dünyâda iken îmân idenlere, îmânda onlara tâbi' olan zürriyetlerini cennetde ilhâk iyleriz. 'Amellerinin mükâfâtından bir şey noksan itmeyiz. Herkes kendi kazandığına irişir.
Nesillerinden, inanıp güvenmiş (imanlı) olarak kendilerini takip etmiş olanları da o müminlere katarız. Onların yaptıklarından bir şey de eksiltmeyiz[1]. Çünkü herkesi, kendi kazandığı bağlar[2].
İman edenleri, soylarından da iman ederek onlara tabi olanları bir araya getirdik. Çalışmalarından hiç bir şey eksiltmedik. Her kişi kazancına bağlı bir rehinedir.
İman edenleri ve onların nesillerinden iman ederek kendilerine tâbi olanları birbirine kavuşturmuş, kimsenin çalışmasından da birşeyi eksiltmemişizdir. Herkes kendi kazancına bağlıdır.(4)
İman edip zürriyetleri de imanda kendilerine uyanların, soy-soplarını da kendilerine katmışızdır. Ve kendi amellerinden kendilerinin hiçbir şeyini eksiltmemişizdir. Her kişi, kazandığı karşılığında bir rehindir.
daħı anlar kim įmān getürdiler daħı uydı anlara nesilleri įmān-ıla ulaşdurduķ anlara nesillerini ya'nį uçmaķda. daħı eksmedük anlara 'amellerinden hįç nesene. kesb eyledügine dutudur.
Daḫı ol kişiler ki īmān getürdiler, anlara uydurduḳ ẕürriyetlerini īmānda,anlara ulaşdurduḳ ẕürriyetlerini, daḫı eksiltmedük anlaruñ ‘amellerindenhīç nesne. Her kişi öz ‘ameline dutudur.
İman gətirib övladları imanla arxalarınca gedənlərin nəsillərini də (Cənnətdə) özlərinə qoşacağıq. Onların əməllərindən heç bir şey əskiltməyəcəyik. Hər kəs öz əməlinin girovudur!
And they who believe and whose seed follow them in faith, We cause their seed to join them (there), and We deprive them of naught of their (life's) work. Every man is a pledge for that which he hath earned.
And those who believe and whose families(5054) follow them in Faith,- to them shall We join their families: Nor shall We deprive them (of the fruit) of aught of their works: (Yet) is each individual in pledge for his deeds.(5055)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |