18 Nisan 2024 - 9 Şevval 1445 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hûd Suresi 27. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fekâle-lmeleu-lleżîne keferû min kavmihi mâ nerâke illâ beşeran miślenâ vemâ nerâke-ttebe’ake illâ-lleżîne hum erâżilunâ bâdiye-rra/yi vemâ nerâ lekum ‘aleynâ min fadlin bel nezunnukum kâżibîn(e)

Kavminin kafir olanlarından ileri gelenler, biz dediler, seni de bizim gibi bir adam görmedeyiz ve sana uyanları da görüyoruz ki düşünmeden ve derhal sana kapılıveren ve ancak aşağılık tabakadan olan adamlarımız ve sizin, bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz, hatta yalancı olduğunuzu sanıyoruz.

Kavminden ileri gelen kâfirler(den hükümet, servet ve etiket sahibi kimseler ise ona): "Biz seni, sadece bizim gibi bir beşerden başka (bir şey olarak) görmüyoruz... Ve sana, sığ bakışlı (ve kıt akıllı aşağı tabakadan) rezil ve zelil (fakir) kimseler dışındakilerin tâbi olduğunu da görmüyoruz… Ve sizin bizden bir üstün tarafınızı (farklı ve faziletli bir yanınızı) da görmüyoruz. Tam aksine sizi yalancı (hürmet ve menfaat toplamak için plancı ve palavracı) olduğunuzu zan ve tahmin ediyoruz" deyip (itiraz ve inkâr etmişlerdi.)

Kavminden gerçekleri örtbas edenlerin ileri gelenleri: “Biz seni de ancak kendimiz gibi bir insan olarak görüyoruz ve bizim basit görüşlü ayak takımlarımızdan başkasının da sana uyduğunu görmüyoruz. Sizin bize karşı, bir üstünlüğünüzü de göremiyoruz. Tersine sizin yalancı kimseler olduğunuzu sanıyoruz” dediler.

Kavminden ileri gelen, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden, küfre saplanan kodamanlar:
“Biz seni, sadece bizden biri gibi düşünüyoruz. İlk bakışta, yalnızca bizim ayak takımımızın, rezillerimizin sana tâbi olduğunu görüyoruz. Sizin bize herhangi bir üstünlüğünüzü de bilmiyoruz. Aksine sizin yalancı olduğunuzu düşünüyoruz.” dediler.

bk. Kur’an-ı Kerim, 23/24.

Kavminin inkar eden ileri gelenleri: "Biz seni ancak bizim gibi bir insan olarak görüyoruz ve ilk anda, düşünmeden sana uyan aşağılarımız dışında kimsenin sana uyduğunu görmüyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz, aksine sizin yalancı olduğunuzu sanıyoruz" dediler.

Kavminden, ileri gelen inkârcılar: 'Biz seni yalnızca bizim gibi bir beşerden başkası görmüyoruz; sana, sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, sizi yalancılar sanıyoruz' dedi.

Buna karşı, Nûh'un kavminden küfür öncüleri olanlar şöyle dediler: “- Biz, seni ancak bizim gibi bir insan görüyoruz ve sana bağlı olanları da ilk bakışta, en düşüklerimizden ibaret görüyoruz. Sizin, bize fazla bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz; hattâ sizi yalancılar sanıyoruz.”

Kavminden ileri gelen ve kâfir olan o meclisleri dedi ki: “Biz senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Ve basit görüşlü alçaklarımızdan başkasının sana tabi olmadığını, sizin bizden bir üstünlüğünüzün bulunmadığını görüyoruz ve sizin yalancılar olduğunuzu biliyoruz.

Kavminin inkâr eden seçkinleri dediler ki: “Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz. Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan başkasının sana uyduğunu ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bilakis, sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz.”

Ulusundan, öne gelenler, şöyle dediler: «Biz seni bizim gibi ancak bir insan görüyoruz, oyları güdük olan, ayak takımlarından başka, sana uyan görmüyoruz, yine görmüyoruz ki, sizin bize üstün olduğunuzu, sizi yalancı sanırız»

Bunun üzerine kavminden inkârcıların elebaşları şöyle demişlerdi: “Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz. İçimizden sana uyanların da aşağı tabakadan bir takım (dar görüşlü) insanlar olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla, sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü görmüyoruz. Aksine, sizin yalancı kimseler olduğunuz kanaatindeyiz.”

Kavmin ekâbiri: "Sen de bizim gibi insânsın ancak alçak [’âdî] ahâlînin sana teb’iyet itdiğini görüyoruz. Bize ta’arruz içün hiç bir fazlın yok, bil’akis sana kâzib nazarıyla bakarız." didiler.

Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Daha başlangıçta, sana bizim ayak takımı dışında kimsenin uyduğunu görmüyoruz. Sizin bizden bir üstünlüğünüz yoktur; biz sizi yalancı sanıyoruz" dediler.

Kavminin inkâr eden ileri gelenleri, “Biz, senin ancak bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz. İlk bakışta sana uyanların da ancak en aşağılıklarımızdan ibaret olduğunu görüyoruz. Sizin bize karşı herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine sizin yalancı kimseler olduğunuzu sanıyoruz” dediler.

Kavminin ileri gelen inkârcıları, “Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz. Sana sığ görüşlü ayak takımımızdan başkasının uyduğunu da görmüyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de kabul etmiyoruz, bilâkis sizin yalancı olduğunuz kanaatini taşıyoruz” dediler.

Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: «Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz. Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan  başkasının sana uyduğunu görmüyoruz. Ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bilakis sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz.»  

 «Mele’» kelimesi, ileri gelenler, eşraf, elit tabaka anlamlarına gelir. Kur’an-ı Kerim dikkatlice incelendiğinde bütün peygamberlerin karşılarında Fi... Devamı..

Halkından inkar eden ileri gelenler, "Seni sadece bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz ve aramızdaki sığ görüşlü ayak takımının dışında kimsenin seni izlemediğini görüyoruz. Sizin bizden herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Tersine, biz sizin yalancı olduğunuzu sanıyoruz," dediler.

Buna karşılık, kavminin ileri gelen kâfirlerinden bir kısmı dediler ki: "Biz seni bizim gibi insanlardan biri olarak görüyoruz, başka değil. İlk bakışta bizim ayak takımımızdan başkasının senin arkana düştüğünü görmüyoruz. Sizin bizden fazla bir meziyetinizi de görmüyoruz. Aksine sizi yalancılar sanıyoruz."

Buna karşı kavminden küfüreden cümhur cemahat dediler ki: biz seni ancak bizim gibi bir beşer görüyoruz ve sana tâbi' olanları da ilk nazarda en aşağılıklarımızdan ıbaret görüyoruz, sizin bize fazla bir meziyyetinizi de görmüyoruz, hattâ sizi zannediyoruz ki yalancılarsınız

Kavminden (Nûh’u) inkâr edenlerin önde gelenleri şöyle dediler: “(Ey Nûh!) Biz seni, sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz ve yine gördüğümüz o ki, sana tâbi olanlar, bizim toplumumuzun en aşağı tabakasından, (fakir ve) dar görüşlü kimseler. Dolayısıyla, sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü göremiyoruz. Bilakis, sizin yalancı kimseler olduğunuzu düşünüyoruz.”

Bunun üzerine halkından, gerçeği yalanlayıp nankörlük edenlerin meleleri¹: “Biz, seni kendimiz gibi bir beşer² olarak görüyoruz. Görüyoruz ki, sana tabi olanlar, bizim toplumun en zayıf ve sefil olanlarıdır. Sizin, bize karşı bir üstünlüğünüzü görmüyoruz. Bilakis sizin yalancılardan olduğunuzu düşünüyoruz.” dediler.

1- Halkın ileri gelenleri, imtiyaz sahibi seçkinleri. Din adamları/ruhban sınıfı. 2- Hiçbir ilahi vasfı, özelliği olmayan sıradan bir insan.... Devamı..

Bunun üzerine kavminden küfredenlerin elebaşları «Biz seni kendimiz gibi bir insandan başka olarak görmüyoruz. Basıyt ve zaahirî bir görüşle (uyan) en aşağı tabakalarımızdan başkasının sana tâbi olduğunu da görmüyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü dahi görmüyoruz. Biz sizi bil'akis yalancılar sanıyoruz» dedi (ler).

Bunun üzerine kavminden inkâr edenlerin ileri gelenleri dediler ki: “(Biz) seni ancak bizim gibi bir insan olarak görüyoruz ve sana basit görüşlü aşağı (tabakada)olanlarımızdan başkasının tâbi' olduğunu görmüyoruz. Bize karşı bir üstünlüğünüzü degörmüyoruz; bil'akis sizi yalancı kimseler zannediyoruz.”

Kavminden inkâr edenlerin önde gelenleri “Biz seni, bizim gibi bir insan olarak görüyoruz ve yine gördüğümüz o ki, sana tabi olanlar bizim toplumumuzun en aşağı ve ilkel dar görüşlü kesimi. Ayrıca sizi kendimizin daha üstünde görmüyoruz, tam aksine senin yalancılardan olduğunu zannediyoruz” dediler.

Bunun üzerine ulusunun tanımazlarından ileri gelenler dediler: "Biz seni ancak kendimiz gibi bir insan olarak tanıyoruz. İçimizden sana uyanların da ancak düşüncesiz, aşağılık kimseler olduğunu görüyoruz. Sizin bizden bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Tersine, biz sizleri yalancı tanıyoruz."

Kavminin içinden kâfir olanların ileri gelenleri «— Biz seni ancak bizim gibi bir insan görüyoruz, yalnız bizden birtakım âdi kimselerin [⁵] düşünmeden hemen sana ittiba ettiklerini görüyoruz. Bize karşı hiçbir meziyetinizi görmüyoruz ki ittiba edelim. Hayır, biz sizi yalancı sanıyoruz» dediler.

[5] Çulha, eskici, dikici gibi adi esnaf.

Kavminin inkâr eden ileri gelenleri, “Seni ancak bizim gibi bir beşer olarak görüyoruz. Sana tabi olanların da ancak basit görüşlü ayak takımından ibaret kimseler olduklarını ilk bakışta görüyoruz/anlıyoruz. Sizin bize karşı herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Bilakis biz sizin yalancı kimseler olduğunuzu zannediyoruz” dediler.

Kavminden küfre sapanların elebaşları, “Senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Sana sığ görüşlü olan en aşağılıklarımızdan başkasının uyduğunu da görmüyoruz ve sizin bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine biz sizi yalancılar sanıyoruz” dediler.

Bunun üzerine, kavminin önde gelen inkârcıları, halkı sömürerek kurdukları kölelik sisteminin yıkılacağı ve böylece alışageldikleri lüks ve refah dolu yaşantının sona ereceği endişesiyle, “Ey Nûh!” dediler, “Görüyoruz ki, sen de bizim gibi fâni bir insandan başka bir şey değilsin. Allah elçi göndermek isteseydi, olağanüstü güçlere sahip bir melek gönderemez miydi? Üstelik, bu ülkede ezilen, horlanan dar görüşlü ayak takımından başka hiç kimsenin sana uymadığını görüyoruz. Eğer bu din güzel bir şey olsaydı, herkesten önce bizim gibi akıllı, zengin ve yetenekli insanlar ona inanırdı. Bize göre kişinin doğru yolda olduğunu gösteren biricik ölçü, sahip olduğu güç ve zenginliktir. Sizin bize karşı bir meziyetinizi, üstün bir tarafınızı da göremiyoruz ki, gücünüz karşısında boyun eğelim. Tam tersine, bize öyle geliyor ki, sizler bu ülkede iktidarı ele geçirmek amacıyla kutsal din duygularını istismar eden, halkı kandırmak için de bu niyetini gizleyip sürekli iyi görünmeye çalışan birer yalancısınız!”

Kavminden, inkâr eden Mele’ / İleri Gelen Takım dedi ki:
-“Seni ancak bizim gibi bir beşer görüyoruz.
İlk Bakış’ta, ’sana ayak takımımızdan başka uymuş’ görmüyoruz.
Sizin bize göre hiçbir üstünlüğünüzü de görmüyoruz.
Aksine sizi yalancı sanıyoruz”.

Halkın inkarcı kodamanları: " Gördüğümüz kadarıyla sen de bizim gibi bir beşersin. Bakıyoruz da sana uyanlar hep, zihinsel özürlü ayak takımı. Bizden bir farkınızı da göremiyoruz, açıkçası siz, yalancısınız ".

Kavminden ileri gelen kibirli, zengin, benciller dediler ki: "Biz seni de bizim gibi insan görüyoruz. Sana basit görüşlü ayak takımlarından başkası uymuyor, sadece aşağı gördüğümüz kimseler sana uyuyor. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Tersine sizi yalancı sanıyoruz!"

Kavminden kâfir olan yöneticiler şöyle demişlerdi: “Biz seni bizim gibi bir insandan başka bir şey olarak görmüyoruz. [*] İçimizden, basit görüşlü, en rezillerimizden [*] başkasının da sana uyduğunu görmüyoruz. Sizin bize karşı hiçbir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine sizin yalancılar olduğunuzu sanıyoruz.” [*]

İnkarcıların bir insan olan peygamberle alay edişleriyle ilgili benzer mesajlar: İbrâhîm 14:10-11; İsrâ 17:94; Enbiyâ 21:3, 36; Mü’minûn 23:24, 33-34,... Devamı..

Kavminin ileri gelen kâfirleri (Nûh’a): “Biz seni, sadece bizim gibi bir insan olarak görüyoruz, (hatta) sana sadece bizim ayak takımı rezil insanlarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve sizin bizden fazla bir meziyetinizi de göremiyoruz. Bilakis sizin yalancı olduğunuza inanıyoruz.” dediler.

Kavminden hakkı kabule yanaşmayanların ileri gelenleri: “Biz senin kişiliğinde bizim gibi ölümlü bir insandan başka bir şey görmüyoruz” dediler, “üstelik, hemen ilk bakışta, içimizde, aşağı tabakadan birtakım (dar görüşlü) insanların dışında kimsenin seni izlediğini de görmüyoruz; ⁴⁷ dolayısıyla, bize karşı bir üstünlüğünüz olduğu görüşünde değiliz; ⁴⁸ tersine, yalancı kimseler olduğunuzu sanıyoruz!”

47 Tüm peygamber kıssalarının -ve özellikle de Hz. İsa ve o’ndan sonra Muhammed (s)’inkinin- gösterdiği gibi, ilk müminlerin çoğu, ilahî mesajın, kend... Devamı..

Bunun üzerine halkının ileri gelen kâfirleri şöyle dediler: – Bize göre sen de bizim gibi sıradan bir beşersin üstelik sana içimizden ayak takımından başkasının uymadığını da görüyoruz, senin bize bir üstünlüğünün olduğunu da düşünmüyoruz, bilakis sizin yalancı olduğunuza inanıyoruz. 23/64, 38/6, 41/6

Bunun üzerine kavminin seçkinlerinden inkârda ısrar edenler şöyle dedi: “Bakıyoruz da, sen de bizim gibi sadece ölümlü bir insansın. Yine, sana ayak takımına mensup sığ görüşlü kişilerin dışında kimsenin uymadığını görüyoruz.[¹⁷¹²] Sonuçta, sizin bize karşı bir üstünlüğünüzün olmadığını zannediyoruz.[¹⁷¹³] Aksine, sizin yalancı olduğunuzdan eminiz!”

[1712] Her elçinin kula kulluktan kurtuluş çağrısına ilk koşup gelenler topumun mazlum ve mağdur kesimleri olmuştur. Bu da mağdur ve mazlum kesimlerin... Devamı..

Buna karşılık kavminin -küfürde ileri giden- elebaşıları: "Ey Nuh, biz seni kendimiz gibi bir insan olarak görüyoruz. (Sende bizden üstün bir meziyet bulamıyoruz) Ve sana içimizden -basit görüşle hareket eden- en aşağı tabakamızdan başkasının da tabi olduğunu görmüyoruz, sizde bize karşı bir üstünlük bulamıyoruz, aksine biz sizin yalancılar olduğunuzu sanıyoruz" dediler.

Kavminin inkâr eden ileri gelenleri, "Biz, senin ancak bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz. İlk bakışta sana uyanların da ancak en aşağılıklarımızdan ibaret olduğunu görüyoruz. Sizin bize karşı herhangi bir fazlalığınızı da görmüyoruz. Aksine sizin yalancı kimseler olduğunuzu sanıyoruz" dediler.

Onun kavminden kâfir olan eşraftan bir gürûh ise dedi ki: «Biz seni bizim mislimiz gibi bir beşerden başka görmüyoruz ve sana tâbi olanları da biz ilk nazarda bizim en aşağılarımızdan başka görmüyoruz ve sizin için bizim üzerimize bir fazlalık da görmüyoruz. Belki sizi yalancılar zannediyoruz.»

Buna karşı halkının ileri gelen kâfirleri hep birden kalkıp: “Bize göre, sen sadece bizim gibi bir insansın, bizden farkın yoktur. Hem sonra senin peşinden gidenler toplumumuzun en düşük kimseleri, bu da gözler önünde! Ayrıca sizin bize karşı bir meziyetiniz olduğunu da görmüyoruz. Bilâkis sizin yalancı olduğunuzu düşünüyoruz” dediler. [23, 24]

Kavminden ileri gelen inkarcı grup dedi ki: "Biz seni de bizim gibi insan görüyoruz ve sana bizim basit görüşlü ayak takımlarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz; tersine sizi yalancı sanıyoruz!"

Kavminden küfür idenler: "Biz, seni ancak bizim gibi beşer görüyoruz, ve sana tâbi' olanları da akıl ve fikirden mahrûm, erâzil takımından buluyoruz, sizin bizim üzerimize bir fazlınızı, sebeb-i rüchânınızı görmüyoruz ve sizi yalancılardan zan idiyoruz" didiler.

Halkının ileri gelenlerinden ayetleri görmezlikten gelenler (kafirler) dediler ki “Görüşümüze göre sen, tıpkı bizim gibi bir insansın. Sana uyanların da görüş belirtmede en aşağılarımız olduğunu görüyoruz. Sizin bizden üstün bir yanınızı da görmüyoruz. Aslında sizin yalancı olduğunuz kanaatindeyiz.”

Halkının ileri gelen kafir takımı: -Biz, senin sadece bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Sana, görüşü kıymetsiz ayak takımından başka kimsenin uyduğunu da görmüyoruz. Sizin bizim üzerimize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, sizin yalancı olduğunuzu sanıyoruz, dediler.

Kavminin ileri gelen inkârcıları, “Biz seni kendimiz gibi bir beşer olarak görüyoruz,” dediler. “Sana uyanların da bizim en aşağılıklarımızın olduğu ilk bakışta anlaşılıyor. Sizde bize karşı hiçbir üstünlük görmüyoruz ve sizin yalancı olduğunuzu düşünüyoruz.”

Toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman şöyle konuşmuştu: "Bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası değilsin. Bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası ardına düşmüyor. Sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. Aksine, sizi yalancılar sayıyoruz."

pes eyitti bir bölük serverler anlar kim kāfir oldılar ķavumından “görmezüz seni illā bir ādemį bizcileyin daħı görmezüz seni kim uydı saña illā anlar kim anlar kemireklerümüzdür endįşenüñ ilkiñde daħı görmezüz sizüñ üzerümüze hįç artuķlıķ belki bayıķ bilürüz sizi yalancılar.

Eyitdi ol begler ki kāfir oldılar ḳavminden: Biz görmez‐biz seni illā bizümgibi ādem oġlı. Daḫı görmez‐biz saña uyanları illā bizüm ḫasislerü‐müzden evvel rāyda. Daḫı sizi hīç fażīlet görmez‐[biz] bizüm üstümüze.Bel ki sizi yalancılar ṣanur‐biz.

(Nuh) tayfasının kafir ə’yan-əşrafı dedilər: “Biz səni ancaq özümüz kimi (adi) bir insan sayır, elə ilk baxışda yalnız içimizdəki səfillərin (cütçü, pinəçi, dəmirçi, dərzi və i. a.) sənə uyduğunu görürük. Eyni zamanda sizin bizdən (heç bir şeydə) üstün olduğunuzu da görmürük. Əksinə, biz sizi yalançı hesab edirik!”

The chieftains of his folk, who disbelieved, said: We see thee but a mortal like us, and we see not that any follow thee save the most abject among us, without reflection. We behold in you no merit above us nay, we deem you liars.

But the chiefs of the Unbelievers among his people said: "We see (in) thee nothing but a man like ourselves: Nor do we see that any follow thee but the meanest among us, in judgment immature: Nor do we see in you (all) any merit above us: in fact we thing ye are liars!"(1518)

1518 The Unbelievers were impelled by three powerful human motives of evil to resist Grace: (1) jealousy of other men; they said, "Why, you are no bet... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.