Rabbenâ innî eskentu min żurriyyetî bivâdin ġayri żî zer’in ‘inde beytike-lmuharrami rabbenâ liyukîmû-ssalâte fec’al ef-ideten mine-nnâsi tehvî ileyhim verzukhum mine-śśemerâti le’allehum yeşkurûn(e)
Rabbimiz, soyumun bir kısmını ekin bitmez bir yere, hürmeti vacib olan evinin yanına yerleştirdim, Rabbimiz, namaz kılsınlar diye. Artık insanların bir kısmı da onlara gönül versin, sevsinler onları ve şükretmeleri için de meyvelerle rızıklandır onları.
(İbrahim;) “Rabbimiz gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını (Hz. İsmail’i ve annesi Hacer’i) Beyt-i Haram (Kutsal Ev’in-Kâbe’nin) yanında, ekini olmayan (ıssız ve çorak) bir vadiye yerleştirdim; (ki Mekke’yi kutlu yerleşim alanı yapsınlar…) Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar (ve devamlı ihtiyaç duyup Sana yalvarsınlar) diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara (ve mübarek topraklara) ilgi duyar kıl ve onları (dünyanın her tarafında yetişen çeşitli) ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.”
Ey Rabbimiz! Soyumdan bir kısmını ekin bitmez bir yere, senin kutsal evinin yakınına yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı devamlı ve tam bir duyarlılık içinde, yerine getirsinler. Artık sen, insanlardan bir kısmının gönlünü hevesle oralara meylettir ki, hac ve umre maksadıyla gelip gitmelerinde de, çeşitli meyvelerle rızıklandır onları, belki şükrederler.
“- Rabbimiz, ben çocuklarımdan neslimden bir kısmını, senin Beyt-i Haram'ının, Kâbe'nin yanında, ziraat yapılamayan ekinsiz, mahsul yetişmeyen bir vâdiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı erkanına, şartlarına, vaktine riâyet ederek, aksatmadan âşikâre kılmaları için böyle yaptım. Sen de, insanlardan bir kısmının gönlünü, aklını onlara meylettir. Onlara yetiştirme imkânı sağlayarak ve başka ülkelerden getirterek çeşitli meyvelerden rızık ver. Şükürlerine vesîle olur.” diyordu.
Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazılarını senin haram kılınmış evinin yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı kılsınlar diye. Artık sen insanlardan bazılarının gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli meyvalarla onları rızıklandır. Olur ki şükrederler.
'Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.'
Ey Rabbimiz! Ben, evlâdımdan bir kısmını senin mukaddes olan evinin (Kâbe'nin) yanında, ekin bitmez bir vadide yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı gereği üzere kılsınlar diye... Artık insanlardan bir kısmının kalblerini onlara meylettir (arzulayarak yanlarına varıp Kâbe'yi ziyaret etsinler). Şükretmeleri için de o belde halkını bazı meyvalarla rızıklandır.
“Ey Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını, ekinsiz bir vadide saygın olan evinin yanında iskân ettim. Ey Rabbim! Onları iskân ettim ki, namazı kılsınlar. İnsanlardan bazı gönülleri, onlara yönelecek şekilde kıl, onları bazı ürünlerle rızıklandır ki şükretsinler.”
“Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını ekilebilir toprağı olmayan vadiye, senin Kutsal Ev'inin yakınına yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye böyle yaptım. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve meyvelerden onlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.”
«Tanrımız! Neslimden birtakımın ekinsiz bir derede, kutsal evinin yanında yerleştirdim ben, ey Tanrımız! Namaz kılmalarıyçin, insanlardan birtakımın gönlünü onlara çevir, azık ver de yemişlerden onlara, ola ki şükrederler!»
“Ey Rabbimiz! Gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim/bıraktım. Rabbimiz! Namazı ikame etsinler diye (böyle yaptım). Sen de insanlardan bazılarının kalplerini onlara meylettir (yanlarına varıp Kâbe'yi ziyaret etsinler) ve onlara verimli, bereketli rızıklar bahşet ki şükretsinler.”
"Rabbimiz ben ’âilemden bir kısmını beyt-i muharremim civârında gayr-i münbit bir vâdîde iskân iylerim lütuf it namâz kılsunlar oradaki insânların kalbinde bir ihtirâm uyandır ânların rızkını vir sana şükür itsünler"
"Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır."
“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”
Ey rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını, senin kutsal evinin (Kâbe) yanında tarıma elverişli olmayan bir vadiye yerleştirdim. Bunu yaptım ki rabbim, namazı kılsınlar. İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli ürünlerden onlara rızık ver ki şükretsinler.
«Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler.»
"Rabbimiz, ben çocuklarımdan bazısını, Kutsal Evinin yanındaki ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, onlar namazı gözetsinler diye... İnsanların gönüllerini onlara karşı sempatiyle doldur ve onları ürünlerle rızıklandır ki şükretsinler."
"Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyti Haram'ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.
Yarabbenâ! Ben, zürriyyetimden ba'zısını senin beyti muharreminin yanında, ekin bitmez bir vâdide iskân ettim, yarabbenâ! namazı ikame etsinler diye, bundan böyle insanlardan bir takım gönülleri onlara doğru akıt, ve onları hasılâttan merzuk buyur, gerek ki şükrederler
Rabbimiz, ben, zürriyetimden bir kısmını Beyt-i Harâm’ının (Kâbe’nin) yanında, ekin bitmeyen (ziraata elverişsiz) bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı gereği üzere kılsınlar diye (böyle yaptım). (Rabbimiz,) artık insanlardan bazılarının kalplerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır.
“Rabbimiz! Gerçekten ben, neslimden bir kısmını sahipsiz, ekine elverişli olmayan vadiye; Beyt-i Harâm'ın¹ yanına yerleştirdim; Rabb'imiz! Salâtı ikame etsinler². İnsanlardan bir kısmının gönlünü onlara yönelt. Ve onları kimi ürünlerle rızıklandır. Umulur ki onlar şükrederler.”
«Ey Rabbimiz, ben evlâdlarımdan kimini Senin mukaddes olan evinin yanında ekinsiz bir vadiye yerleşdirdim. Sebebi şudur ki, Rabbimiz, dosdoğru namaz (larını) kılsınlar. Artık Sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyl etdir. Onların şükretmeleri me'mul olduğu için kendilerini ba'zı meyvelerle rızıklandır».
“Rabbimiz! Doğrusu ben zürriyetimden bir kısmını (oğlum İsmâîl ile annesi Hâcer'i), senin Beyt-i Harâm'ının (Kâ'be'nin) yanında, ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim; Rabbimiz! Namazı hakkıyla edâ etsinler (sana hakkıyla kulluk etsinler) diye (emrin üzere, böyle yaptım)! Artık (sen) insanlardan bir kısım gönülleri onlara meylettir ve onları mahsûllerden rızıklandır! Umulur ki şükrederler.”
“Rabbimiz! Zürriyetimden bir kısmını, senin harem beytinin yanındaki hiçbir ekimin yapılmadığı bu çorak vadiye yerleştirdim. Rabbimiz onlar (burada) namaz kılsınlar. İnsanlardan bir kısmının kalplerinin burayı arzulamalarını ve bu belde halkını çeşitli meyvelerden rızıklanmalarını sağla ki, sana şükretsinler.”
Çalabımız! Ben soyumun sopumun bir kısmını Senin kutlu evinin yanında, ekinsiz bir derenin içine yerleştirdim. Yalvarıya dursunlar diye. Artık Sen insanlardan bir kısmının gönlünü onlara akındır. Hem de onları bir takım ürünlerle azıklandır, şükretsinler diye.
«— Ey Rabbimiz! Zürriyetimden bazısını [¹] senin haram olan [²] evinin [³] yanında, ekinsiz bir derede iskân ettim; Ey Rabbimiz! Şunun için ki orada namazı dosdoğru kılsınlar. Nâs/tan bir kısmının [⁴] kalplerini onlara heveskâr kıl [⁵], şükretmeleri için onları bazı meyvelerle rızıklandır.
“Rabbimiz! Soyumdan bazılarını, ziraate elverişli olmayan bir vadiye, Sen’in kutsal evinin yanına yerleştirdim ki, Rabbimiz namazı dosdoğru kılsınlar! Sen de insanların bir kısmının gönüllerini [ef’ide] onlara meylettir. Onları çeşitli ürünlerle rızıklandır ki şükretsinler!”
“Rabbimiz! Gerçekten ben çocuklarımdan bir kısmını senin dokunulmaz evinin yanı başındaki bitkisiz, kıraç bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları bir takım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.”
“Ey yüce Rabb’imiz! İşte ben, ailemden bir kısmını etrafı kayalık tepelerle çevrili şu verimsiz ve çorak vadiye, Senin Kutsal Evinin hemen yanı başına yerleştirdim ki, Ey Rabb’imiz,Seni dâimâ hatırlasın, namazı dosdoğru kılsınlar. Öyleyse, insanların gönüllerini onlara doğru yönelterek oraya akın etmelerini sağla ve onları her çeşit bereketli ürünlerle rızıklandır ki, sana güzelce kulluk edip şükretsinler.”
-“Rabbimiz! Ben, soyumdan bir kısmını, Namaz’ı kılmaları için senin evin Beyt-ül Harâm’ın yanında ziraat alanı dışında bir vâdiye yerleştirdim.
İnsanlar’dan onlara akan gönüller kıl!
Onları Ürünler’den rızıklandır!
Umulur ki şükrederler”.
Ya Rab! ben, aile efradımı ekinsiz, kupkuru bir vadiye yerleştirdim. Senin saygı değer Ev'inin dibine. Çocuklarım her an sana dua etsinler diye ya Rab! Halkın onları sevmesini sağla ya Rab! Onlara bol bol ürün ver ki şükrü öğrensinler.
“Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Salat-ı dosdoğru ikame etmeleri, yolunda bilgilenip bilinçlenmeleri için neslimden bir kısmını korunmuş evinin yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl! Meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki verdiğin nimetlere şükrederler!”
Rabbimiz! Ben neslimden bir kısmını senin Saygın Ev’inin (Kâbe’nin) yanında, tarım yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. [*] Rabbimiz! Namazı doğru kılmaları için (böyle yaptım). [*] İnsanlardan bir kısmının gönüllerini onlara eğilimli kıl ve ürünlerden onlara rızık ver! [*] Umulur ki şükrederler.
“Ey Rabbimiz! Gerçekten ben çocuklarımdan bir kısmını Senin kutsal evinin¹ yanında ekin bitmeyen bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! Onları namazı dosdoğru ve devamlı kıla(nla)r(dan) eyle, insanlardan onlara meyleden kalpler kıl² ve onları çeşitli meyvelerle rızıklandır. Umulur ki (Senin bu nîmetlerine) şükrederler.”
“Ey Rabbimiz! Soyumdan bazılarını ekilebilir toprağı olmayan bir vadiye, ⁵² Senin kutsal evinin yakınına yerleştirdim ki, ey Rabbimiz, salâtı devamlılık ve duyarlılık içinde yerine getirsinler; öyleyse, insanların kalplerini onlara doğru meylettir; ⁵³ ve onlara verimli, bereketli rızıklar bahşet ki şükretsinler.
“Rabbimiz! Ben soyumdan bazılarını senin kutsal evinin civarında ekip biçmeye elverişli olmayan kıraç bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Onlar namazlarını dosdoğru kılsınlar diye böyle yaptım. Sen de insanların gönüllerini onlara meylettir, onları çeşitli ürünlerle rızıklandır ki sana şükretsinler.” 2/126, 11/6
“Rabbimiz! İşte ben neslimden bir kısmını, ekip-biçmeye elverişsiz bir vadiye, Senin Mukaddes Beytinin yanına yerleştirdim. Ey Rabbimiz, (bunu) kulluklarını hakkıyla yerine getirebilsinler diye (yaptım)![²⁰¹⁵] Artık insanların gönüllerini onlara meylettir; onları bereketli ürünlerle rızıklandır; umulur ki onlar da (bunun) şükrünü eda ederler!..
Ey Rabbimiz, soyumdan bir kısmını (İsmail ile ondan türeyecek evlatlarını) namazlarını dosdoğru kılmaları için Beyt-i Haram’ın (Ka'be'nin) yanındaki ekine elverişli olmayan bir vadiye yerleştirdim. (Ey Rabbimiz ne olur) Sen, insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir ve onları bazı meyvelerle rızıklandır, umulur ki bu nimetlere şükrederler.
Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin hürmetli evinin (Kabe’nin) yanında ziraat yapılmaz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler. "
«Rabbimiz! Ben zürriyetimden bazısını senin Beyt-i Muharrem'in yanındaki ekinsiz bir vadide iskan ettim. Ey Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılsınlar diye. Artık insanlar) dan bir kısmını gönüllerini onlara meyleder kıl ve onları mahsulâttan merzûk et. Umulur ki, onlar şükrederler.»
“Ey bizim Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını senin kutsal mâbedinin yanında, ekin bitmez bir vâdide yerleştirdim. Ey bizim Rabbimiz! Namazı gereğince kılsınlar diye böyle yaptım. Ya Rabbî! Artık insanların bir kısmının gönüllerini onlara doğru yönelt, onları her türlü ürünlerden rızıklandır ki Sana şükretsinler. ” [2, 125-127; 5, 97; 28, 57] {KM, Tekvin 16. bölüm ve 17, 18-20; 25, 12-18}
Rabbimiz, ben çocuklarımdan bazısını, senin Haram Evinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı kılsınlar diye (böyle yaptım). Artık sen de insanlardan birtakım gönüllüleri, onları sever yap ve onları çeşitli meyvalarla besle ki şükretsinler.
"Yâ Rabbî! Zürriyetimden bir kısmını, orada namâzlarını kılalar içün Beyt-i harâm'ın yanında, ekinsiz bir vâdîde iskân itdim. Nâsın kalblerini onlara meyl itdir. Ve onları dünyâ meyvelerinden ve mahsûlünden rızıklandır, tâ ki sana şükr ideler."
Rabbimiz! Ben soyumdan bir kısmını senin dokunulmaz Beytinin[*] yanında, bitkisiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz, namazı tam kılsınlar diye öyle yaptım. İnsanlardan kiminin gönlünde onlara karşı özlem uyandır. Bir de onları birtakım ürünlerle azıklandır; belki görevlerini yerine getirirler.
-Rabbimiz! Ben çocuklarımdan kimini, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır.
“Rabbimiz! Ben neslimden bir kısmını, Senin hürmetli beytinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim—namazı dosdoğru kılsınlar diye, ey Rabbimiz! İnsanlardan bir kısmının kalplerini onlara meylettir ve onları her türden ürünlerle rızıklandır ki onlar da Sana şükretsinler.
"Ey Rabbimiz! Ben, çocuklarımdan bir kısmını senin kutsal evinin yanındaki, ziraata elverişsiz vadiye yerleştirdim ki, namazı/duayı yerine getirsinler, ey Rabbimiz! Sen de insanlardan bazı gönülleri, onlardan hoşlanır yap. Çeşitli meyvelerle onları rızıklandır ki, şükredebilsinler!"
“iy çalabumuz! bayıķ ben ŧuraķlandurdum neslümden ya'nį ismā'įl’i bir derede ekinlü degül evüñ ķatında 'ažametlü olmış yā ḥarām olmış iy çalabumuz! tā ŧururalar namāzı. pes ķıl göñüller ādemįlerden meyl eyleye anlara daħı rūzį vir anlara yimişlerden ola kim anlar şükr eyleyeler.”
İy Çalabum, bayıḳ ben ṭuraḳlandurdum neslümden bir derede, ekinlü de‐gül evüñ ḳatında, ‘aẓametlü olmış. İy Çalabumuz tā ṭururalar namāzı, pes ḳılgöñülleri ādemlerüñ meyl eyleye anlara. Daḫı rūzı vir anlara yemişlerden.Ola kim anlar şükr eyleyeler.
Ey Rəbbimiz! Mən əhli-əyalımdan bə’zisini (İsmaili və anası Hacəri) Sənin Beytülhəramının (Kə’bənin) yaxınlığında, əkin bitməz bir vadidə (dərədə) sakin etdim. Ey Rəbbimiz! Onlar (vaxtlı-vaxtında, lazımınca) namaz qılsınlar deyə belə etdim. Elə et ki, insanların bir qisminin qəlbləri onlara (Kə’bənin ziyarətinə, əhli-əyalıma mərhəmət göstərməyə) meyl etsin. Onlara (bu yerin ağaclarının) meyvələrindən ruzi ver ki, (ne’mətinə) şükür edə bilsinlər!
Our Lord! Lo! I have settled some of my posterity in an uncultivable valley near unto Thy holy House, our Lord! that they may establish proper worship; so incline some hearts of men that they may yearn toward them, and provide Thou them with fruits in order that they may be thankful.
"O our Lord! I have made some of my offspring to dwell in a valley without cultivation,(1914) by Thy Sacred House; in order, O our Lord, that they may establish regular Prayer: so fill the hearts of some among men with love towards them, and feed them with Fruits:(1915) so that they may give thanks.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |