Mâ kâne ‘alâ-nnebiyyi min haracin fîmâ ferada(A)llâhu leh(u)(s) sunneta(A)llâhi fî-lleżîne ḣalev min kablu vekâne emru(A)llâhi kaderan makdûrâ(n)
Allah'ın, ona farzettiğini yapmasında hiçbir vebal yok Peygambere; daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın koyduğu yol yoradam buydu ve Allah'ın emri, takdir edilmiş ve yerine gelmiştir.
Allah’ın kendisine farz kıldığı (ve helâl saydığı) bir şey(i yerine getirme)de Peygamber üzerine hiçbir sıkıntı ve sorumluluk yoktur (ve bundan dolayı kınanması çirkindir ve cehalettir.) Daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah’ın sünneti (uyguladığı prensibi de) budur. Allah’ın emri; (bütün işleri ve hükümleri, ölçüyle tanzim ve) takdir edilmiş bir kaderdir. (Bunun değiştirilmesi ve geciktirilmesi mümkün değildir.)
O halde, Allah'ın kendisi için farz kılıp, takdir ettiği şeyi yapmasından dolayı, peygambere hiçbir suç isnat edilemez. Gerçekten bu sizden önce gelip geçenler içinde, Allah'ın bir uygulamasıydı ve şunu da unutma ki, Allah'ın iradesi mutlaka gerçekleşir.
Allah'ın, kendisine meşrûiyet tanıdığı hususlarda, peygambere herhangi bir vebal, bir güçlük yoktur. Evvelce vazifelerini ifa ederek geçip giden bütün peygamberler hakkında Allah'ın sünneti, koyduğu kurallar böyledir. Allah'ın planı ise, mutlaka gerçekleşecek, başa gelecek, kaçınılamayan bir kaderdir.
Allah'ın kendine takdir ettiği şeyde Peygamberin üzerine hiçbir güçlük yoktur. Bundan önce geçenler hakkında da Allah'ın kanunu böyleydi. Allah'ın emri, yerine getirilen bir kaderdir.
Allah'ın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getirme)de peygamber üzerine hiç bir güçlük yoktur. (Bu,) Daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah'ın bir sünnetidir. Allah'ın emri takdir edilmiş bir kaderdir.
Allah'ın Peygamber için taksim ve takdir ettiği şeyde (Zeyneb'i kendisine halâl kılmakta) Peygambere hiç bir vebal yoktur. Bundan önce geçen peygamberler hakkında da Allah'ın sünneti (kanunu) böyledir (Allah'ın peygamberlere mubah kıldığı şeyde, peygamberlere hiç bir vebal olamaz.) Allah'ın emri gerçekleşmiş bir hüküm bulunuyor.
Allah’ın farz ettiği bir işi Peygamber’in uygulamasında, ona bir sakınca olmaz. Bu, önceki peygamberlerde de geçerli olan Allah’ın bir yasasıdır.(*) Allah’ın emrettikleri kesindirler. (Onlardan vazgeçilemez.)
Allah'ın emrettiği bir şeyde peygamberine hiçbir sıkıntı yoktur. Bu, Allah'ın daha önce gelip geçmişlere uyguladığı bir yasasıdır. Allah'ın emri, mutlaka yerini bulur.
Allahın buyurmuş olduğu işte, peygambere zorluk olmaz, önce geçenlere de Allahın türesi budur, Allahın buyrumu ölçülüp biçilmiştir
Nebi üzerinde, Allah'ın onun için takdir edip gerekli kıldığı şeyde bir vebal ve sakınca yoktur. Daha önce gelip geçen (nebi)ler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür.
Allâh’ın ihsân itdiğini kabûl itmek rasûl içün bir cürüm değildir. Senden evvel gelmiş olanlara Allâh böyle müsâ’adâtda bulunmuşdı, Allâh’ın emirleri mukadderdir.
Allah'ın Peygamber'e farz kıldığı şeylerde ona bir güçlük yoktur. Bu, Allah'ın öteden beri, gelmiş geçmişlere uyguladığı yasasıdır. Allah'ın emri şüphesiz gereği gibi yerine gelecektir.
Allah’ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür.
38-39. Allah’ın, kendisi için takdir ve emrettiği bir şeyi yerine getirme hususunda peygamber için bir sıkıntı ve sakınca olamaz. Allah’ın hükmü değişmez kaderdir. Daha önce gelip geçen, Allah’ın vahyini insanlara ulaştıran, O’ndan çekinen, Allah’tan başka hiçbir kimseden çekinmeyen peygamberler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Hesap sorucu olarak Allah kâfidir.
Allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın âdeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.
ALLAH'ın kendisine yasallaştırdığı bir konuda peygambere herhangi bir engel yoktur. Bu, öteden beri, gelmiş geçmişlere uygulanan ALLAH'ın sünneti (yasası) dır. ALLAH'ın emri, belirlenmiş ve kesinleşmiştir.
Peygambere Allah'ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın sünneti böyledir. Allah'ın emri ise biçilmiş bir kaderdir.
Peygambere Allahın takdir ettiği, mubah kıldığı şeyde bir darlık yoktur, bundan evvel geçen bütün Peygamberler hakkında Allahın sünneti böyle ve Allahın emri biçilmiş bir kader bulunuyor
Allah’ın, kendisi için takdir ettiği bir şeyi yapmasında (n dolayı), peygambere hiçbir sorumluluk yoktur. Daha önce gelip geçen (peygamber) ler hakkında da Allah’ın kanunu (sünneti) budur. (Hiç şüphesiz ki) Allah’ın emri (olmasını takdir ettiği bir şey) gereği gibi yerine gelecektir.
Nebi, Allah'ın emri gereği bir şeyi yapmasından dolayı suçlanamaz. Bu, daha önceki toplumlarda da geçerli olan Allah'ın yasasıdır. Allah'ın emri, kesinleşmiş bir yazgıdır.
Peygamberlerin üstüne Allahın, farz etdiği herhangi bir şey (i ifâ etmesin) de hiçbir vebal olmaz. (Nitekim) daha evvel geçmiş (peygamber) lerde de Allah bu aadeti (bir kanun yapmışdır). Allahın emri, behemehal yerini bulan bir kaderdir.
Allah'ın, kendisi için takdîr ettiği bir şey(i yerine getirmek)te Peygambere herhangi bir zorluk yoktur. Bundan önce gelip geçen (peygamber)ler içinde Allah'ın kanûnu (böyle)dir. Allah'ın emri ise, mutlaka yerini bulan bir kaderdir.
Allah’ın verdiği hükümlerde, peygambere zorluk yoktur. Bu, Allah’ın geçmiş toplumlardaki değişmez uygulaması (sünneti) dir. Allah’ın emri planlanıp kesinleşmiş bir emirdir.
Allah’ın boynuna borç kıldığı bir işi yaptığın için peygambere söz gelmez. Nasıl ki önce gelip geçen peygamberler için de yol bu idi. Allah ne türlü yasada ise öyle olur.
Allah/ın peygamber hakkında takdir ve helâl ettiği şeylerden dolayı peygambere hiçbir vebal teveccüh etmez. Daha evvel gelip geçen Enbiya hakkında Allah/ın âdeti böyle idi [⁵]. Allah/ın işi, olup bitmiş bir ölçüdür [⁶].
Allah’ın kendisine farz kıldığı şeylerde Peygamber’e bir güçlük yoktur. Bu daha önce gelip geçmiş olanlar hakkında da uygulanan Allah’ın kanunudur [sunnetullah]. Allah’ın işi takdir edilmiş bir kaderdir.
Allah'ın, peygambere farz kıldığı şeylerde ona bir güçlük yoktur. Bu, Allah'ın önceden geçmişler hakkındaki sünnetidir. Allah'ın emri belli bir ölçü üzeredir.
Allah’ın kendisine emrettiği şeyleri yapmasından dolayı Peygambere hiçbir sorumluluk yoktur ve asla bundan dolayı suçlanamaz. Tam tersine, asıl bunu yapmadığı zaman günah işlemiş olur. Bu, Allah’ın daha önceki Peygamberler arasında da geçerli kıldığı değişmez bir yasasıdır. Zaten Allah’ın emri, bir hikmete göre plânlanmış ve tâ ezelden takdir edilip hükme bağlanmıştır. O hâlde Allah, Peygamberine bir şey emrettiği zaman bütün dünya ona karşı çıksa bile, Peygamber bu emri yerine getirmelidir.
Önceden geçmişlerde Allah’ın sünneti / yasası olarak Allah’ın farz kıldığı / uygun gördüğü şeylerde Nebiyy’e hiçbir harec / sıkıntı yoktur.
Allah’ın emri takdir edilmiş bir kader oldu.
Resul, Allah'ın yapmasını emrettiği bir şeyi, yapmış olmaktan dolayı suçlanamaz. Bu, Allah'ın hiç değişmeyen bir kanunudur. Allah'ın fermanı ezelde böyle yazılmıştır.
Allah’ın farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda Nebi’ye bir sıkıntı bir zorluk yoktur. Daha önce gelip geçen Nebi’ler hakkındaki Allah’ın kanunu da böyledir. Daha önceki Nebi’lerde evlatlıklarının karıları boşandığında karşılıklı istekleri olursa evlenebiliyorlardı. Bu geçmişten beri Allah’ın emri olarak kesinleşmiş bir hükümdür. Onların evlatlıklarını kan bağı olan kendi çocukları gibi görmeleri insanların zannıdır.
Allah’ın, kendisine farz kıldığı (bu) şeyde Peygamber’e herhangi bir vebal yoktur. Daha önce geçenler arasında da Allah’ın kanunu (buydu). Allah’ın emri belirlenmiş bir ölçüdür.
Allah’ın kendisine farz kıldığı¹ bir şeyden dolayı Peygamberi kınayamazsınız.² (Zira bu,) Allah’ın daha önce geçenlerde de olan bir sünnetidir ve Allah’ın emri takdir edilmiş bir kaderdir, (mutlaka yerine gelir).
[O halde,] Allah’ın kendisi için takdir ettiği şeyi ⁴⁸ [yapmasından dolayı] Peygamber’e hiçbir suç isnad edilemez. [Gerçekte, bu] sizden önce gelip geçenler için de Allah’ın bir uygulamasıydı; ⁴⁹ ve [şunu unutma ki] Allah’ın iradesi mutlaka tecelli eder.
Allah’ın kendisine emrettiği bir hususu uygulamasından dolayı Nebi’ye hiçbir suç isnat edilemez. Zira Allah’ın bu sünneti/yasası daha önce gelip geçen nebiler için de böyle uygulandı. Çünkü Allah’ın emri ölçülüp biçilmiş bir karardır. 48/23
Allah’ın kendisini mecbur tuttuğu bir husustan dolayı Nebî’ye hiçbir suç isnat edilemez. Allah’ın bu sünneti, daha önce gelip geçmiş olan (nebîler) için de geçerliydi:[³⁷⁶⁰] sonuçta Allah’ın emri ölçülüp biçildiği gibi gerçekleşmiş oldu.
Allah’ın kendisine helal kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir sakınca yoktur. Bu hüküm, daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da uygulanan Allah’ın sünnetidir. Allah’ın emri, mutlaka gerçekleşecek bir kaderdir.
Allah’ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda Nebiye bir zorluk yoktur. Daha önce gelip geçen hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın emri, bir ölçüyle ölçülendirilmiştir.
Allah'ın kendisi için mukadder kıldığı bir şeyde peygamber üzerine bir güçlük yoktur. Evvelce gelip geçmiş olanların haklarındaki sünnet-i ilâhiye gibi . Ve Allah'ın emri yerine getirilmiş bir kader bulunmaktadır.
Allah'ın, kendisine takdir edip helâl kıldığı bir hususu yerine getirmekte Peygambere herhangi bir güçlük yoktur. Sizden önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyle cari olmuştur. Allah'ın emri, mutlaka yerini bulan bir kaderdir.
Allah'ın kendisine takdir ettiği bir şeyi yerine getirmekte, Peygambere herhangi bir güçlük yoktur. Sizden önce geçenler arasında da Allah'ın yasası böyle idi. Allah'ın emri, olup bitmiş bir şeydir.
Allâh'ın, onun içün farz buyurdığı şeyde Nebî üzerine vebâl yokdur. Bu, evvelce geçenlerde de Allâh'ın sünneti idi. Ve Allâh'ın emri takdîr olunmuş bir hüküm oldı.
Allah'ın, Nebîsi için farz kıldıklarında sıkıntı doğuracak bir şey yoktur. Bu, Allah'ın bundan öncekilere de uyguladığı yasasıdır. Allah'ın emri ölçülü biçilidir.
Allah'ın kendisine uygun gördüğü şeyde peygambere bir günah yoktur. Daha önce geçenler için Allah'ın kanunu budur. Allah'ın emri yerine gelecek bir hükümdür.
Allah'ın kendisi için takdir ettiği birşeyi yerine getirmesinde bir peygamber için vebal yoktur. Bu, Allah'ın, daha önceki peygamberler hakkında da geçerli olan bir yasasıdır. Allah'ın emri ise, mutlaka gerçekleşmek üzere yazılmış bir kaderdir.
Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu-yöntemi buydu. Allah'ın emri, belirlenmiş bir kaderdir/ölçüdür.
olmadı peyġamber’e hįç ŧarlıķ anuñ içinde kim ḥelāl eyledi Tañrı aña. Tañrı sünneti anlarda kim geçdiler ilerü ya'nį peyġamberler daħı oldı Tañrı işi endāze eylemek endāze olınmış.
Yoḳdur peyġamber üstine hīç günāh Tañrı Ta‘ālā farż eyledügi nesnede.Tañrı Ta‘ālā sünneti oldur geçen nebīler dīninde. Daḫı Tañrı buyruġı evveldenmuḳadder olupdur.
Allahın Peyğəmbərə vacib (halal) buyurduğu bir şeydə (Zeynəblə evlənməkdə) ona heç bir günah yoxdur. Daha öncə gəlib-getmiş (Davud, Süleyman və başqaları kimi) peyğəmbərlər barəsində də Allahın qayda-qanunu (sünnəsi) belədir. Allahın əmri əzəli hökmdür! (O, mütləq yerinə yetməlidir!)
There is no reproach for the Prophet in that which Allah maketh his due. That was Allah's way with those who passed away of old and the commandment of Allah is certain destiny.
There can be no difficulty to the Prophet in what Allah has indicated to him(3727) as a duty. It was the practice (approved) of Allah amongst those of old that have passed away,(3728) And the command of Allah is a decree determined.(3729)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |