20 Nisan 2024 - 11 Şevval 1445 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kamer Suresi 3. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve keżżebû vettebe’û ehvâehum(c) ve kullu emrin mustakir(run)

Ve yalanlarlar ve dileklerine uyarlar ve her iş, kararlaştırılmıştır.

(Bunlar bile bile Hakkı) Yalanlamışlar ve kendi hevâlarına uymuşlardı. Oysa her emir (iş) sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.

Onlar hakkı yalanladılar, kendi arzu ve heveslerine uydular. Halbuki bütün işler bir hedefe ulaşmaktadır, yani Allah'ın kararına kimse engel olamaz.

Ortaya konulan ilâhî plan mutlaka gerçekleşip hedefine vardığı halde, onlar peygamberleri yalanladılar, şahsî arzu ve ihtiraslarına uydular.

Yalanladı ve kendi arzularına uydular. Oysa her iş yerini bulacaktır.

Yalanladılar ve kendi heva (istek ve tutku)larına uydular; oysa her iş 'sonunda kendi amacına varıp karar kılacaktır.'

(Kıyameti ve mucizeyi) inkâr ettiler; hevalarına uydular. Halbuki (Allah'ın vaad ettiği) her iş için bir hakikat var.

Yalanladılar, heva ve heveslerine uydular. Hâlbuki (Allah’ın emrettiği) her iş yerini bulacaktır.

Onlar yalanladılar ve kendi arzularına uydular. Oysa her işin varacağı bir yeri vardır.

Yalanladılar da, uydular da kendi havalarına, her iş kararlaşmıştır

Onlar (Resulü) yalanladılar ve nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah'ın takdirine göre) gerçekleşecektir (onlar yalanladılar diye resul görevini bırakacak değildir).

Âyâtı tekzîb iylediler ve hevâ ve heveslerine tâbi’ oldılar. Lâkin her şey müstekardır.

Yalanlarlar da kendi heveslerine uyarlar. Ama her işin karar kılacağı bir sonucu vardır.

Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek)tir.

Hep yalan saydılar ve kişisel arzularına uydular; oysa her iş yerli yerindedir.

Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her işin ulaşacağı yeri vardır.

Yalanladılar; arzularına ve tümüyle statükoya uydular.

Ayet, başka türlü okunarak, "Yalanladılar, arzularına uydular. Halbuki her iş yerini bulacaktır," diye de anlaşılabilir.

Yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki her iş yerini bulacaktır.

Yalan dediler, hevâlarına uydular, halbuki her emir müstekır

Onlar (Peygamber’i, Kur’ân’ı ve hesap gününü) yalanladılar da hevâ ve heveslerine uydular. (Oysa) her iş (tarafımızdan takdir edilen bir vakitte) gerçekleşecektir.

Ve yalanladılar. Kendi tutkularına uydular. Oysa her şey kararlaştırılmıştır.

(Peygamberi) tekzîbetdiler. Hevâ (ve heves) lerine uydular. Halbuki (hayr-u şer) her iş bir gaayeye bağlıdır.

(Peygamberi) yalanladılar ve (nefislerinin) arzularına uydular; hâlbuki (mukadder olan) her iş, yerini bulucudur (vakti geldiğinde olur).

Böylece onlar yalanladılar ve nefislerinin arzularına uydular. Ancak sonuçta, her iş için karar verecek olan biri vardır.

Yalan sayarlar, kendi dürtülerine uyarlar. Ancak her işin bir sonu vardır.

Onlar peygamberi yalancı sayıp heveslerine uydular. Her bir iş kararlaşmıştır [¹⁰].

[10] Bu meyanda peygamberin işi de nihayete kadar varacak, hakikat gün gibi aşikâr olacak.

Nitekim onlar (kıyameti) yalanladılar ve kendi heveslerine/arzularına tabi oldular. Her iş olacağına varır.

Yalanladılar ve kendi hevalarına uydular; hâlbuki her işin ulaşacağı bir yer vardır.

İşte Mekkeli kâfirler de, bizzat şâhit oldukları bu mûcizenin bir göz boyama, bir büyü olduğunu ileri sürerek onu inkâr ettiler ve böylece, arzu ve heveslerine uyarak kıyâmeti ve Hesap Gününü yalanladılar. Çünkü ilâhî adâleti kabul etmek onlara ahlâkî yükümlülükler getiriyor, bu da hiç hoşlarına gitmiyordu. Fakat bu halleri, sonsuza dek böyle sürüp gitmeyecek, yakında gerçeği görecekler! Çünkü her işin gerçekleşeceği belirli bir zaman vardır! Allah’ın haber verdiği her şey, yeri ve zamanı gelince mutlaka gerçekleşecektir! Çünkü bu muazzam varlık âleminde, yaratılan her şeyin belli bir hikmeti vardır ve bu, ya bu dünyada, ya da âhirette mutlaka gerçekleşecektir.

Yalanladılar, hevalarına / heveslerine uydular.
Her bir iş karara bağlanmıştır.

İşte yine inkar ettiler yine keyfî davrandılar ama iş olacağına varır.

Arzularına, heveslerine uyarak ayetlerimizi sihir sayarak yalanlarlar. Hâlbuki ayetlerimiz sihir değil tamamen gerçekleri anlatmaktadır.

Kendi arzularına uyarak (gerçeği) yalanladılar. (Oysa) her iş amacına ulaşacaktır.

Yalanlarlar ve kendi arzularının peşine düşerler. Oysa (sonunda) her iş yerini bulacaktır.

çünkü onlar kendi arzu ve heveslerine uyarak bunu yalanlamaya şartlanmışlardır. ² Ama her şeyin doğruluğu sonunda ortaya çıkacaktır. ³

2 Lafzen, “onlar [bunu] yalanlamışlardır”: Son Saat’in ve Kıyamet Günü’nün yalanlanmasına işaret. Geçmiş zaman kipinin kullanılması, bilinçli bir niye... Devamı..

Onlar arzu ve heveslerine uydukları için kendilerine gelmiş hakikat karşısında yalana sarıldılar ama her işin gerçeği sonunda ortaya çıkar. 25/43, 45/23

Zaten hep yalanlıyorlar ve önyargılarının peşine düşüyorlar. Sonuçta, her işin varıp duracağı bir yer vardır.

(Evet; Peygamber s.a.s.'in mucizesini) Yalan saydılar. (Bir delile dayandıklarından değil) Kendi arzularına uydular. (Da herkesin tesbit ettiği açık mucizeyi sihir sandılar) Oysa her iş kararlaştırılmıştır.

(Günü geldiğinde Peygamberin nübüvvet nuru gün gibi ortaya çıkacak, onun hak davetini yalan sayanlar ise perişan olacaklardır)

(Ayetleri ) yalanladılar, hevalarına, arzularına uydular. Hâlbuki her iş karar kılındığı gibi olur.

Ve onlar tekzîp ettiler ve kendi hevâlarına uydular. Halbuki, her iş kararlaşmıştır.

Onlar hakkı yalan saydılar, heva ve heveslerine uydular. Halbuki her iş gibi bu nübüvvetin de kararlaştırılmış bir sonu elbette vardır.

Maksat, Peygamberimizin dâvasını geçici bir hevese, yahut yanılmaya vermek isteyen, yahut insanların kabûlüne mazhar olmayacağı için kaybolup gitmeye ... Devamı..

Yalanladılar, nefislerinin heveslerine uydular. Halbuki her iş, yerini bulacaktır (Allah'ın kararına kimse engel olamaz).

Mu'cizâtı tekzîb ile hevâlarına tâbi' olurlar. Ve her şey mukarrerdir. (Gerek hayır ve gerekse şer mükâfâtı ve mücâzâtı mukarrerdir.)

(Ayetler karşısında) yalana sarılıp, keyiflerine uyarlar. Ama her işin bir sonucu vardır.

Yalanlayıp, heveslerine uydular. Oysa her iş kararlaştırılmıştır.

Onlar kendi heveslerine uyup Peygamberi yalanladılar. Oysa her iş için belirlenmiş bir hedef vardır.(2)

(2) Peygamberlerin işi, onların hevesleri gibi gelip geçici şeyler değildir; sürüp gidecek ve belirlenmiş amacına ulaşacaktır.

Yalanladılar; kendi heves ve kuruntularına uydular. Oysaki her iş ve oluş karara, ölçüye ve düzene bağlanmıştır.

daħı yalan duttılar daħı uydılar nefsleri dileklerine. daħı her iş ķarar dutıcıdur.

Daḫı yalanladılar ve uydılar nefsleri dilegine ve her ḳarār dutıcı işe.

Onlar (ayın parçalanmasını, digər mö’cüzələri və Peyğəmbər əleyhissəlamı) təkzib etdilər və öz nəfslərinin istəklərinə uydular. Halbuki hər bir iş qərarlaşdırılmışdır! (Əzəldən müəyyən edilmiş hər bir iş, o cümlədən islam dini və Muhəmməd əleyhissəlamın peyğəmbərliyi bərqərar olacaqdır!)

They denied (the Truth) and followed their own lusts. Yet everything will come to a decision

They reject (the warning) and follow their (own) lusts but every matter has(5130) its appointed time.

5130 The prevalence of sin and the persecution of truth may have its day, but it must end at last.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.