1 Mayıs 2024 - 22 Şevval 1445 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Ahzâb Suresi 49. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû iżâ nekahtumu-lmu/minâti śümme tallaktumûhunne min kabli en temessûhunne femâ lekum ‘aleyhinne min ‘iddetin ta’teddûnehâ(s) femetti’ûhunne veserrihûhunne serâhan cemîlâ(n)

Ey inananlar, inanan kadınları nikahladıktan sonra onlara dokunmadan boşarsanız onlar için sayacağınız bir bekleme müddeti yoktur; onlara geçinecek bir şey verin ve güzellikle bırakın.

Ey iman edenler, mü’min kadınları nikâhlayıp da, sonra (anlaşamayacağınızı fark edip) onlara dokunmadan (zifaf olmadan önce) boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. (Ama) Bu durumda (uygun bir tavırla) onları yararlandırın (yeterli miktar mut’alarını: Tanışma ve dayanışma paylarını verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları boşayıverin.

Ey inananlar! Mü'min kadınları nikahlayıp sonra ilişkide bulunmadan boşarsanız, onları iddet müddetince bekletmeniz gerekmez. O halde onlara bağışta bulunarak, onları memnun edin ve onları zarar ve eziyet vermeksizin serbest bırakın.

Ey iman edenler, mü'min kadınları nikâhladığınız zaman, henüz zifafa girmeden onları boşar, boşanma kararı alırsanız, onları, mahkemeye, hakemlere veya âlimlere hesaplatacağınız bir iddet süresince bekletmeye hakkınız yoktur. Onları hemen dünyalık vererek, ihtiyaçlarını karşılayarak güzel bir şekilde serbest bırakın.

bk. Kur’an-ı Kerim, 2/236-237.

Ey iman edenler! Mü'min kadınları nikahlar da sonra kendilerine dokunmadan boşarsanız sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Onlara geçimlik birşeyler verin ve kendilerini güzel bir tarzda salıverin.

Ey iman edenler, mü'min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir tarzda onları salıverin.

Ey müminler! Mümin hanımları nikâh edip de, sonra kendilerine dokunmadan (onlarla başbaşa kalmadan) onları boşarsanız, artık üzerlerine sayıp duracağınız bir iddet (üç hayız müddeti kadar bir bekleyiş) size yoktur; (hemen başka bir kocaya varabilirler). Bu takdirde onlara, hemen nikâh haklarını verip kendilerini güzel bir şekilde boşayın.

Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhladığınız, sonra onlara dokunmadan boşadığınız zaman, onlar üzerinde tamamlanmasını bekleyeceğiniz bir iddet hakkınız yoktur. Artık onları faydalandırın ve güzel bir şekilde salıverin.

Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp sonra kendileriyle cinsel ilşkiye girmeden onları boşarsanız, artık onlar üzerinde sizin sayıp duracağınız bir iddet bekletme hakkınız yoktur. Onlara bir miktar yardımda bulununuz ve onları güzellikle serbest bırakınız![443]

[443] Hz. Peygamber’in aile hayatı hakkında bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XV, 326-334.

Ey inanmış olanlar! inanlı kadınlarla evlenmiş bulunup da, dokunmadan boşarsanız onları, saya günü saymak gerekmez size, onlara meta verin, güzellikle, tatlılıkla bırakın!

Ey inananlar! Mü'min kadınları nikâhlayıp da henüz dokunmadan onları boşarsanız, onları iddet müddetince beklemeniz gerekmez. Kendilerine bağışta bulunarak onları güzellikle serbest bırakın.

Ey îmân idenler sâdık bir zevcenizi kendisiyle münâsebet-i cinsiyede bulunmazdan evvel tatlîk ider iseniz ânın içün ’iddet yokdur fazla alıkoymayınız âna istihkâkını viriniz ve nâmuskârâne terhîs idiniz.

Ey inananlar! Mümin kadınlarla nikahlanıp, onları, temasta bulunmadan boşadığınızda, artık onlar için size iddet saymaya lüzum yoktur. Kendilerine bağışta bulunarak onları güzellikle serbest bırakın.

Ey iman edenler! Mü’min kadınları nikâhlayıp, sonra onlara dokunmadan (cinsel ilişkide bulunmadan) kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Bu durumda onlara mut’a[440] verin ve kendilerini güzel bir şekilde bırakın.

Mut’a, koca tarafından, boşadığı eşine verilen para veya maldır. Konu ile ilgili olarak ayrıca bu sûrenin 28. âyetine bakınız.

Ey iman edenler! Mümin kadınlarla evlenme akdi yapıp da sonra, birleşmeden onları boşadığınızda onlar üzerinde, hesaplayıp bekleteceğiniz bir iddet hakkınız yoktur. Onları bir şeyler vererek memnun ediniz ve güzellikle boşayınız.

Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da, henüz zifafa girmeden onları boşarsanız, onları sayacağınız bir iddet süresince bekletme hakkınız yoktur. O halde onları (bir bağışla) memnun edin ve onları güzel bir şekilde serbest bırakın.  

 Zifaftan önce boşanan kadına, önceden tayin edilmiş bir mehir varsa onun yarısı verilir. Yoksa bağış yapılır. Bu bağışın belli bir miktarı yoktur. Bu... Devamı..

Ey inananlar, inanan kadınları nikahladıktan sonra, onlarla cinsel ilişkiye girmeden boşarsanız, (bir başkasıyla evlenmelerinden önce) onların size bir bekleme süresi borcu yoktur.

Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâh edip de sonra onlara dokunmadan boşadığınız zaman, sizin için üzerlerinde sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Derhal müt'alarını (mehirleri belirlenmediği takdirde yararlanacakları bir mal) verip onları güzel bir şekilde salıverin.

Ey o bütün iyman edenler! Mü'minleri nikâh ettiğiniz, sonra onlara dokunmadan talâk verdiğiniz vakıt üzerlerinde sayacağınız bir ıddet hakkınız yoktur, derhal müt'alarını verib onları güzel bir surette salıverin

Ey îmân edenler! Mü’min kadınları nikâhlar da sonra kendilerine dokunmadan (cinsel ilişkide bulunmadan ya da birleşmeye hiçbir engel bulunmayan tenha bir yerde onlarla baş başa kalmadan) önce onları boşarsanız, sizin için onların üzerinde sayacağınız bir iddet (süresi) yoktur. Onlara (tayin ettiğiniz mehrin yarısını, henüz mehir tayin etmediyseniz) faydalanacakları (hediyelik) bir şeyler verin ve kendilerini güzel bir şekilde serbest bırakın.

Ey iman edenler! Mü'min kadınlarla evlenip, sonra onlara dokunmadan boşarsanız, onların iddet süresince beklemelerini isteme hakkınız yoktur. Böyle bir durumda onları hemen yararlandırın¹ ve güzellikle ayrılın.

1- Tazminatlarını verin, bağışta bulunun.

Ey îman edenler, mü'min kadınları nikâhlayıb da sonra, kendilerine dokunmadan, onları boşadığınız zaman sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yokdur. O suretde onları fâidelendirib kendilerini güzel bir şekilde salıverin.

Ey îmân edenler! Mü'min kadınları nikâh eder de sonra kendilerine dokunmanızdan önce onları boşarsanız, bu durumda sizin için onların üzerinde sayacağınız bir iddet (süresi bekletme hakkınız) yoktur. Hemen onları (mehirlerinin yarısıyla) faydalandırın ve onları güzelce bir bırakmayla (incitmeden) güzellikle salıverin!

Ey İman edenler! İnanan kadınlarla evlendiğinizde, onlarla evlilik ilişkisine girmeden boşarsanız, kadınlar için belirlenen iddet günlerini (dört ay on günü) saymanıza gerek yoktur. O kadınların geçimliklerini sağlayın ve (haklarını çiğnemeden, eziyet etmeden) onları güzellikle bırakın.

Ey inananlar! İnanan kadınları alır, sonra da el sürmeden boşarsanız, onları bekletmiye hakkınız yoktur. Onları gönendirin. Onlara güzellikle yol verin.

Mü/minler! Mü/min kadınları, nikâh edip onlara dokunmadan evvel boşarsanız sizin onlar hakkında sayacağınız hiçbir iddet yoktur. Onlara, mehir takdir olunmamış ise istifade edilecek bir şey verin, onlara iyi bir surette yol verin [³].

[3] Haklarını kesmeyin, onlara zarar vermeyin.

Ey inananlar! İnanan kadınları nikâhlayıp da sonra onlara dokunmadan/ilişkiye girmeden boşadığınız takdirde, bir iddet dönemi hesaplayıp onları bekletmeye hakkınız yoktur. Bu durumda onlara geçimliklerini veriniz ve onları güzelce serbest bırakınız.

Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık onları (yetecek miktarda) yararlandırın ve onları güzel bir salıverişle salıverin.

Ey iman edenler! Mümin veya Kitap Ehlinden olan bir kadınla evlenir, fakat henüz kendisine dokunmadan —yani gerdeğe girmeden— onu boşarsanız, evlilik o anda bitmiş olur. Artık kadın serbesttir, dilerse bir başkasıyla evlenir, dilerse yeni bir nikah ve mehir ile eski kocasına geri döner (2. Bakara: 228-232). Bu kadın, —gerdeğe girmiş kadınların aksine— bir başkasıyla evlenmeden önce üç ay hâli beklemek zorunda değildir ve sizin de ondan bunu istemeye hakkınız yoktur. Bu durumda, evlilik bedeli olan mehir belirlenmiş ise, ona mehrin yarısını verin. Belirlenmemiş ise, maddî gücünüz ölçüsünde, onu teselli edici hediyelerle faydalandırın ve kendisini üzmeden, rencide etmeden ve yeni bir yuva kurmasını engelleme hırsına kapılmadan güzelce bırakın. Gerdeğe girdikten sonra boşadığınız kadınlara gelince; mehir belirlenmiş ise mehrin tamamını, belirlenmemiş ise ‘mehr-i misil: ortalama bir mehir’ verin. Bütün bu hükümler, Peygamber dışındaki müminler için geçerlidir.
Peygambere gelince:

Ey iman edenler!
Mümin kadınları nikâhlayıp, sonra dokunmadan boşadığınız zaman onlara iddet saymanıza gerek yoktur.
Onlara geçimliklerini verin!
Onları güzel bir şekilde salıp bırakın!

Sevgili müminler! Mümin bayanlarla nikahlanır da, kendilerini, zifaf olmadan boşarsanız, üç temizlik dönemini beklemeye gerek yoktur. Kendilerini, mehirlerini iade edip gönülleyerek serbest bırakabilirsiniz...

Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp, sonra onlarla cinsel ilişki kurmadan boşadığınızda, onlar üzerinde sizin benden bir çocuk var mı yok mu diye bekleme süreniz yoktur. Böyle bir durumda onlara evlilik süresince geçirdikleri zaman için uygun bir ücret verin! Kendilerini güzel bir şekilde bırakarak üzerlerinde hiçbir hak iddia etmeyin! Çünkü onlar boşadığınız andan itibaren Mümin kardeşleriniz olmuştur.

Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da onlara (cinsel olarak) dokunmadan onları boşarsanız, onların aleyhine sizin lehinize sayacağınız hiçbir (bekleme) süresi yoktur. Onlara, geçimlik ([mehr]in yarısını) [*] verin ve onları güzel bir şekilde bırakın (boşanın). [*]

Bu ayet Bakara 2:237 ile birlikte okunmalıdır.,Bu ayetin öncesi ile ilgili konu bağlantısı hakkında geniş bilgi için bkz. Râzî, [Mefâtîhu’l-Ğayb], c. ... Devamı..

Ey îman edenler! Müslüman kadınları nikâhlayıp sonra henüz zifafa girmeden¹ onları boşarsanız bu durumda sizin onların iddet beklemelerini isteme hakkınız yoktur.² Bir de onlara bir miktar mal verin³ ve onları güzellikle serbest bırakın.

1 Halvet-i sahîha: İki kişinin özellikle bir erkek ve bir kadının bir yerde yalnız kalmasıdır. Halvet, sahih ve fâsit olmak üzere ikiye ayrılır. “Sahi... Devamı..

SİZ EY imana ermiş olanlar! Mümin kadınlarla evlenir ve fakat onlara dokunmadan boşarsanız, onlar adına bir iddet dönemi hesaplamaya ve (onlardan bunu) beklemeye hakkınız yoktur; ⁵⁵ o halde [hemen] ihtiyaçlarını karşılayın ve en güzel şekilde bırakın. ⁵⁶

55 Lafzen, “onlar için hiçbir şekilde iddet hesaplamak zorunda değilsiniz” -yani, “ikinizin de hesaplamak zorunda olduğu süreyi”: karş. 2:228’in ilk b... Devamı..

Ey iman edenler, mümin kadınları nikâhlayıp, sonra da gerdeğe girmeden onları boşarsanız onların iddet beklemelerini isteme hakkınız yoktur. Şu halde onlara belirlediğiniz mehirlerini ve boşanma tazminatlarını verin ve onları güzel bir şekilde serbest bırakın! 2/221...242, 65/1...6

SİZ ey iman edenler! Mü’min kadınları nikâhlar da onları gerdeğe girmeden önce boşarsanız, onlara karşı iddet hesaplama hakkınız yoktur; şu halde derhal onlara dünyalıklarını verin ve kendilerini güzellikle salıverin.[³⁷⁷¹]

[3771] Krş: 2:234 ve 65:1-7. İddet nesebin sıhhati içindir. Buna göre, “hamilelik yoksa iddet de yoktur” denilebilirse de, boşanma eyleminin nesepten ... Devamı..

Ey iman edenler, mümin kadınları nikâhlayıp da, onlarla temas etmeden boşadığınızda bir "iddet süresi" saymanıza gerek yoktur, onları güzel bir bağışla memnun edin ve güzellikle serbest bırakın.

Ey iman edenler! Mü’min kadınları nikahlayıp, sonra onlara dokunmadan (cinsel ilişkide bulunmadan) kendilerini boşadığınızda, onlara karşı sizin sayacağınız bir iddet/müddet yoktur. Bu durumda onlara (halinizce) dünyalık verin ve kendilerini güzel bir şekilde bırakın.

Ey imân etmiş olanlar! İmân sahibesi olan kadınları nikâh ettiriniz, sonra da onları daha kendilerine temas etmeden evvel boşadığınız vakit, artık sizin için onların üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. O halde onları fâidelendiriniz ve onları güzelce bir sûrette salıveriniz.

Ey müminler! Mümin kadınlarla nikâh akdi yapıp da onlara dokunmadan kendilerini boşayacak olursanız, onların iddet beklemelerini isteme hakkınız yoktur. Bu durumda bağışlayacağınız hediyelerle onları memnun ederek güzel bir şekilde boşayın. [2, 228. 236-237]

Müt’a: Koca tarafından boşadığı karısının gönlünü almak için vermesi gereken mal, para, elbise gibi şeylerdir.

Ey inananlar, inanan kadınları nikahlayıp da henüz onlara dokunmadan boşarsanız, onların üzerinde sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Hemen müt'alarını verin (biraz geçimlik verip memnun edin) ve onları güzellike serbest bırakın.

Boşanan kadın, üç temizlik süresi geçmeden evlenemez. Ancak kadın, henüz kendisine dokunulmadan boşanmış ise hiç beklemeden evlenebilir.

Ey Mü'minler! Mü'min kadınları nikâh idüb sonra, temâs itmezden evvel tatlîk ider iseniz, onlar üzerine ta'dâd ideceğiniz 'aded yokdur. Onları bir şey i'tâsıyla müstefîd idiniz ve hüsn-ü sûretle yol viriniz.

Ey iman etmiş kişiler! Mümin kadınlarla nikahlanır da ilişkiye girmeden boşarsanız onların, sizden dolayı iddet beklemeleri gerekmez. Onlara yararlanacakları bir şey verin ve onları güzellikle serbest bırakın.

-Ey iman edenler, mü'min kadınları nikahlayıp, sonra da onlarla ilişkiye girmeden boşadığınız zaman, onlara iddet saymanıza gerek yoktur. Onlara geçimliklerini verin ve onları güzel bir şekilde bırakın.

Ey iman edenler! Mü'min kadınları nikâhladıktan sonra kendilerine dokunmadan boşadığınız takdirde, onlar için saymanız gereken bir iddet yoktur. Yalnız onları gönül alacak birşeylerle faydalandırın ve güzellikle boşayın.(17)

(17) Bk. 2:236-237.

Ey iman edenler! Mümin kadınları nikâhlayıp da kendilerini, onlara dokunmadan boşarsanız, sizin belirleyeceğiniz bir iddet boyunca onları bekletme hakkınız yoktur. O halde, böyle durumlarda onları nimetlendirin ve kendilerini güzelce serbest bırakın.

iy anlar kim įmān getürdiler! ķaçan kim nikāh eyleyesiz mü’mine 'avratları andan ŧalāķ viresiz anlara andan ilerü kim yaķınlıķ eyleyesiz anlara yoķdur sizüñ anlaruñ üzere hįç iddet kim śayasız anı. pes muŧ'a virüñ anlara daħı śalı virüñ anları śalı virmek görklü.

İy īmān getürenler, ḳaçan evlenseñüz mü’mine ‘avratları, daḫı boşasañuzanları, özlerine yapışmadan burun, pes anlar üstine sizüñ ‘iddetüñüzyoḳdur. Mut‘a virüñüz anlara, daḫı ḳoyıvirüñüz yaḫşı ḳoyıvirmek.

Ey iman gətirənlər! Əgər mö’min qadınlarla evlənib onlara toxunmadan əvvəl talaqlarını versəniz, artıq onlar üçün sizə gözləmə müddəti saymağa ehtiyac yoxdur. (Onları evlərinizdə saxlayıb gözləmə müddətini başa vurmağa məcbur etməyin. Aranızda yaxınlıq olmadığı üçün nə vaxt istəsələr, o vaxt da başqasına ərə gedə bilərlər). Belə olduqda onlara bir şey (mehrin yarısını və ya bir az mal) verib gözəl tərzdə sərbəst buraxın!

O ye who believe! If ye wed believing women and divorce them before ye have touched them, then there is no period that ye should reckon. But content them and release them handsomely.

O ye who believe! When ye marry believing women, and then divorce them before ye have touched them, no period of ´Iddah(3738) have ye to count in respect of them: so give them a present.(3739) And set them free in a handsome manner.(3740)

3738 See n. 254 to 2:228. The 'Iddah counts for three monthly courses, or if there are no courses, for three months (see 2:34 and 65:4). 3739 This pre... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.