18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sâd Suresi 3. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Kem ehleknâ min kablihim min karnin fenâdev velâte hîne menâs(in)

Onlardan önce nice ümmetleri helak ettik de bağrışıp çığrıştılar ama kurtuluş vakti çoktan geçmişti.

Biz kendilerinden önce, nice kuşakları helak edip yıkıma uğrattık da, onlar (çaresizce yalvarıp) feryat etmişlerdi; ancak (artık) kurtulma (zamanı) değildi.

Onlardan önce nice toplumları helak ettik, kurtulmak için vakitleri kalmamışken nasıl yalvarıyorlardı bize.

Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat etmişlerdi. Artık kurtulma zamanı geçmişti.

bk. Kur’an-ı Kerim, 21/12-13.

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Feryat ettiler ama kurtuluş vakti değildi.

Biz kendilerinden önce, nice nesilleri yıkıma uğrattık da onlar feryad ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

Kendilerinden evvel nice ümmetleri helâk ettik! Çığrıştılar, fakat kurtulmak vakti değildi.

Onlardan önce nice çağları helak ettik. Kurtulmak için bağırıp çağırdılar. Heyhat, nerede o kurtuluş anı!?

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman yalvardılar, ama kurtuluş zamanı değildi.

Biz onlardan önce nice nice nesilleri yok ettik, çağrıştılarsa dahi kurtuluş çağı geçmiş bulunuyordu !

Onlardan önce nice nesilleri (yaptıkları yüzünden) helak ettik. Ve kaçmalarının mümkün olmadığını anladıklarında (bize nasıl) yalvarıyorlardı (bir görseydin)!

Ânlardan evvel ne kadar nesil mahv itdik hepsi istimdâd idiyorlardı. Fakat artık ’azâbdan kurtulmağa vakit kalmamışdı.

Onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Feryat ediyorlardı; oysa artık kurtulma zamanı değildi.

Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar da feryat ettiler, ama artık kurtuluş zamanı değildi.

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik; o sırada feryat ettiler ama artık zaman kurtulma zamanı değildi.

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryat ettiler. Halbuki artık kurtulma zamanı değildi.  

 Bu âyetlerde kâfirlerin bazı iddialarına yer verilerek durumları anlatılmıştır:

Onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Feryat ettiler, ancak artık kurtuluş zamanı değildi.

Kendilerinden önce nicelerini helak ettik. Onlar çağrıştılar. Ama artık kurtuluş vakti değildi.

Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik! Çığırıştılar: Değildi fakat vaktı halâs

Kendilerinden önce nice nesilleri (yaptıkları yüzünden) helâk ettik. O zaman (azabımızı gördüklerinde, son anda pişmanlık duyup) feryat etmişlerdi. Ama artık (azabımızdan) kurtuluş vakti geçmişti.

Onlardan önce nice kuşakları yok ettik. O zaman feryat ettiler, ama artık kurtuluş vakti geçmişti.

Biz kendilerinden evvel nice ümmet (ler) i helâk etdik. O zaman (ne) çığlıklar kopardılar. Halbuki (o vakit, azâbdan kaçıb) kurtulma vakti değildi...

Onlardan önce nice nesilleri (böyle zulümleri sebebiyle) helâk ettik; o zaman feryâd ettiler; (ama) artık kurtuluş zamânı değildir!

Onlardan önce nice nesilleri helak ettik. (Azap onlara gelince) Bağırıp çağırdılar, ama kaçacak zamanları / yerleri yoktu.

Biz onlardan önce nice soyları yok etmiştik. Onlar da çağrışıp durmuşlardı. Oysaki artık kurtulma sırası değildi.

Onlardan evvel nice tabakaları helâk etmiştik de onlar azaptan kurtulmak için feryada başlamışlardı. Halbuki bu zaman kaçıp kurtulacak zaman değildi.

Kendilerinden önce nice nesilleri [karn]² helak ettik de onlar feryat etmişlerdi ama kurtuluş zamanı çoktan geçmişti.

2 Karn kelimesi Arapçada belli bir dönemin insanlarını yani nesilleri ihtiva etse de tarihsel anlamıyla uygarlıkları da ifade eder.

Biz kendilerinden önce, nice kuşakları yıkıma uğrattık da onlar feryat ettiler; ancak (artık) kurtulma zamanı değildi.

Oysa bilmiyorlar mı ki, kendilerinden önce nice toplumları helâk ettik!Öyle ki, zâlimler azâbımızı gördüklerinde, son anda pişmanlık duyup feryât etmişlerdi; ne var ki, kurtuluş vakti çoktan geçmişti! Şimdiki inkârcılara gelince:

Onlardan önce nice kuşakları helâk ettik.
Derken, feryat ettiler; hâlbuki kaçıp kurtulma vakti değildi.

Biz daha önce, nice nesilleri helâk ettik. Hepsi feryadu figân ettiler ama, kaçacak zamanları bile olmadı…

Duymadılar mı? Yaşadıkları yerleri görmüyorlar mı? Biz onlardan önce nice nesilleri yok ettik. Başlarına yok edici felaketlerimiz geldiğinde feryadı figan etmişlerdi. Emrimiz gelince feryat etmeleri hiçbir işe yaramadı.

Onlardan önce nice nesilleri helak etmiştik de feryat etmişlerdi; (ancak) kurtulmaları mümkün değildi.

Bizim kendilerinden önce helâk ettiğimiz nice nesiller, (o helâk esnasında) feryat ettiler ama (artık) kurtulma zamanı çoktan geçmişti.¹

1 (لَاتَ)’deki (تَ) zaiddir. (لَاتَ) burada (لَيْسَ) manasınadır.

Onlardan önce kaç nesli ⁵ [bu günahlarından dolayı] yok ettik! Ve artık kaçmalarının mümkün olmadığını anladıklarında ⁶ [nasıl] yalvarıyorlardı [Bize]!

5 Karn terimi, sadece bir “nesil”i ifade etmeyip aynı zamanda -ve Kur’an’da sıkça görüldüğü gibi- “belli bir döneme ve çevreye ait halk”ın tümünü, yan... Devamı..

Hâlbuki biz onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Tam bu sırada feryat ediyorlardı ama nafile vakit kurtuluş zamanı değildi, iş işten geçmişti. 14/9-10, 22/42...44

Kendilerinden önce nice kuşakları helâk ettik; tam bu sırada imdat dilediler, fakat kurtuluşun vakti çoktan geçmişti.[⁴⁰⁴⁷]

[4047] Sadece burada gelen ve lâte hîne menâs deyimi, Türkçedeki “geçti Bor’un pazarı” deyimini andırır.

(İbret almazlar, oysa) Biz kendilerinden önce nice ümmetleri helak etdik de (azab anında) çığlıklar kopardılar. Oysa (azap anı tevbe edip imana gelme) kurtulma zamanı değildi.

Onlardan önce nice beldeleri helâk ettik Onlar da feryat ettiler, ama artık kurtuluş zamanı değildi.

Onlardan evvel nice kavimleri helâk ettik, çağırışmaya başladılar. Artık kurtuluş vakti değildi.

Biz onlardan önce nice nesilleri silip süpürdük. O zaman ne çığlıklar, ne feryatlar kopardılar! Ama kurtuluş zamanı çoktan geçmişti! [21, 12-13]

Onlardan önce nice nesilleri helak ettik de feryad ettiler; fakat artık kurtuluş zamanı geçmişti.

Müşrikîn-i Mekke'den evvel ne kadar karnlar helâk itdik ki onlar 'azâbın geldiği zamânda feryâd ve istimdâd itdiler ve onlara "Şimdi halâs ve firâr vakti değildir" dinildi.

Onlardan önce nice nesiller, etkisizleştirdiğimiz sırada yalvarıp yakardılar ama artık iş işten geçmişti.

Onlardan önceki nesillerden nicelerini helak ettik. Feryat ettiler ama kurtuluş/kaçış vakti geçmişti.

Biz onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. O zaman feryad edip durdularsa da kurtuluş vakti geçmişti.

Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik biz, bağrıştılar onlar, fakat kurtuluş yoktu; geçmişti zaman.

niçe helāk eyledük anlardan ilerü geçmiş bölükden. pes ķıġırdılar daħı degül ķaçacaķ yir vaķtı.

Niçe ḳavmi helāk itdük kendülerden burun. Pes nidā itdiler istiġfār idüp,istiġfār özlerine yaramaduġı vaḳtda ki ‘aẕābdan ḳurtulmaġa ḳaçacaḳ yir ḳal‐maduġı vaḳtda.

Biz onlardan əvvəl neçə-neçə nəsilləri məhv etdik. Onlar fəryad edib kömək diləyirdilər, lakin artıq (əzabdan) qaçıb can qurtarmaq vaxtı deyildi.

How many a generation We destroyed before them, and they cried out when it was no longer the time for escape!

How many generations before them did We destroy? In the end they cried(4149) (for mercy)- when there was no longer time for being saved!

4149 Teaching, Warning, Signs have been given by Allah to all nations and at all times, and yet nations have rebelled and gone wrong and suffered dest... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.