Velem tekun lehu fi-etun yensurûnehu min dûni(A)llâhi vemâ kâne muntasirâ(n)
Allah'ın dışında ona yardım edecek adamları da ortaya çıkmamıştı, kendi kendine de yardımı dokunmamış (bir çare bulamamıştı).
Ona Allah'tan başka yardım edecek bir topluluk olmadığı gibi onun da bu zararı gidermeye bir kudreti yoktu.
Kendisine Allah'tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi, kendi kendini de kurtaracak güçte değildi.
Kendisine Allah'ın dışında kulları durumundakilerden yardım edecek adamları olmadığı gibi, kendi kendini kurtaracak güçte de değildi.
Ona, Allah'tan başka yardım edecek birileri yoktu; kendi kendine de yardım edemedi.
Allah'ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.
Allah'dan gayri, kendisine yardım edecek bir topluluğu da yoktu, Allah'ın intikamından kendi nefsini de kurtaramadı.
Allah’a karşı, ona yardım edecek kimse olmadığı gibi, kendi kendine de yardımı dokunamadı.
Kendisine Allah'tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi, kendi kendini kurtaracak güçte de değildi.
Onun, Allah'tan başka kendisine yardım edebilecek kimseleri yoktu. Kendi kendini kurtaracak güçte de değildi.
Ona, Allah'tan başka yardım edebilecek adamları da yoktu, kendi kendini de kurtaramadı.
Onun, Allah’tan başka kendisine yardım edebilecek kimseleri yoktu. Kendi kendini kurtaracak güçte de değildi.
Kendisine Allah'tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi.
ALLAH'tan başka kendisine yardım edecek bir destek bulamadı. Kendini de kurtaramadı.
Onun Allah'tan başka yardım edecek adamları yoktur ve Allah'a karşı kendi nefsini de kurtaramadı.
Allahdan başka yardım edecek bir cemaati de olmadı, kendi kendine de kurtaramadı
Ona Allahdan başka yardım edecek bir cemaat yokdu. Kendisi de öc alabilecek değildi.
Allah'dan başka ona yardım edecek adamları da yoktu; kendi kendini kurtarıcı da değildi.
Bundan sonra onun Allah dan başka kendisine yardım edecek ne birileri var, nede kendi kendine yardım edecek gücü var.
Allah'ın dışında ona yardım edecek bir topluluk yoktu, kendi kendine de yardım edemedi.
Şimdi ona Allah’tan başka yardım edebilecek ne yandaşları vardı, ne de kendisini Allah’ın azâbından kurtarabilecek durumdaydı!
O anda, kendisine Allah’tan başka yardım edecek adamları olmadığı gibi kendi kendisini bile kurtaracak güçte değildi.
Çünkü şimdi artık onun ne Allah yerine kendisine yardım ulaştıracak kimsesi vardı, 47 ne de kendi başının çaresine bakabilecek durumdaydı.
Artık onun Allah’tan gayrı kendisine destek çıkacak hiç kimsesi yoktu. Üstelik kendi başının çaresine bakacak durumda da değildi.
Ve onun için Allah'tan başka yardım edecek bir cemaat de yok idi ve kendisine yardım edebilecek bir halde değildi.
Hasılı o, Allah'tan başka kendisine sahip çıkacak bir topluluk da bulamadı, kendi kendini de kurtaramadı.
Allah'tan başka, kendisine yardım eden bir topluluğu da olmadı, kendi kendisini de kurtaramadı.
Zaten Allah'tan başka ona yardım edecek kimse olmadı ve bir yardım da görmedi.
Allah'tan başka ona yardım edecek topluluk da yoktu. Yardım edilen de olmadı.
Artık ne ona Allah'tan başka yardım edebilecek birileri vardı, ne de o kendi başının çaresine bakacak haldeydi.
Allah dışında kendisine yardım edecek bir topluluğu da çıkmadı. Kendi kendini de kurtaramadı.
And he had no troop of men to help him as against Allah, nor could he save himself.
Nor had he numbers to help him against Allah, nor was he able to deliver himself.(2384)*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |