Ve kâlû mâli hâżâ-rrasûli ye/kulu-tta’âme veyemşî fî-l-esvâki(ﻻ) levlâ unzile ileyhi melekun feyekûne me’ahu neżîrâ(n)
Ve bu ne çeşit peygamber dediler, yemek yiyor, sokaklarda geziyor; ona bir melek indirilseydi de yanında bir korkutucu olsaydı ya;
“Bu nasıl Peygamberdir ki, bizim gibi yiyip (içiyor, bizim gibi giyiniyor) ve çarşı pazarda gezip dolaşıyor!.. Ona kendisiyle birlikte uyarıcı bir melek de indirilmeli değil miydi?” demişlerdir (diyeceklerdir).
Onlar bir de şöyle diyorlar: “Bu ne biçim peygamber ki, bizler gibi yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor? O'na kendisiyle birlikte, uyarıcı olarak görünür bir melek gönderilseydi ya.
“- Böyle peygamber mi olur? Bizler gibi yemek yiyor, çarşılarda, panayırlarda bilgi ve becerisini kullanarak dolaşıyor. Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte, o da sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcılık görevi yapmalıydı.” dediler.
Dediler ki: "Bu Peygambere ne oluyor ki yemek yiyor çarşılarda dolaşıyor. Ona kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmeli değil miydi?
Dediler ki: 'Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?'
Bir de şöyle dediler: “- Bu peygambere ne oluyor? Yemek yiyor, çarşılarda yürüyor. O'na bir melek indirilse de beraberinde bir davetçi olsa ya! (Meleğin O'nu tasdiki ile hak peygamber olduğunu bilsek ya).
Ve dediler: “Bu ne biçim peygamber! Yemek yiyor, çarşı pazarda dolaşıyor. Onunla beraber, uyarıcı olması için ona bir melek indirilmeli değil mi idi?”
Kâfirler bir de şöyle dediler: “Bu ne biçim peygamber! Bizler gibi yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilseydi de kendisiyle birlikte o da uyarıcı olsaydı!”
Diyorlar ki :«Ne oldu bu Peygambere? Yemek yiyor, pazarlarda geziyor, ona bir melek indirilse de, yanında birlikte kocundursa ya !
(Yine onlar) dediler ki: “Bu ne biçim resuldür ki, (bizim gibi) yemek yiyor ve çarşıda pazarda geziyor? Ona, kendisi ile birlikte uyarma görevi yürüten bir melek indirilseydi ya!”
Zâlimler: "Bu rasûl kimdir ki ta’âm ider, pazarlarda dolaşır, bir melek nâzil olub ânınla berâber vaz’ itmeli idi"
7,8. Şöyle dediler: "Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya! Yahut, kendisine bir hazine verilseydi, veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya!" Bu zalimler, inananlara: "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler.
Dediler ki: “Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, çarşıda pazarda dolaşır. Ona bir melek indirilseydi de, bu onunla beraber bir uyarıcı olsaydı ya!”
Dediler ki: “Bu nasıl peygamber! Yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor. Ona bir melek indirilmeli ve kendisiyle birlikte o melek de uyarıcılık görevi yapmalı değil miydi?
Onlar (bir de) şöyle dediler: Bu ne biçim peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!
Ve dediler, "Nasıl olur da bu elçi yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor? Kendisiyle birlikte uyarıcı olarak bir melek inseydi ya!"
Şöyle dediler: "Bu ne biçim peygamber ki, yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya!"
Bir de «bu Peygambere ne oluyor? dediler: yemek yiyor ve çarşılarda yürüyor, ona bir Melek indirilse de maıyyetinde yaver bir savulcu olsa ya!
(Yine onlar) dediler ki: “Bu ne biçim bir peygamber ki, (bizim gibi) yemek yiyor ve çarşıda pazarda geziyor? Onunla beraber, (bize) uyarıcı olması için bir melek gönderilmeli değil miydi?
Dediler ki: “Bu nasıl bir resûl ki, yiyor-içiyor, çarşı-pazar dolaşıyor. Ona bir melek indirilseydi de onunla birlikte uyarıcı olsaydı ya!”
(Yine) dediler: «Bu, nasıl peygamber? (Bizim gibi) yemek yiyor, çarşılarda yürüyor! Ona bir melek indirilib de (bu suretle) maiyyetinde (kendisini tasdıyk eden) bir inzarcı (yasakçı) bulunmalı değil miydi»?
Bir de (onlar) şöyle dediler: “Bu nasıl peygamber ki, yemek yiyor, çarşılarda geziyor. Ona bir melek indirilmeli de onunla berâber (o da) bir korkutucu olmalı değil miydi?”(3)
Dediler ki “Bu Elçi nasıl bir elçidir ki, yemek yiyor ve pazarlarda dolaşıyor. O’nun yanına bir melek indirilseydi de, o melekle beraber insanları uyarsaydı ya.”
Bir de dediler: " Bu nasıl elçi böyle? Yiyor, içiyor, sokaklarda dolaşıyor. Ona bir melek gönderilmedi de onun yanında uyarıcılık etmeli değil miydi,
Şöyle dediler: “Bu ne biçim elçidir; yemek yiyor, çarşıda pazarda dolaşıyor. Ona kendisiyle beraber bir uyarıcı görevi yapacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?”
Dediler ki: “Bu peygambere ne oluyor ki yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıp korkutucu olacak bir melek de indirilseydi ya!”
Bu tür iftiralarla bir yere varamayacaklarını anlayınca, “Bu nasıl Peygamber ki!” diyorlar, “Sıradan ölümlüler gibi yiyip içiyor, basit insanlar gibi ihtiyacını sağlamak için sokaklarda, çarşılarda gezip dolaşıyor! O gerçekten Peygamber olsaydı, ona Allah tarafından, gözlerimizle görebileceğimiz bir melek gönderilmeli ve onunla birlikte bizi uyarmalı değil miydi?”
Dediler ki:
-“Bu ne biçim Rasûl? Yemek yiyor, Çarşılar’da yürüyor.
Keşke ona bir melek indirilseydi!
Böylece onunla birlikte bir uyarıcı olurdu”.
Ayrıca diyorlar ki: " bu ne biçim Tanrı elçisi ki, yemek yiyor, çarşı pazar dolaşıyor. Halbuki yanında uyarıcı bir melek olmalıydı,
Onlar cevap olarak; “Kendine Allah’ın elçisiyim diyene ne oluyor ki bizim gibi çarşıda pazarda geziyor, yiyor içiyor. Hâlbuki gerçekten elçi olsaydı bizlerden üstün olurdu. Bizler gibi yemez içmez, çarşıda pazarda dolaşmazdı. Yanında O’na şahit olacak, O’nu destekleyecek bir melek de yok. Yanında kendisiyle birlikte uyarıcı olarak melek de olmalı değil miydi?”
Onlar (bir de): “Bu ne biçim¹ Peygamber; (bizler gibi) yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor. Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olarak bir melek indirilse, olmaz mıydı?” dediler.
Ama onlar yine de şöyle diyorlar: “Bu nasıl peygamber ki [diğer ölümlüler gibi] yiyip içiyor, çarşı-pazar dolaşıyor? Onunla beraber bir uyarıcı olarak [görünür] bir melek gönderilseydi ya!
Bir de: – Bu nasıl bir elçi? Yiyor, içiyor, çarşı pazar dolaşıyor. Mademki o bir elçi hiç olmazsa ona bir melek verilmeli ve onunla beraber uyarmalıydı! Diyorlar. 6/8, 11/12, 15/6- 7, 25/20
Yine: “Bu nasıl elçi böyle? Yiyip içiyor, çarşıda pazarda dolaşıyor![³⁰⁸⁸] Ona bir melek indirilseydi de beraberinde o da uyarıp dursaydı ya![³⁰⁸⁹]
(Kafirler) "Bu nasıl peygamber? Bizim gibi yemek yiyor (ihtiyaçlarını gidermek için bizim gibi) çarşı-pazar dolaşıyor. Ona bir melek indirilmeli değil miydi? Ki o melek; (onun peygamber olduğuna şahitlik eder ve) bizi azapla uyarırdı.
Dediler ki: "Bu ne biçim Resuldur ki yemek yer, çarşıda pazarda dolaşır. Ona bir melek indirilseydi de, bu onunla beraber bir uyarıcı olsaydı ya!"
Ve dediler ki: «Bu Resûl için ne var ki, yemek yiyor ve çarşılarda yürüyor ona bir melek indirilmeli değil mi idi ki, artık O'nunla beraber bir korkutucu olsa idi!»
Yine: “Ne oluyor bu Peygambere, böyle Peygamber mi olur: Yemek yiyor, çarşı pazarda dolaşıyor! Bari yanında heybetli bir melek olsaydı da etrafındaki insanları korkutup uyarıda bulunsaydı! ” [21, 8; 23, 24; 6, 9; 17, 9]
Dediler: "Bu elçiye ne oluyor ki yemek yiyor, çarşılarda geziyor? Ona kendisiyle beraber uyarıcı olacak bir melek indirilmeli değil mi?"
Müşrikler: "Böyle rasûl olur mı ki yemek yir ve sokaklarda gezer. Ne içün onunla berâber nezir olmak üzere melek nâzil olmadı"
Şunu da dediler: “ Bu nasıl elçi? Yiyor, içiyor, çarşıda pazarda dolaşıyor. Ona bir melek indirilseydi de uyarıcılık işinde ona eşlik etseydi olmaz mıydı?
-Bu ne biçim peygamber? dediler. Yemek yiyor, pazarda dolaşıyor... Ona bir melek indirilseydi de onun yanında uyarıcı olsaydı ya?!
Bir de “Bu nasıl peygamber?” dediler. “Yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor. Kendisiyle beraber bir uyarıcı olmak üzere ona bir melek indirilseydi ya!
Şunu da söylemişlerdir: "Ne biçim resuldür bu; yemek yiyor, sokaklarda yürüyor. Üzerine bir melek indirilmeli, beraberinde özel bir uyarıcı olmalı değil miydi?"
daħı eyittiler “nedür işbu yalavaç yir ŧa'amı daħı yürir bāzārlarda! nişe indürilmedi andın yaña firişte ola-dı anuñ-ile ķorķıdıcı?”
Daḫı eyitdiler kāfirler ki: Niçün bu peyġamber yimek yir bizüm gibi vebāzārlarda yürür biz yürügen gibi? Niçün özine bir ferişteh inmedi ki özi‐y‐le yol gösterici ola‐y‐dı?
(Müşriklər) dedilər: “Bu necə peyğəmbərdir ki, yemək yeyir, bazarları gəzib dolaşır? Məgər ona özü ilə birlikdə (insanları Allahın əzabı ilə) qorxudan (və onun həqiqi peyğəmbər olduğunu təsdiq edən) bir mələk göndərilməli deyilmi?
And they say: What aileth this messenger (of Allah) that he eateth food and walketh in the markets? Why is not an angel sent down unto him, to be a warner with him.
And they say: "What sort of a messenger is this, who eats food, and walks through the streets? Why has not an angel been sent down to him to give admonition with him?(3060)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |