Hakîkun ‘alâ en lâ ekûle ‘ala(A)llâhi illâ-lhakk(a)(c) kad ci/tukum bibeyyinetin min rabbikum feersil me’iye benî isrâ-îl(e)
Allah hakkında ancak gerçek sözü söylemem borçtur bana. Rabbinizden apaçık bir delille geldim size, İsrailoğullarını benimle gönder.
Hakikat şu ki; "Benim üzerimdeki yükümlülük, Allah adına (sizlere) ancak gerçeği söylemektir. Kesinlikle Rabbinizden size apaçık bir belge ile (açık mucizelerle) geldim. Artık (onları serbest bırak ve) İsrailoğullarını benimle beraber gönder" (şeklinde davetini yaptı).
Bana düşen, Allah'a karşı gerçek olandan başkasını söylememektir. İşte sizin Rabbinizden apaçık delillerle çıkıp geldim. Öyleyse esir olarak muamele ettiğin İsrailoğullarını bırak, benimle beraber gönder de, bu zulümden kurtulmuş olsunlar.
"-Allah adına yalınızca doğruyu, hakkı, adaletin-eşitliğin tesisini söyleme yetkisine, liyakatine sahibim. Rabbinizden size açık hak deliller, mûcizeler getirdim. Artık İsrailoğulları'nı, temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına son vererek benimle gönder." dedi.
Bana yaraşan, Allah hakkında gerçek olandan başkasını söylememektir. Size Rabbinizden açık bir belge getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle birlikte gönder."
'Benim üzerimdeki yükümlülük, Allah'a karşı ancak gerçeği söylemektir. Rabbinizden size apaçık bir belge ile geldim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder.'
Bana gereken, Allah'a karşı hakdan başka bir şey söylememekliğimdir. Gerçekten ben size, rabbinizden bir mûcize ile geldim. Artık (köle edindiğin) İsraîloğullarını benimle beraber (vatanları olan Şam'a) gönder.”
Bana Allah hakkında ancak gerçeği söylemek yaraşır. Size Rabbinizden açık bir mucize getirdim. Artık İsrailoğulları’nı benimle beraber gönder.”
“Allah hakkında yalnız gerçek olanı söylemek benim üzerime borçtur. Size Rabbinizden açık bir delil getirdim; artık İsrâiloğulları'nı benimle birlikte serbest bırak!”
Bana yaraşan, Allah hakkında ancak doğru söylemektir, ben size, Tanrınızdan belgelerle gelmişim, İsrail oğulların gönderesin benimle»
“Bana düşen, Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylememektir. İşte size Rabbinizden apaçık delille çıkıp geldim. Öyleyse bırak artık, İsrailoğullarını benimle (birlikte Mısır'dan çıkıp atalarının yurdu olan Filistin'e) gelsinler!”
104, 105. Mûsâ Fir’avn’a didi ki: "Ben ’âlemin rabbinin rasûlüyüm, Allâh hakkında mahz-ı hakîkat söylemekliğim lâzımdır. Ben sizin nezdinize âşikâr bir mu’cize icrâsına geldim. Benî İsrâîl’in benimle gitmesine müsâ’ade it."
Bana Allah'a karşı ancak gerçeği söylemek yaraşır. Size Rabbinizden bir mucize getirdim, İsrailoğullarını benimle beraber gönder" dedi.
“Allah hakkında gerçek olandan başkasını söylememek benim üzerime borçtur. Size rabbinizden açık bir delil getirdim. Artık İsrâiloğulları’nı benimle birlikte serbest bırak.”
Allah hakkında gerçekten başkasını söylememek benim üzerime borçtur. Size Rabbinizden açık bir delil getirdim; artık İsrailoğullarını benimle bırak!»
"ALLAH hakkında gerçeğin dışında bir şey söylememek benim görevimdir. Rabbinizden size bir kanıt ile geldim; İsrail oğullarını benimle birlikte salıver."
Allah'a karşı ilk görevim, hak olandan başka bir şey söylemememdir. Gerçekten ben size Rabbinizden bir mucize getirdim, artık İsrailoğullarını benimle gönder.
Birinci vazifem Allaha karşı haktan başka bir şey söylememekliğimdir, hakikat ben size rabbınızdan bir beyyine ile geldim, artık Beni İsraîli benimle beraber gönder
Benim üzerimdeki yükümlülük, Allah hakkında doğru olandan başka bir şey söylememektir. Gerçekten ben size Rabbiniz tarafından apaçık bir delil (mu‘cize) ile geldim. (Ey Firavun!) Artık (yeter, zulmettiğin, köle olarak kullandığın) İsrâiloğullarını (serbest bırak) benimle gönder.”
«Allaha karşı hakdan başkasını söylememekliğim (üzerime) borcdur. Size Rabbinizden açık bir alâmetle gelmişimdir. Artık İsrâîl oğullarını benimle beraber gönder».
“Bana düşen, Allah'a karşı haktan başka bir şey söylemememdir! Şübhesiz ki size Rabbinizden apaçık bir delil (bir mu'cize) getirdim; artık İsrâiloğullarını benimle berâber gönder!”
“Allah adına gerçeklerden başka bir şey söylememem gerektiği benim için bir haktır. Rabbinizden kesin ve apaçık belgeler getirdim. Artık İsrail oğullarını benimle birlikte gönder” dedi.
Bana yaraşan, Allah üzerine doğru olandan başkasını söylememektir. Doğrusu ben size çalabınızdan apaçık bir belge getirdim. Artık İsrailoğullarını bırak da benimle birlikte gelsinler."
Bana yaraşan Allah hakkında doğrudan başka bir şey dememektir. Ben size Rabbiniz tarafından açık bir mucize getirdim, artık İsrail oğullarını benim ile beraber gönder.»
“Bana yaraşan Allah hakkında sadece gerçeği söylemektir. Andolsun size Rabbinizden apaçık bir delil [beyyine] getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder!”
“Bana Allah'a karşı ancak gerçeği söylemek yaraşır. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. O halde İsrail oğullarını benimle beraber (vaat edilmiş topraklara) gönder.”
“Allah hakkında gerçek dışında bir şey söylememek, benim için bir insanlık ve kulluk borcudur. Benim görevim, Allah’ın bana bildirdiği hakîkati dile getirmekten başka bir şey değildir. Bakın, sözlerimin doğruluğunu ispatlamak üzere, size Rabb’inizden apaçık bir delil getirdim; o hâlde, şu köleleştirmiş olduğun İsrail Oğulları’nı bırak da, benimle birlikte Mısır’dan çıkıp atalarının yurduna, Filistin’e gelsinler.
“Allah üzerine, sadece Hakk’ı / Gerçeği söyleyeceğim bir hakikattir / gerçektir.
Kesinlikle ben size rabbinizden bir açık belge / beyyine getirdim.
İsrail’in oğullarını benimle birlikte gönder!”.
Ben, Allah adına sadece doğruları söylemek zorundayım. Size, Allah tarafından bir belge getirdim. Demem o ki İsrailoğullarını bana teslim et.
“Allah hakkında gerçekten başkasını söylememek benim üzerime borçtur. Size Rabbinizden açık bir delil getirdim! Artık İsrailoğullarını benimle bırak!”
Allah hakkında gerçek(ler)den başka bir şey söylememek benim üzerime borçtur. [*] Elbette Rabbinizden size apaçık bir belge getirdim; [*] artık İsrailoğulları’nı benimle gönder!”
(Ve devamla): “Benim, Allah’a karşı ilk görevim, sadece mutlak doğruları söylememdir. Gerçekten ben size Rabbinizden bir mûcize getirdim, hemen İsrâil oğullarını benimle gönder.” (dedi)
bana düşen, Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylememektir. İşte size Rabbinizden apaçık burhanlarla çıkıp geldim: Öyleyse bırak artık, İsrailoğulları benimle gelsinler!”
Gerçek şudur ki: Ben Allah hakkında doğru olandan başka bir şey söylemiyorum. Size Rabbinizden apaçık bir belgeyle/mucizeyle geldim. İsrailoğullarını benimle beraber gönder. 7/101, 10/75...78, 45/16- 17
Bana yakışan Allah hakkında hakikatten başka bir şey söylememektir. Elbet size Rabbinizden apaçık kudret delilleri ile geldim. Artık bırak da İsrâiloğulları benimle gelsinler.”
Gerçekten (bana vahyolunandan) başkasını söylememek, Allah'a karşı üzerime bir borçtur; size Rabbinizden (peygamber olduğumu doğrulayan) açık bir delil (mucize) ile geldim, artık İsrailoğullarını (esaretin altında tutma, onları serbest bırak) benimle beraber gönder, (ki atalarının vatanı olan mukaddes beldeye dönebilsinler) "dedi.
Allah’a karşı gerçekten başkasını söylememek, benim üzerime borçtur. Size rabbinizden açık bir delil getirdim, artık İsrâil oğullarını benimle gönder!
«Ben Allah Teâlâ'ya karşı haktan başkasını söylememekte aleddevam sâbitim. Şüphesiz ki, ben size Rabbinizden bir mûcize ile geldim. Artık İsrailoğullarını benimle beraber gönder.»
“Başta gelen görevim, Allah Teâlâ hakkında, gerçek dışı bir şey söylemememdir. Gerçekten size Rabbinizden çok açık bir belge getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle beraber gönder! ”
Allah'a karşı gerçekten başkasını söylememek, benim üzerime borçtur. Size Rabbinizden açık bir delil getirdim, artık İsrail oğullarını benimle gönder!
"Muhakkakdır ki ben Allâh Te'âlâ üzerine doğrı ve hak olandan başka bir şey söylemem. (Söylediğim hep doğrıdır.) Size rabbiniz tarafından âşikâr mu'cize ile geldim. Benî İsrâîl'i benimle gönder" didi.
Üzerimdeki görev, Allah hakkında sadece gerçeği söylemektir. Size Rabbinizden bir belge de getirdim. Artık İsrailoğullarının benimle birlikte hareketlerine engel çıkarma.”
Gerçek şudur ki: Ben Allah hakkında doğru olandan başka bir şey söylemiyorum. Size Rabbinizden belgelerle geldim. Bu sebeple, İsrailoğullarını benimle beraber gönder.
“Bana düşen, Allah hakkında gerçek dışı hiçbir şey söylememektir. Size Rabbinizden apaçık bir delil getirdim. İsrailoğullarını benimle gönder.”
"Allah hakkında gerçek dışında bir şey söylememek benim üzerimde bir varoluş borcudur. Ben size Rabbinizden bir beyyine getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder."
[82a] vācibdur kim eyitmeyem Tañrı üzere, illā girtüyi. bayıķ getürdüm size ḥüccet çalabuñuzdan viribi benüm-ile benį isrāyil’i.
Pes söylemezin Tañrı Ta‘ālā ḥaḳḳına, illā girçegi. Ben geldüm size mu‘cizāt‐ıla Çalabuñuzdan. Pes gönder benümle İsrā’īli.
Mən Allah barəsində yalnız haqqı deməyə borcluyam. Mən sizə Rəbbinizdən açıq-aşkar bir dəlil (mö’cüzə) gətirmişəm. İndi (kölə etdiyin) İsrail oğullarını mənimlə bərabər (babalarının vətəni olan Şama) göndər!”
Approved upon condition that I speak concerning Allah nothing but the truth I come unto you (lords of Egypt) with a clear proof from your Lord. So let the Children of Israel go with me.
One for whom it is right to say nothing but truth about Allah. Now have I come unto you (people), from(1073) your Lord, with a clear (Sign): So let the Children of Israel depart along with me."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |