Netlû ‘aleyke min nebe-i mûsâ ve fir’avne bilhakki likavmin yu/minûn(e)
Musa'ya ve Firavun'a ait haberlerden bir kısmını, gerçek olarak, inanan topluluğa bildirmen için okumaktayız sana.
Sana Musa ile Firavun'un haberlerini, dosdoğru naklediyoruz ki, mü'minler istifade etsinler.
İman edecek bir kavim için Mûsâ'nın Firavun ile yaptığı mücadelenin bir kısmını sana, gerçek şekliyle, doğru olarak anlatacağız.
İman eden bir topluluk için Musa'nın ve Firavun'un haberinden (bir kısmını) gerçek olarak sana okuyacağız.
Mü'min olan bir kavim için hak olmak üzere, Musa ve Firavun'un haberinden (bir bölümünü) sana okuyacağız.
Biz sana Mûsa ve Firavun'un mühim haberlerinden, iman edecek bir kavim için, gerçek olarak okuyacağız.
Biz inanan bir toplum için, Musa ve Firavun olayından bir kısmını doğru bir şekilde sana okuyacağız.
İnanan bir ulusçün —sana doğru olarak— Musa ile Firavun'un haberin okuyoruz
(Ey Resul!) İman edecek bir topluma aktarman için Musa ile Firavun'un arasında geçen olayların bir kısmını sana gerçek olarak anlatacağız.
Mü’minlerin tenvîri içün Mûsâ ve Fir’avn târihini sûret-i hakîkiyede anlatacağız.
İnanan bir millet için, sana Musa ve Firavun olayını olduğu gibi anlatacağız.
İman eden bir kavm için Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını sana gerçek olarak anlatacağız.
İman eden bir topluluk için Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını gerçek şekliyle sana anlatacağız.
İman eden bir kavim için (faydalı olmak üzere) Musa ile Firavun'un haberlerinden bir kısmını sana gerçek şekliyle nakledeceğiz.
İnanan bir toplum için, Musa ile Firavun'un bir kısım haberini sana doğru olarak anlatmaktayız.
İman edecek bir kavim için Musa ile Firavun'un haberlerinden bir kısmını sana dosdoğru okuyacağız.
Sana Musâ ve Fir'avn kıssasından hakkıyle biraz okuyacağız iyman edecek kavm için
Îmân eden bir kavim için, Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını sana hak olarak bildireceğiz.
Biz, sana inanan bir halk için ders alsınlar diye Mûsâ ve Firavun'un haberinden bir kısım gerçeği anlatacağız.
Muusâ ile Fir'avn haberinden bir kısmını, îman edecek bir zümre (nin fâidelenmesi) için, hak olarak sana okuyacağız.
(Ey Resûlüm!) Îmân edecek bir kavim için, Mûsâ ile Fir'avun'un haberinden(kıssalarından) bir kısmını sana gerçek şekliyle okuyacağız.
İnanan bir toplum için Musa ve Firavun’un gerçek doğru haberlerinden bir kısmını sana biz anlatıyoruz.
Sana Musa ile Firavun’un olaylarını doğru olarak anlatacağız, inananların yararlanmaları için.
(Ey Peygamber!) Sana Musa ile Firavun’un haberinden bir kısmını, inanan bir topluluk [kavm] için olduğu gibi/ hak olarak anlatıyoruz [netlû].
Mümin olan bir kavim için, Musa ve Firavun'un haberinden (bir bölümünü) hak olarak sana okuyacağız.
Ey şanlı Elçi! Şimdi Biz, inananlara yol gösterici bir örnek ve ibret verici bir ders olması için, Mûsâ ile Firavun arasında geçen olaylardan bir kısmını sana bütün gerçekliğiyle anlatacağız:
İman edecek bir kavim için, Musa ve Firavun’un haberlerinden sana Gerçek ile okuyoruz.
Şimdi sana, inançlı bir toplum uğruna yapılan, Musa-Fıravun mücadelesinden bir kesit sunuyoruz:
İnanan bir toplum için ibret olsun diye Musa ile Firavunun arasında geçenlerden söz edeceğiz.
İman edecek bir toplum için Musa ile Firavun’un haberinden bir kısmını [*] sana bir amaç ile [tilavet] etmekteyiz (okuyup aktarmaktayız).
Îman eden bir kavim için Mûsa ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını sana, en doğru şekliyle okuyacağız.
Sana Firavun’la Musa arasında geçen olayların bir bölümünü inanmaya eğilimli insanlar için bütün gerçeğiyle anlatacağız.
Biz sana, Musa ve Firavun’un arasındaki bazı önemli olayları mümin bir toplum için gerçek bir amaca yönelik olarak anlatacağız. 2/49, 20/39
İmanlı bir toplum (oluşturmak) için,[³³⁶⁶] sana Musa ve Firavun arasında geçen olaylardan bir kısmını sahih bir amaca uygun olarak aktarıyoruz.[³³⁶⁷]
(Ey Muhammed) Sana; Musa ile Firavun'un haberlerinden bir kısmını (iman edecek bir topluluğun yararlanması için) hak olarak okuyacağız.
İman eden bir kavm için Mûsâ ile Firavun’un haberlerinden bir kısmını sana gerçek olarak anlatacağız.
Sana Mûsa ile Fir'avun'un kıssasından bihakkın peyderpey okuyacağız, imân edenler olan bir kavim için.
İnanacak kimseler için, sana Mûsâ ile Firavun'un arasında geçen olayların bir kısmını, gerçeğe tam uygun olarak anlatacağız.
İnanan bir toplum için Musa ile Fir'avn'ın haberinden bir parçayı, gerçek olarak sana okuyacağız:
Îmân iden kavmin 'ibret almaları içün biz sana Mûsâ ve Fir'avn'ın haberinden ba'zısını doğrı olarak okuruz.
Sana Musa ile Firavun’un olaylarını, gerçeğine uygun olarak arka arkaya anlatacağız ki, inanan bir topluluk[*] için faydalı olsun.
Sana, Musa ve Firavun'un haberlerinden, inanan bir toplum için hakkıyla okuyacağız.
İman eden bir topluluk için, Biz sana Musa ile Firavun'un kıssasından bir kısmını doğru olarak bildiriyoruz.
İman edecek bir toplum için, Mûsa ve Firavun'un haberinden bir kısmını sana hak olarak okuyacağız.
oķıruz üzerüñe mūsā ħaberinden daħı fir'avn’uñ [206a] ŧoġruyiken ķavm içün kim inanurlar.
Oḳur‐biz senüñ üstüñe ḫaberlerinden Mūsā‐y‐ıla Fir‘avnuñ. Ḥaḳḳ‐ıla birḳavme ki mü’minlerdür.
Biz inanan bir tayfa üçün sənə Musanın və Fir’onun hekayətindən (bir qismini) olduğu kimi söyləyəcəyik.
We narrate unto thee (somewhat) of the story of Moses and Pharaoh with truth, for folk who believe.
We rehearse to thee some of the story of Moses and Pharaoh in Truth, for people who believe.(3328)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |