1 Mayıs 2024 - 22 Şevval 1445 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nûr Suresi 35. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

(A)llâhu nûru-ssemâvâti vel-ard(i)(c) meśelu nûrihi kemişkâtin fîhâ mish(un)(s) elmishu fî zucâce(tin)(s) ezzucâcetu keennehâ kevkebun durriyyun yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkiyyetin velâ ġarbiyyetin yekâdu zeytuhâ yudî-u velev lem temses-hu nâr(un)(c) nûrun ‘alâ nûr(in)(k) yehdi(A)llâhu linûrihi men yeşâ/(u)(c) veyadribu(A)llâhu-l-emśâle linnâs(i)(k) va(A)llâhu bikulli şey-in ‘alîm(un)

Allah ışığıdır göklerin ve yeryüzünün. Işığının örneği, kandil konan bir yere benzer, orada bir kandil var, kandil, bir sırça içinde, sırça da parılparıl parlayan bir yıldız sanki; doğuda da olmayan, batıda da olmayan kutlu zeytin ağacından yakılmış;ateş dokunmadan da yağı, hemen ışık verecek; nur üstüne nur. Allah, doğru yolu gösterir nuruyla dilediğine ve Allah, örnekler getirir insanlara ve Allah, her şeyi bilir.

Işık, doğru yolu göstermekten kinayedir, bu, İbn-i Abbas'ın kavlidir. Hasen, Ebül-Aliye ve Dahhâk, Allah, gökleri ve yeryüzünü, güneşle, ayla, yıldızl... Devamı..

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali (bir örneği), içinde (parlak ışıklı) fitil bulunan bir lamba benzeridir; (o) lamba da bir sırça (cam fanus-ampul) içerisindedir; (o) sırça (ampul ise), sanki incimsi bir yıldızdır ki; (içindeki parlak ışık) doğuya da batıya da ait olmayan (benzeri bulunmayan) kutlu bir zeytin ağacından tutuşturulmuş (gibidir; bu öyle bir ağaç ve nurani bir kaynaktır ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı (enerji akımı) ışık verir. (Açıkça elektrik enerjisine benzetilmektedir. Bu,) Nur üstüne nur (aydınlık, kolaylık ve huzur)dur! Allah, (gerçeği arayan ve çabalayanlardan) kimi dilerse onu Kendi nuruna (hidayet ve hikmet yoluna) yöneltip-iletir. Allah insanlar için (işte böyle) örnekler verir. Allah, her şeyi Bilendir.

[Not: Bu ayet; kâinatın ve bütün varlıkların, İlahi Nurun farklı tecellilerinden ve atomik enerjinin değişik dalga boyutu tezahürlerinden yaratıldığın... Devamı..

Allah, bütün göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûru, içinde kandil bulunan bir oyuğa benzer. O kandil cam fânûs içindedir. O fânûs, inci gibi parıldayan bir yıldızdır. Ve o kandil, ışığını doğuda da olmayan batıda da olmayan mubarek bir zeytin ağacından alır. Ve o ağacın yağı, öyle arı duru öyle parlak ki, neredeyse yakılmadığı halde de ışık verecek, nûr üstüne nûr. Allah nuruna erişmek isteyeni dilediği şekilde nûruna eriştirir. İşte bunun için Allah insanlara örnekler vermektedir. Çünkü herşeyi bütün boyutlarıyla, yalnızca Allah bilir.

Allah göklerin ve yerin hayatiyetlerini, ihyalarını sağlayan nûrudur, göklerde ve yerde yaşayanların önünü ve ufkunu aydınlatır, hidayet rehberlerini gönderir. O'nun nuru, üzerinde sabah aydınlığına benzer ışık veren bir direkteki lambaya benzer. O mükemmel ışık kristal bir ampul içindedir. Kristal ampul, doğu ve batı güneşinden istifade etmeyen faydalı, bereketli zeytin ağacı gibi doğu ve batı medeniyetinden etkilenmemiş bir medeniyet ağacından yakılan, peygamberler soyundan gelen sanki inciye benzer parlayan bir yıldızdır. O ağacın mahsulünden elde edilen yağ, neredeyse yakılmasa da çevresini aydınlatır. İşte bu, nur üstüne nurdur, Muhammed'dir, Kur'an'dır. Allah, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkları nuruna ulaştıracak hidayet vesileleri, hakka yönlendirici, aydınlatıcı bilgiler veriyor. Allah işte böyle benzetmeler yaparak dini hakikatları,insani ve ahlaki değerleri insanlara açıklıyor. Her şey Allah'ın ilmi, planı, iradesi dahilinde cereyan etmektedir.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 4/174; 6/122; 57/19, 28; 39/22.

Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun örneği içinde çerağ bulunan bir kandil yuvası gibidir. Çerağ bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi bir yıldızdır. O, doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Onun yağı neredeyse kendine ateş dokunmasa bile ışık verir. (Bu) nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna iletir. Allah insanlar için örnekler vermektedir. Allah her şeyi bilendir.

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah her şeyi bilendir.

Allah, göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır. Müminin kalbinde, nurunun sıfatı: Sanki bir hücre ki, içinde bir lâmba var; lâmba da cam bir mahfaza içinde; o cam mahfaza, sanki (parlayan) incimsi bir yıldız. Bu lâmba, güneşin doğuşunda ve batışında gölgeye düşmiyen mübarek bir zeytin ağacının yağından tutuşturulur. Bu öyle (saf) bir yağdır ki, nerde ise ateş dokunmasa da aydınlık verecek. Bu aydınlık, nur üstüne nurdur (Allah'ın müminlere hidayeti, iman nuru üstüne bir nurdur). Allah, dilediği kimseyi nuruna (İslâm dinine) kavuşturur. Allah, insanlara böyle misaller verir (ki ibret alıb iman etsinler). Allah, her şeyi bilir.

Allah, göklerin ve yerin nurudur. (Neyin ne olduğunu, hükmünün nasıl olduğunu gösteriyor.) O’nun nurunun örneği, içinde lamba olan kandildir. Ki o lamba, bir cam içindedir. O cam, inci misali parlayan bir yıldız gibidir. O yıldız, ne doğudan gelen ne de batıdan gelen, mübarek bir ağacın yağından tutuşturulur. Ateş dokunmadan dahi, nerede ise onun yağı tutuşacaktır. O nur üstüne nurdur.(*) Allah, nurunu istediğine gösterir. Ve Allah, insanlar için örnekler veriyor. Hiç şüphesiz Allah, her şeyi çok iyi bilendir.

(*) Burada elektriğe işaret vardır. Elektrik de, ateş dokunmadan tutuşuyor. Elektriğin yanması, peşpeşe gelen akımlardır. Elektrik şebekesi, bir ağaç ... Devamı..

Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûru, içinde kandil bulunan bir oyuğa/lambaya benzer. Kandil, bir cam içerisindedir. Cam, sanki inciden bir yıldızdır. Ne doğuya ne batıya ait olan mübarek bir zeytin ağacının yağından yakılır. Öyle ki, ateş değmese de neredeyse yağı ışık verir. O, nûr üstüne nûrdur. Allah dileyen kimseyi nûruna iletir. Allah, insanlara örnekler verir. Allah, her şeyi bilir.[367]

[367] Allah’ın göklerin ve yerin nuru oluşu hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XIII, 387-391.

Göklerin, yerin nurudur Allah, nurunun benzeri, içerisinde çırağ olan kandillik gibi; çırağ billur içindedir, billûr da bir inci yıldız gibidir, ne doğuda, ne batıda bulunan kutlu zeytin ağacından yakılır, onun yağı ateş dokunmasa da ışık saçar; nur üstüne nurdur; Allah yeder nuruna dilediği kimseyi, Allah insanlara örnekler verir, her şeyi Allah bilir

Allah göklerin ve yerin nurudur (her şeyin aydınlığını verendir). O'nun nuru, içinde kandil bulunan bir oyuk(tan yayılan ışığa) benzer. O kandil ki bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi parıldayan bir yıldızdır ki onun yakıtı, doğuda da batıda da eşine rastlanmayan mübarek/bereketli bir zeytin ağacından alınmaktadır. Ona ateş değmese bile neredeyse yağı ışık verecek. (Bu da) nur üstüne nurdur (ışığı pırıl pırıldır). Allah, dileyeni nuruna kavuşturur. Allah (gerçeği anlamaları için) insanlara örnekler verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

“Allah göklerin ve yerin nurudur” söylemi üzerinde çok farklı yorumlar yapılmıştır. “Allah, göklerle yeri güneşle aydınlatıp karanlık perdesini ortada... Devamı..

Allâh semâvât ve arzın nûrının sâhibidir bu nûr bir meş’aleye, şeffâf bir kristal dâhiline vaz’ idilmiş bir meş’aleye benzer ki bu; billûrdan parlak bir yıldız gibidir. Bu meş’ale mübârek bir zeytun ağacının yağıyla yanar bu zeytun ağacı ne şarkda, ne garbda vardır. Ânın yağı ateş dokunmasa bile parlar. Nûr üzerine nûrdur. Allâh istediğini râh-ı hakka sevk ider ve darb-ı meseller îrâd iyler. Allâh her şeyi bilür.

Allah göklerin ve yerin Nur'udur. O'nun nuru, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık bir cam içindedir, cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır; bu ne yalnız doğuda ve ne de yalnız batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Ateş değmese bile, nerdeyse yağın kendisi aydınlatacak! Nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah insanlara misaller verir. O, herşeyi bilir.

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.[388]

Bu âyette geçen, “Allah, göklerin ve yerin nurudur” ifadesi, Allah’ın yaratma ve yönetmedeki kudretini temsil etmektedir. Karanlık bir odanın duvarınd... Devamı..

Allah göklerin ve yerin nûrudur. Onun nûrunun misali, içinde kandil bulunan bir kandilliktir. Kandil bir cam içindedir, cam inciyi andıran bir yıldızdır; (bu kandil) doğuya da batıya da ait olmayan, yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Nûr üstüne nûr. Allah nûruna dilediğini kavuşturur. Allah insanlar için misaller veriyor, Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir.

Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da, batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağdan) tutuşturulur. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna eriştirir. Allah insanlara (işte böyle) temsiller getirir. Allah her şeyi bilir.  

 Allah’ın nûr olmasının manası, bütün âlemin ve âlemdeki bütün hissî nûrların ve idrak edici güçlerin yaratıcısı ve icat edicisi olmasıdır. Şu halde, ... Devamı..

ALLAH göklerin ve yerin ışığıdır. Işığının örneği şuna benzer: içinde lamba bulunan bir oyuk... Lamba bir cam kap içindedir. O cam kap ise, incimsi bir gezegen gibidir. Yakıtı, ne batıya ne de doğuya bağıntısı olmayan, zeytinyağı üreten bereketli bir ağaçtandır. Yağı, neredeyse ateş değmeden aydınlık verir. Işık üzerine ışıktır. ALLAH dileyeni/dilediğini ışığına ulaştırır. İşte ALLAH halka böyle örnekler verir. ALLAH her şeyi bilir.

Bu örnek, Kuran'ın önemli özelliklerini anlatır. Kuran, Tanrı'nın ışığını ileten bir lamba gibidir. Kuran, şifreli bir matematiksel sistemle mükemmel ... Devamı..

Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydınlatıcısıdır). O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. (Bu öyle bir ağaç ki) yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. (Bu ışık) nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (işte böyle) misal verir; Allah her şeyi bilir.

Allah, Semavât-ü Arzın nûrudur, nûrunun temsili sanki bir mişkât; içinde bir mısbah, mısbah bir sırçada, sırça sanki bir kevkebi dürrî (bir inci yıldız), mübarek bir ağaçtan tutuşturulur: bir zeytundan ki ne şarkîdir ne garbî, yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile zıya verir, nûr üzerine nûr, Allah nûruna dilediğini hidayet buyurur ve insanlar için meseller darb eyler ve Allah, her şey'e alîmdir

Allah, gökleri ve yeri (güneş, ay ve yıldızlar ile madden, peygamberler ve melekler ile manen) nurlandırandır. O’nun (Allah’ın, yaratmış olduğu hidâyet) nurunun misali şöyledir: O, duvardaki oyuk içinde bulunan, bir kandile benzer. O kandil, cam bir fanus içindedir. O cam fanus da, inci gibi (parlayan) bir yıldız gibidir. (O kandil) ne doğuya ne batıya ait olan mübarek zeytin ağacının yağından yakılır. Onun yağı, neredeyse, kendisine ateş değmese dahi ışık verir. Nur üstüne nur. Allah hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf eden kimseyi, (lütfuyla, İslâm) nuruna (hidâyete) eriştirir. Allah, insanlara böyle misaller verir (ki ibret alıp îmân etsinler). Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

Allah, göklerin ve yeryüzünün aydınlığıdır.¹ O'nun aydınlığı, içinde ışık bulunan kandil yuvası gibidir. O kandil, bir fanus içindedir. O fanus, inciden bir yıldız gibidir. Doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir ağacın yağından yakılır. Onun yağı neredeyse kendisine ateş dokunmasa bile ışık verir. Aydınlık üstüne aydınlıktır. Allah, dileyen kimseyi aydınlığına iletir. Allah, insanlara örnekler verir. Allah, her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilendir.

1- Gökleri ve yeri aydınlatandır. İnsanları karanlıktan aydınlığa çıkaran vahiydir.

Allah, göklerin ve yerin nuurudur. Onun nuurunun sıfatı, sanki içinde bir çerağ bulunan bir hücredir. O çerağ bir sırça (kandil) içindedir. O sırça (kandil) de sanki bir inci (gibi parıldayan) bir yıldızdır ki güneşin doğduğu yere de, battığı yere de nisbeti olmayan mübarek bir ağacdan, zeytinden tutuşdurulub yakılır. Onun yağı, kendisine bir ateş dokunmâsa da, hemen hemen ışık verir. (Bu ışık da) nuur üstüne nuurdur, Allah kimi dilerse onu nuruna kavuşdurur. Allah insanlar için meseller irâd eder. Allah, her şey'i hakkıyle bilendir.

Allah, göklerin ve yerin Nûr'udur. O'nun nûrunun misâli, içinde lâmba bulunan bir kandillik gibidir. O lâmba bir cam içindedir. O cam da, sanki inciden bir yıldızdır; bu lâmba, ne doğuya ne de batıya nisbeti olmayan mübârek bir ağaçtan, zeytin ağacından(çıkan yağdan) yakılır; onun yağı, nerede ise kendisine ateş değmese bile ışık verecek! Nûr üstüne nûrdur. Allah, dilediği kimseyi nûruna hidâyet eder.(3) İşte Allah, insanlara böyle misâller getirir. Çünki Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.

(3)Bu âyetin geniş îzâhı için bakınız; (Mektûbât, 29. Mektûb, 259)

Allah göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır (nurudur). O’nun nurunun misali, içinde lamba bulunan oyuk gibidir. O lamba cam içinde, camda sanki inciye benzeyen yıldız gibidir. O lambanın ışığı, doğuda ve batıda olmayan çok bereketli ağaçtan elde edilen yağla tutuşturularak elde edilir. O ağacın yağı hiçbir ateş değmediği halde sanki kendi başına ışık verecek nur üzerinde nur gibidir. Allah dileyen kimseyi ışığına kavuşturur. Allah insanlara misaller anlatıyor ki. Allah her şeyi en iyi bilendir.

Allah yerlerin, göklerin ışığıdır. Onun ışığı sanki bir hücredir de içinde bir aydınlatıcı vardır. Bu aydınlatıcı da bir kandil içindedir. Bu kandil parıl parıl parıldayan bir yıldız gibidir. Kutlu bir ağacın, zeytin ağacının yağıyla tutuşturulmuştur. Bu yağ ne Doğu’nunkidir, ne de Batı’nınkidir. Onun yağı ateş dokunmadan da hemen ışık verecek gibidir. Işık ışık üstüne! Allah dilediğini ışığına kavuşturur, insanlar için örnekler gösterir. Allah her nesneyi bilicidir.

Allah göklerin ve yerin nurudur [⁸] O/nun nuru [⁹] içinde çırağ bulunan bir kandillik gibidir ki o çırağ [¹⁰] billûr kandildedir. Bu billûr kandil sanki parlak bir yıldızdır. Ne şark/ta, ne garp/ta bitmeyen [¹¹] mübarek [¹²] bir zeytin ağacından yakılır. Ona ateş dokunmasa da onun yağı hemen ziya verecek gibidir [¹³]. O kat kat nurdur. Allah nuru ile dilediğini hidayete erdirir [¹⁴]. Allah insanlara hidayeti sezmeleri için misaller getirir. Allah her şeyi hakkıyle bilir.

[8] Her şeyin nuru O'nun nurudur. Veya O, nurlandıran Tanrı'dır.[9] Kur'an-ı mübîn Resul-ü Ekrem veya kalb-i mü'mindeki marifeti Bari.[10] Yağa bulanm... Devamı..

Allah, göklerin ve yerin Nûr’udur. O’nun nuru, içinde lamba bulunan oyuğa/kandilliğe benzer. O kandil bir cam fanus içindedir. Fanus sanki inci gibi parlayan bir yıldız gibidir ki,¹⁴ doğuda ve batıda olmayan mübarek/bereketli bir zeytin ağacından yakılır/tutuşturulur.¹⁵ Onun yağı neredeyse kendisine ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur ve insanlara böyle örnekler verir. Zira Allah her şeyi en iyi bilendir.

14 Sembolik açıdan, “kandil”i vahiyle ve “inci gibi parlayan bir yıldız”ı da akıl olarak yorumlamak da mümkündür. Akıl, imanın kalbe ulaşmasında insan... Devamı..

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun örneği; içinde ışık bulunan, o ışığın bir sırça içinde olduğu, sırçanın ise sanki inci gibi parlayan bir yıldızı andırdığı ve de ne sadece doğuda ve ne de sadece batıda (aksine, bağın tam ortasında) bulunan bereketli zeytin ağacından yakılan bir kandil yuvası gibidir ki ateş değmese bile nerdeyse yağın kendisi aydınlatacak! Nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah insanlara örnekler verir. O, her şeyi bilir.

(Sadece sabah veya akşam güneş alacak şekilde bağın doğu ve batısında değil de tam ortasında, sabahtan akşama güneş ışığı alan zeytin ağacı parlak ışı... Devamı..

Çünkü Allah, var olan her şeye varlığını armağan eden, her birini kendi yaratılışındaki hikmete uygun niteliklerle donatan, hedefini ve yolunu göstererek onları dâimâ iyiye, güzele yönlendiren; gönderdiği mesajlarla gönülleri aydınlatan, duygu ve düşünceleri arındıran ve böylece, tüm kâinâta nuruyla tecellî edip varlığa anlam ve değer kazandıran mutlak hakikattir, yani göklerin ve yerin nurudur. O’nunvarlığa yansıyan en parlak nuru olan bu Kur’an, tıpkı rüzgar ve yağmurdan korunmuş sapasağlam bir siper içindeki kandile benzer. Kandil, camdan bir fânus içindedir. O fânus ki, inci gibi parıldayan bir yıldızdır sanki. Bu kandil, hayır ve bereketin sembolü olan kutlu bir bitkiden, zeytinden elde edilen saf ve doğal zeytinyağıyla, yani ilâhî bir yakıtla tutuşturulmuştur ki, ne doğulu Hint mistizminden kaynaklanmıştır, ne de batılı Yunan felsefesinden. Bu nur, herhangi bir coğrafyanın, kültürün ve medeniyetin ürünü değildir; aksine, tüm zamanları ve mekânları kucaklayan ilâhî-evrensel bir mesajdır. Ve o kandilin yağı o kadar berrak, o kadar parlaktır ki, neredeyse hiç ateş değmese bile kendiliğinden ışık verecek! Öyle ki, iç içe dâireler şeklinde kat kat ışık demetleri; nur üstüne nur! İşte Kur’an, böylesine parlak, böylesine aydınlatıcı bir kitaptır. Ne var ki, bütün gözler bu aydınlıktan istifâde edemiyor, çünkü:
Allah, yalnızca hakîkate ulaşmak isteyen kimseleri kendi nuruna eriştirir; işte bunun içindir ki Allah, insanlara böyle canlı örnekler vermektedir. Çünkü Allah, her şeyi en mükemmel şekilde bilmektedir.

Allah Yer’in ve Gökler’in NÛR’udur.
O’nun NÛR’unun misâli, içinde ışık bulunan bir lamba gibidir.
Işık bir cam içindedir.
Cam, yağlık bereketli bir ağaçtan yakılır; ne Doğu’lu, ne Batı’lı; ona bir ateş değmediyse de, neredeyse onun yağı ışık verir; sanki parlayan bir yıldız gibidir.
NÛR üstüne NÛR’dur.
Allah, kendi NÛR’u için dileyeceği kimseye yol gösteriyor.
Allah Misâller’i İnsanlar için veriyor.
Allah her şeyi bilmektedir.

Allah, tüm göklerin ve yerin nûrudur. Onun nûru, duvardaki ışıklık gibidir. üstelik lambası camlı, camı da inci gibi pırıl pırıl. Yakıtı ise, ne doğuda ne batıda emsali bulunmayan nefis bir zeytinden, sanki ateşlemeden parlayacak gibi dumansız. Nûrun alâ nur: her şey mükemmel sonuç da mükemmel Allah değer bulduğu kulunun yolunu böylesi bir ışıkla aydınlatır. Allah bu benzetmeyi tüm insanlık için yapıyor, çünkü o, her şeyi tüm ayrıntısıyla biliyor...

Allah göklerin ve yerin nurudur. Işığıyla her şeyin gerçeğini bilgisiyle aydınlatır. Allah’ın nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre içinde bir kandil, kandil cam fanusun içinde! Fanus sanki inci gibi parlayan bir yıldız! Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile, neredeyse aydınlatacak kadar berraktır. İşte Allah’ın gönderdiği ayetler de gerçekleri aydınlatan nur üstüne nurdur. Allah; aydınlanmak, gerçekleri öğrenmek isteyenleri aydınlığına ulaştırır. Allah insanlar gerçekleri anlasın, gerçekleri kavrasın diye çeşitli misaller verir. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.

Allah göklerin ve yerin [nur]udur. O’nun [nur]unun durumu, içinde kandil bulunan bir oyuk gibidir. O kandil, cam (billur) bir fanus içindedir. O fanus da sanki inci (görünümlü) bir gezegen gibidir ki doğuya da batıya da ait olmayan bereketli bir ağaçtan, yani zeytinden (çıkan yağ ile) tutuşturulur. O (ağac)ın yağı, kendisine ateş değmese bile neredeyse [nûr] (ışık) verir. (Bu), [nûr] üstüne [nûr]dur. Allah dileyeni (layık gördüğü) kimseyi [nûr]una ulaştırır. Allah insanlara (işte böyle) örnekler verir. Allah her şeyi bilendir. [*]

Bu ayet Yüce Allah’ın mutlak otoritesini göstermektedir. Benzer mesajlar: Bakara 2:255; Âl-i İmrân 3:2, 26-27; En‘âm 6:101-103; Şûrâ 42:11; Haşr 59:22... Devamı..

Allah göklerin ve yerin¹ nûrudur.² Onun nûrunun misali, içerisinde ışık bulunan bir kandil³ gibidir. Işık bir cam fanus içerisindedir. Cam fanus (içerisindeki ışık) ise sanki doğuya da batıya da ait olmayan,⁴ ateş ona dokunmasa da yağı bile ışık veren, kutlu bir zeytin ağacının (yağından) yakılan, incimsi bir yıldızdır.⁵ (İşte bu ışık,) nûr üstüne nûrdur. Allah, kimi dilerse ona kendi nûruyla yol gösterir.⁶ Allah, bu örnekleri insanlar için vermektedir ve Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.

1 Yani, evrenin tamamının…2 Nûr: Işık, aydınlık, parlaklık; şan, şeref; eşyayı ortaya çıkaran ve onun gerçekliğini gözler tarafından görünür kılan dem... Devamı..

Allah göklerin ve yerin nûrudur. O’nun nûru içinde kandil bulunan bir oyuk(tan yayılan ışığa) benzer. ⁵⁰ O kandil ki sırça fânûs içindedir; o fânûs ki, inci (gibi parıldayan) bir yıldızdır sanki! ⁵¹ Ve o kandilin yakıtı, ne doğuda ne de batıda eşine rastlanmayan mübarek bir zeytin ağacından alınmaktadır. ⁵² Ve o ağacın yağı [öyle arı-duru, öyle parlak ki] neredeyse ateş değmeden de ışık verecek: Nûr üstüne nûr! ⁵³ Allah, [erişmek isteyeni] nûruna eriştirir; ⁵⁴ işte [bunun içindir ki] Allah insanlara örnekler vermektedir; ⁵⁵ çünkü her şeyi bütün boyutlarıyla [yalnızca] Allah bilir.

50 Bir ismin başına gelen ke (“gibi”, ya da “sanki”) takısı Arap gramerinde kâfu’t-teşbîh (“benzerlik yahut teşbîh ifade eden kâf”) olarak isimlendiri... Devamı..

Allah göklerin ve yerin nurunun kaynağıdır. O’nun nurunun sembolü duvardaki bir oyuk ve içinde bir lamba, lamba da billur bir fanus içinde; fanus ise sanki inci gibi parlayan bir yıldız, yakıtı da doğuda ve batıda bulunmayan bereketli bir zeytin ağacından, o yağ neredeyse ateş değmeden ışık verecek. Nur üstüne nur. Allah bu nuru tercih edeni o nura ulaştırır. Ve Allah gerçekleri anlatmak için insanlara böyle örnekler veriyor. Çünkü Allah her şeyi bütün boyutlarıyla bilendir. 5/15- 16, 14/1, 33/45- 46, 39/22, 65/11

ALLAH göklerin ve yerin nûru(nun kaynağı)dır.[³⁰¹⁸] O’nun nûrunun sembolü,[³⁰¹⁹] içinde kandil bulunan bir ışık mahalli gibidir.[³⁰²⁰] O kandil kristal bir fânus içindedir.[³⁰²¹] Öyle bir fanus ki, sanki inci gibi (parıldayan) bir gezegen.[³⁰²²] O kandil, doğuya da batıya da ait olmayan[³⁰²³] mübarek bir zeytin ağacından elde edilmiş bir yakıtla tutuşturulur. Öyle ışıltılı bir yağ ki, neredeyse ateş değmeden bile ışık saçacak: nûr üstüne nûrdur! Allah, tercih edeni/tercih ettiğini nurunun (peşine takarak) doğru yola iletir. İşte Allah insanlara böyle misaller vermektedir: zira Allah, her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilendir.

[3018] Nûr, kaynağı görünmeyen fakat hedefini görünür kılan çok özel ışık demektir. Allah’ın varlığın ışığı olması, âlemi yokluktan varlığa çıkaranın ... Devamı..

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misal, (mecaz olarak) içinde lamba bulunan bir kandilliğe benzer. O lamba, billurdan bir kandil içindedir ve o lamba inci parlayan bir yıldıza benzer ki o lamba, -ne doğuya ne de batıya nisbeti olmayan- mübarek bir ağaçtan -zeytin ağacının yağından- tutuşturulup yakılır. Onun yağı, (o kadar incelmiştir ki) neredeyse kendisine ateş değmese de -parlar- etrafına ışıklar saçar. Bu ışık ise nur üstüne nurdur. Allah kimi dilerse onu, nuruna kavuşturur. Allah, insanlara (işte böyle) örnekler verir. Allah, herşeyi hakkıyle bilendir.

(En'am suresinin 1. ayetinde "Hamd, gökleri ve yeri yaratan zulmeti ve nuru var eden Allah'a mahsustur" buyurulmuş böylece; nur’un Allah Teala'nın yar... Devamı..

Allâh, göklerin ve yerin nuru/ ışığıdır. O’nun ışığının misali, içinde lamba bulunan bir kandile benzer. Lamba cam içerisindedir. Cam, sanki inciden bir gezegen gibidir. Ne doğuya ve ne batıya mensub olmayan mübârek bir zeytin ağacı(nın yağı)ndan yakılır. Ve temassız bile ışık verir. Işık üstüne ışıktır. Allâh, dilediği kimseyi ışığına iletir. Allâh insanlara misaller verir. Allâh her şeyi bilendir.

Allah Teâlâ, göklerin ve yerin nûrudur. Nûrunun meseli, içinde latif bir çırağ bulunan bir mişkât gibidir. O çırağ ise bir kandil içindedir. O kandil ise sanki bir incimsi yıldızdır, şarkı ve garbı olmayan mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulmaktadır. Onun yağı bir halde ki, kendisine ateş dokunmasa bile hemen hemen ziya verecektir. Nûr üstüne nûrdur. Ve Allah nûruna dilediğini kavuşturur. Ve Allah Teâlâ nâsa misaller irâd eder ve Allah Teâlâ her şeyi hakkıyla bilicidir.

Allah göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun misali, tıpkı içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. Lamba bir sırça (cam) içinde, o sırça da sanki parlayan incimsi bir yıldız! Bu lamba, ne yalnız doğuya, ne de yalnız batıya mensup olmayan kutlu, pek bereketli bir zeytin ağacından tutuşturulur. Bu öyle bereketli bir ağaç ki, nerdeyse ateş değmeden de yağ ışık verir. Işığı pırıl pırıldır. Allah dilediği kimseyi nûruna iletir, gerçeği anlamaları için insanlara böyle temsiller getirir. Allah her şeyi bilir. [4, 174; 39, 22; 57, 28; 6, 122; 57, 19] {KM, II Samuel 22, 29; I Yuhanna 1, 5; Yuhanna 8, 12}

Nur: “Görmeye vesile olan ışık” veya “Işık kaynağı” anlamına gelir. Bu anlamı ile nur yaratılmış olduğundan, âyetin ilk cümlesi: “Allah, güneş vb. ışı... Devamı..

Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru, içinde lamba bulunan bir kandile benzer. Lamba cam içerisindedir. Cam, sanki inciden bir yıldız. Ne doğuya ve ne batıya mensub olmayan mübarek bir zeytin ağacı(nın yağı)ndan yakılır. (Öyle mübarek bir ağaç) Ki, neredeyse ateş değmese de yağı ışık verir. Işığı parıl, parıldır. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah insanlara misaller verir. Allah her şeyi bilir.

Bu âyet, temsîl yoluyla Allah'ın nûrunu anlatmaktadır. Müfessirlere göre nûr, eşyayı bize gösteren şeydir. Bütün varlıkları, yokluktan varlık alanına ... Devamı..

Allâh Te'âlâ göklerin ve yerin nûrudur. Nûrunun misli de: Şark ve garba mahsûs olmayan mübârek zeytun ağacının, ateşe temâs itmeksizin kendi kendine neşr-i envâr idecek derecede parlak yağından yakılan ve en parlak yıldızlar kadar parlak şişeden ma'mûl kandil içinde bulunan çerâğ gibidir. (Bütün bu parlaklıklar) Nûr üzerine nûrdur. Allâh dilediğini nûruna hidâyet ider. Cenâb-ı Hak nâsa (anlamaları içün) meseller darb iyler. Allâh Tela her şeyi bilir.

Gökleri ve yeri aydınlatan Allah’tır. O’nun aydınlatması, içinde kandil bulunan kör pencerede oluşan aydınlık gibi (parlak ve bütün ayrıntıları gösterecek şekilde) olur. Kandil camın içindedir; cam da sanki inciyi andıran bir yıldızdır. İçindeki yakıt ise doğuya da batıya da ait olmayan bereketli zeytin ağacındandır[*]. Yağı, ateş dokunmasa bile ışık yayar gibi parlaktır. Işık, ışık üstüne! Allah, aydınlanmayı tercih edeni kendi ışığına yöneltir ve insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilir.

[*] Bu ağaç ile ilgili bir bilgim yok. Bilen varsa lütfen söylesin.

Allah göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır. O'nun aydınlatmasının örneği, içinde ışık bulunan bir kandil yuvası gibidir. O ışık bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Doğuya da batıya da ait olmayan mübarek zeytin ağacından yakılır. Ona ateş değmese bile neredeyse yağı ışık verecek. Nur üstüne nur! Allah dilediği kimseyi nuruna yöneltir. Allah, bu örnekleri insanlar için veriyor. Allah, her şeyi hakkıyla biliyor.

Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, lâmbanın ortasındaki yuvaya benzer ki, onda bir kandil vardır. Kandil de bir fânus içindedir. Fânus ise inci gibi parlayan bir yıldıza benzer. O ne doğuya, ne de batıya ait olmayan bereketli bir ağacın yakıtından tutuşturulur ki, o yakıtın, ateş değmeden aydınlatacak bir hali vardır. İşte nur üstüne nur... Allah dilediği kimseyi nuruna kavuşturur. İnsanlara da böyle misaller verir. Çünkü Allah herşeyi hakkıyla bilir.(8)

(8) Göklerin ve yerin bütün aydınlığı Allah’tan gelir. Maddî ve manevî bütün nurların yaratıcısı Odur. Âyette geçen nur sözcüğü ile Allah’ın nuru kast... Devamı..

Allah, göklerin ve yerin Nur'udur. O'nun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah her şeyi bilmektedir.

Tañrı’nuñdur göklerüñ daħı yirüñ. nūrı beñdeşi dibi dutulu derece gibidür anuñ içinde çıraġdur. çıraġ śırça içindedür. śırça sanasın kim ol ılduzdur yaħŧulu büyük yandurınılur aġaçdan ķutlu zeytūn aġacı gün ŧoġusındın yaña degül [188b] daħı gün batusındın yaña degül. yaķın olur kim yaġı anuñ aydın eyleye eger irmediyise daħı aña od aydıralıķdur aydınlıķ üzere. yol gösterür Tañrı nūrına kimi diler-ise. daħı beyān eyler Tañrı meŝelleri ādemįlere daħı Tañrı her neseneyi bilürdür.

Tañrı Ta‘ālā münevviridür ve müdebbiridür gökler ve yirlerüñ. Daḫı ol‘acāyib nūrınuñ meẟeli bir ṭākaya beñzer ki içinde çıraḳ ola. Ol çıraḳ ḳandīliçinde ola. Ḳandīl daḫı ol yılduza beñzer ki nūrı ḳatıdur. Yanar olḳandīl mübārek aġaçdan ki zeytūn aġacıdur ki maşrıḳı ve maġribi olmaya.Yaḳın olur zeytinüñ nūrı çıḳmaġa ve od yitişmese daḫı nūrdur, nūr üstine.Tañrı Ta‘ālā hidāyet virür nūrına kime dilese. Daḫı Tañrı Ta‘ālā meẟeller ururḫalḳa, daḫı Tañrı Ta‘ālā her nesneyi bilicidür.

Allah göylərin və yerin nurudur. (Kainatı yaradıb ona nur verən, yer və göy əhlinə haqq yolu göstərən xaliqdir). Onun (Peyğəmbərimizin və mö’minlərin qəlbində olan) nuru, içində çıraq olan bir taxçaya (çıraqdana) bənzər; taxçadakı o çıraq bir qəndilin içindədir, o qəndil isə, sanki parlaq bir ulduzdur. O çıraq nə şərqdə, nə də qərbdə (aləmin ortasında) olan mübarək bir zeytun ağacından yandırılır. (Şərqdə deyildir ki, günəş batdıqda, qərbdə də deyildir ki, günəş doğduqda qaranlıqda qalsın). Onun (zeytun ağacının) yağı özünə od toxunmasa da, sanki (haradasa) işıq saçır. O, nur üstündə nurdur. Allah dilədiyiniz öz nuruna qovuşdurur (istədiyinə öz nurunu bəxş edib cənnət yolu olan islam dininə yönəldir). Allah (həqiqəti anlaya bilsinlər deyə) insanlar üçün misallar çəkir. Allah hər şeyi biləndir!

Allah is the Light of the heavens and the earth. The similitude of His light is as a niche wherein is a lamp. The lamp is in a glass. The glass is as it were a shining star. (This lamp is) kindled from a blessed tree, an olive neither of the East nor of the West, whose oil would almost glow forth (of itself) though no fire touched it. Light upon light, Allah guideth unto His light whom He will. And Allah speaketh to mankind in allegories, for Allah is knower of all things.

Allah is the Light(2996) of the heavens and the earth.(2997) The Parable of His Light is as if there were a Niche and within it a Lamp: the Lamp enclosed in Glass:(2998) the glass as it were a brilliant star:(2999) Lit from a blessed Tree,(3000) an Olive, neither of the east nor of the West,(3001) whose oil is well-nigh luminous, though fire scarce touched it:(3002) Light upon Light! Allah doth guide whom He will to His Light:(3003) Allah doth set forth Parables for men: and Allah doth know all things.

2996 Embedded within certain directions concerning a refined domestic and social life, comes this glorious parable of Light, which contains layer upon... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.