İżâ raet-hum min mekânin ba’îdin semi’û lehâ teġayyuzan vezefîrâ(n)
Ateş, onları ta uzaktan gördü mü duyacak onlar, ateşin şiddetli kızgınlığını ve harılharıl yanarken çıkardığı sesi.
(Öyle ki cehennem ateşi) Onları uzak bir yerden gördüğünde (gazabından kükreyecektir), onlar da bunun gazaplı öfkesini ve uğultusunu işitip (ürkeceklerdir).
Ateş onları taa uzaktan gördü mü, onlar ateşin şiddetli kızgınlığını ve harıl harıl yanarken çıkardığı sesi duyacaklar.
Cehennem ateşi, uzak bir mesafeden kâfirleri görünce; onlar cehennemin öfkeli kükremesine, kaynamasına ve uğultusuna kulak verirler.
(Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler.
Öyle ki, bu ateş onları uzak bir yerden gördüğü vakit, onlar, bunun galeyan ve homurdanışını işitirler.
Bu ateş, uzak bir mesafeden dahi onlarla karşılaşınca, ondan, şiddetli bir kin sesini ve kendilerini içine çekecek bir nefes çekişini işitirler.
O ateş uzaktan kendilerine göründüğünde, onun kaynama sesini ve uğultusunu işitirler.
Uzak yerden bunu gördüklerinde, kızgınlığın, kükrediğin duyarlar
(Bu ateş) onları uzak bir yerden görünce onlar onun gazaplı öfkesini ve uğultusunu işitecekler.
Uzakdan ânları gördiği vakit ateşin müdhîş sadâsını işidecekler.
Bu ateş, onlara uzak bir yerden gözükünce, onun kaynamasını ve uğultusunu işitirler.
Bu ateş onları uzak bir mesafeden görünce onun müthiş kaynamasını ve uğultusunu işitirler.
O ateş uzak bir yerden kendilerine görününce homurdanmasını ve uğultusunu işitirler.
Cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerini görünce, onun öfkelenişini (müthiş kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.
Cehennem onları uzaktan görünce, onun öfkesini ve uğultusunu işitirler.
Ki, cehennem ateşi uzak bir mesafeden kendilerine görününce, onun bir hışımlanmasını (kaynamasını) ve uğultusunu işitirler.
Ki onları gördüğü vakıt ona mahsus bir hışımlanma, bir zefîr işitirler
(Cehennem ateşi) uzak bir mesafeden kendilerine görününce, onun müthiş kaynamasını ve uğultusunu işitirler.
O, kendilerini uzak bir yerden gördüğü zaman onlar bunun o müdhiş gazablanışını ve uğultusunu duyacaklardır.
(Bu öyle bir ateştir ki) onları (o kâfirleri) uzak bir yerden görünce, onun öfkelenişini ve homurtusunu işitirler.(1)
Ateş onları uzaktan gördüğü zaman, ateşe girecekler ateşin öfke ile kaynayan sesini duyarlar.
Bu ateş uzaktan karşılarına çıkınca onlar onun köpürüp uğuldadığını duyacaklardır.
O ateş onların karşısına çıkınca [¹] onlar ateşten [²] öfkelenip gürüldeme seslerini işitecekler.
O ateş uzaktan onları görünce/karşılarına çıkınca onlar, onun öfkesini ve uğultusunu işitirler.
(Ateş,) Onları uzak bir mesafeden gördüğünde, onlar bunun (ateşin) gazaplı öfkesini ve uğultusunu işitirler.
Ateş onları ta uzaktan görür görmez, zâlimler onun öfke dolu kükremesini ve harıl harıl yanarken çıkardığı o korkunç uğultuyu duyacak ve korku, pişmanlık ve dehşet içerisinde, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayacaklar.
Onları uzak bir yerden (Saat) gördüğü zaman bir uğultu ve gürültü olarak onu işittiler.
Çılgın alevler onları taa uzaklardan görünce, onlar önce ateşin öfkesini ve kükremesini dinleyecekler.
O gün ateş onlara uzaktan görünür. Onlar ateşin inkârcılara duyduğu öfkeyi, öfkesinin homurtusunu işitirler.
(Cehennemin alevli ateşi) uzak bir mesafeden onları görünce, (kâfirler) onun öfkelenişini ve homurtusunu işitirler.¹
O ateş uzaktan karşılarına çıkınca ⁹ onun öfkeli kükremesini ve uğultusunu işitecekler;
Bu ateş onları uzak bir yerden gördüğünde, onun öfkeli kükremesini ve uğultusunu işitecekler. 21/102, 50/30, 67/7- 8
Onlar, çok uzak bir mekândan dahi, kendilerini gördüğü zaman o ateşin nasıl bir homurtuyla kükrediğini elbet[³⁰⁹⁴] işitecekler.
O ateş -cehennem- kendilerine ta uzaktan göründüğünde, onun kaynayışını ve dehşet saçan uğultusunu işiteceklerdir.
(Bu ateş) onları uzak bir yerden görünce onlar bunun öfkesini ve homurtusunu işitirler.
Onları uzak bir mekandan görünce onun için bir galeyan ve bir şiddetli ses iştirler.
Bu ateş onları, daha uzaktan görünce, onun öfkesinden gürlediğini ve korkunç homurtusunu işitirler.
(Bu ateş) onları uzak bir yerden görünce onlar bunun öfkesini ve homurtusunu işitirler.
O cehennem onları uzakdan gördükde hiddetlenerek böğürmesini işidirler.
O ateş onları uzaktan görünce onun çatlarcasına yanmasının ve çektiği havanın uğultusunu duyacaklardır.
Bu ateş onlara uzak bir yerden göründüğü zaman, onun gürültüsünü ve uğultusunu işitirler.
Onu uzaktan gördüklerinde öfkeyle gürleyişini işitirler.
O, onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar onun kaynayan öfkesini ve uğultusunu işitirler.
ķaçan kim göre od anları ıraķ yirden ya'nį yüz yıllıķ yoldan işideler anuñ ķaķımaġıla ķaynamaġın daħı kükremegin.
Ḳaçan görse anları ıraḳ yirden, işideler ol cehennemüñ ḳatı ḳaynamaḳ bile yaman āvāzı[nı]
O (atəş) onları uzaqdan görüncə (kafirlər) onun qəzəblə qaynamasını və uğultusunu eşidərlər.
When it seeth them from afar, they bear the cracking and the roar thereof.
When it sees them from a place fAr off, they will hear its fury and its ranging sigh.(3067)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |