25 Nisan 2024 - 16 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Zuhruf Suresi 50. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Felemmâ keşefnâ ‘anhumu-l’ażâbe iżâ hum yenkuśûn(e)

Derken onlardan azabı kaldırdık mı sözlerinden döndüler.

Fakat Biz onlardan azabı çekip-giderince hemen, onlar (yine) andlarını bozuyorlar, (sözlerinden cayıyorlardı.)

Derken onlardan azabı kaldırdık mı, sözlerinden dönüverdiler.

Fakat azâbı, kendilerinden kaldırdığımız zaman, hemen sözlerinden döndüler.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 7/133-135.

Fakat üzerlerinden azabı kaldırdığımızda hemen sözlerinden dönmeye başladılar.

Fakat onlardan azabı çekip-giderince, bir de görürsün ki onlar andlarını bozuyorlar.

Bunun üzerine kendilerinden azabı kaldırdığımız vakit, (yola geleceğiz, iman edeceğiz sözlerinden) hemen caydılar.

Biz onlardan azabı kaldırdığımızda, hemen sözlerinden geri dönmeye başladılar.

Fakat biz onları azaptan kurtarır kurtarmaz, bir de bakarsın ki sözlerinden dönüvermişler.

Biz onların üstünden azabı kaldırınca sözlerinden dönerler !

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca sözlerinden döndüler.

Halbuki biz ânları ’azâbdan tahlîs ider itmez sözlerinde halef itdiler.

Ama, azabı üzerlerinden kaldırdığımızda hemen sözlerinden döndüler.

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca bir de bakmışsın sözlerinden dönüyorlar.

(Dua sebebiyle) onların başından felâketi uzaklaştırınca bir de bakıyorsun sözlerinden dönüveriyorlar.

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler.

Fakat, onlardan felaketi kaldırdığımızda, sözlerinden hemen dönüverdiler.

Fakat azabı kendilerinden kaldırdığımız zaman hemen sözlerinden dönüverdiler.

Bunun üzerine kendilerinden azâbı açtığımız vakıt da derhal cayıverdiler

Fakat Biz onlardan, azabı kaldırır kaldırmaz onlar (yine) sözlerinden dönüyorlardı.

Fakat onları azaptan kurtarınca da hemen sözlerinden döndüler.

Fakat biz onlardan azâbı giderince bir de ne bakarsın: Onlar verdikleri sözü bozuyorlar bile!

Fakat kendilerinden azâbı açıver(ip kaldır)ınca, onlar sözlerinden hemen döndüler.

Bundan sora onlardan azabı kaldırdığımızda, hemen antlaşmayı eksilterek bozdular.

Biz onların üzerinden azabı giderince onlar da hemen sözlerinden caydılar.

Vaktaki üzerlerinden azabı kaldırdık. Derhal ahitlerini bozdular.

Onlardan azabı kaldırınca sözlerinden hemen dönüverdiler [yenkusûn].

Fakat onlardan azabı çekip giderince, hemen sözlerinden caydılar!

Fakat Biz o belâyı başlarından kaldırır kaldırmaz, sözlerinden dönüveriyorlardı.

“Azab’ı onlardan kaldırdığımızda o zaman hemen cayıyorlardı”.

Ama kendilerini sıkıntıdan kurtarır kurtarmaz, sözlerinden caydılar.

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca hemen sözlerinden döndüler.

Onlardan azabı her kaldırdığımızda hemen sözlerinden dönmüşlerdi.

Biz onlardan azabı kaldırınca da hemen sözlerinden dönüverdiler.

Ama azaptan kurtarır kurtarmaz, bir bakarsın ki hemen sözlerinden dönüvermişler!

Fakat biz onların başından bu azabı kaldırınca da sözlerinden caydılar. 6/63-64, 7/135

Ama cezayı kaldırır kaldırmaz derhal sözlerinden caydılar.

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca, sözlerinden dönüverdiler.

Fakat biz onlardan azâbı kaldırınca sözlerinden dönmeğe başladılar.

Vaktâ ki, onlardan o azabı açıverdik, o zaman onlar sözlerinden geri döner oldular.

Fakat Biz, onlardan azabı giderince, hemen sözlerinden caydılar. [7, 133-135]

Fakat biz onlardan azabı kaldırınca sözlerinden dönmeğe başladılar.

Vaktâ ki onlardan 'azâbı keşf ve izâle itdik, hemen 'ahidlerini nakz itdiler ve sözlerinden döndiler.

Krizlerini giderince, derhal sözlerinden caydılar.

Onlardan azabı kaldırdığımız zaman da hemen sözlerini bozuyorlardı.

Fakat azaplarını kaldırır kaldırmaz onlar yine sözlerinden dönüyorlardı.

Fakat kendilerinden azabı kaldırdığımızda hemen yan çizmeye başladılar.

pes ol vaķt kim giderdük anlardan 'aźābı anlar 'ahdı sırlar.

Pes ol vaḳt ki giderdük anlar üstinden ‘aẕābı. Anlar andların bozdılar.

Biz onları əzabdan qurtaran kimi sözlərindən döndülər.

But when We eased them of the torment, behold! they broke their word.

But when We removed the Penalty from them, behold, they broke their word.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.