Ve yekûlûne metâ hâżâ-lva’du in kuntum sâdikîn(e)
Ve derler ki: Bu vait, ne vakit yerine gelecek doğru söylüyorsanız?
(Sürekli) "Eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit (etmekte olduğunuz yıkım ve azap) ne zamanmış?" diyerek (kâfirler kendilerini avutagelmektedir).
Ve şöyle devam ederler: “Ölüm, ölümden sonra dirilme, hesap, kitap Allah'ın gerçekleşecek vaadi imiş. Eğer ciddi iseniz, söyleyin bakalım, ne zamanmış bu va'dedilenler?”
Onlar:
“Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu tehdit, bu nihaî yargı ne zaman gerçekleşecek?” diyorlar.
"Eğer doğru söyleyenlerseniz bu vaad ne zamandır?" diyorlar.
Ve derler ki: 'Eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit (etmekte olduğunuz yıkım ve azab) ne zamanmış?'
(Yine Mekke kâfirleri şöyle) diyorlar: “- Bu kıyametin vaadi ne zaman, eğer doğru söyleyenlerseniz?”
Ve derler: İyiliklerin karşılıklarının verileceği bu Ahiret günü va’di ne zaman gerçekleşecek; eğer bu iddianızda doğru iseniz?
Onlar, “Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu vaad ettiğiniz kıyamet ne zaman kopacaktır?” derler.
Yine onlar diyorlar ki: «Eğer siz gerçekseniz? Nerededir işbu vait?»
(Bir de şöyle) derler: “Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit (yeniden dirilme ve yargılanma) ne zaman gerçekleşecek?”
47,48. "Allâh’ın ihsân itdiği erzâkdan fukarâya sadaka viriniz" dinildiği zamân "Allâh’ın ister ise i’âşe idebileceğini biz mi i’âşe ideceğiz? Siz âşikâr dalâletdesiniz. Allâh’ın va’adleri ne vakit infâz olunacak sözünüzde sâdık iseniz söyleyiniz" diyorlar.
"Doğru sözlü iseniz bildirin bu vaad ne zamandır?" derler.
“Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu tehdit ne zaman gelecek?” diyorlar.
Ve şöyle derler: “Şayet gerçekten doğru söylüyorsanız, bu tehdit hani ne zaman gerçekleşecek?”
Onlar: Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu tehdit ne zaman gerçekleşecektir? derler.
Aynı zamanda, "Doğru sözlü iseniz o söz ne zaman gerçekleşecek?" diye meydan okurlar.
Yine onlar: "Eğer doğru söylüyorsanız bu (kıyamet) vaadi ne zaman?" diyorlar.
Ve ne zaman bu va'd, doğru iseniz? diyorlar
Onlar, “Eğer gerçekten doğru söylüyorsanız, bu vadettiğiniz (kıyamet, yeniden diriliş ve azap) ne zaman gerçekleşecek?” derler.
«Siz doğru söyleyenlerseniz bu tehdîd (in tehakkuku) ne zaman (söyleyin)?» derler.
Hem, “Eğer (iddiânızda) doğru kimseler iseniz, bu va'd (edilen kıyâmet) ne zaman?” diyorlar.
Onlar “Bu vaat (kıyamet) ne zaman olacak? Eğer doğru söyleyenlerden iseniz (söyleyin)” derler.
Yine derler: "Sizler doğru sözlü kimselerseniz, hani o sözünü ettiğiniz azap günü?"
Onlar «— Sözünüzde gerçekseniz bu kıyamet vaadi ne zaman olacak» derler.
“Eğer doğru sözlü kimseler iseniz bu vaat ne zamandır?” derler.
Ve derler ki: “Eğer doğru sözlüler iseniz bu vaat (etmekte olduğunuz azap da) ne zamandır?”
Dahası, inkârlarının azgınlığıyla şımarıkça derler ki: “Yok biz ölümden sonra diriltilecekmişiz, yok hesap-kitap varmış, ne saçmalık! Eğer dedikleriniz doğru ise, söyleyin bakalım, bu yeniden dirilme ve yargılanma vaadi ne zaman gerçekleşecek?”
-“Doğru söyleyen / sadık idiyseniz, bu Vaad ne zaman?” diyorlar.
Şimdi de: " Madem samimisiniz, şu kıyamet olayı ne zaman " derlerdi.
“Gerçekten doğru söylüyorsanız; tehdit ettiğiniz azap ne zaman gerçekleşecektir haydi söyleyin!” Derler.
Ve (bir de): “Eğer doğru söylüyorsanız (şu tehdit edip durduğunuz) azap ne zaman gerçekleşecek.” ¹ diyorlar.
ve şöyle devam ederler: “Bu [yeniden dirilme] vaadi ne zaman gerçekleşecek? Eğer doğru söylüyorsanız [buna cevap verin!]”
Bir de; “Eğer doğru söylüyorsanız, bizi tehdit edip durduğunuz şu azap ne zaman gelecek?” derler. 6/57-58, 18/55...59
Bir de derler ki: “Eğer sözünüze sadıksanız söyleyin bakalım şu vaad ettiğiniz (Son Saat) ne zaman gerçekleşecek?”
(Nitekim ayetlerimizde azap ile tehdit edildiklerinde) Onlar: "Eğer gerçekten doğru sözlü kimselerseniz, o tehdit ne zaman?” (söyleyin bakalım) diye alay ederler.
Ve derler ki: "Bu (bizi tehdid ettiğiniz) vaad ne zaman? Eğer doğru kimseler iseniz (" söyleyin bakalım)...
Ve derler ki: «O vaad ne zaman, eğer siz sâdıklar oldunuz iseniz?»
Ve yine derler ki: “Eğer doğru söylüyorsanız, bizi tehdid ettiğiniz bu mezarlardan kalkma ne zaman?
Ve: "Eğer doğru söylüyorsanız bu tehdid (ettiğiniz azab) ne zaman (gelecek)?" diyorlar.
"Eğer sâdık iseniz bize haber virin, bu va'd itdiğiniz kıyâmet ne vakit gelecekdir?" dirler.
“(Söyleyin bakalım), o tehdit ne zamanmış? Eğer doğru kimselerseniz.” derler.
Eğer doğru söylüyorsanız, bu tehdit ne zaman yerine gelecek? derler.
Bir de “Eğer doğru iseniz bu vaad ettiğiniz şey ne zaman?” diyorlar.
Bir de şöyle derler: "Eğer doğru sözlüler iseniz, bu tehdit ne zaman?"
daħı eydürler “ķaçandur uşbu va'de ya'nį ķıyāmet eger olduñuz ise girçekler?”
Daḫı eydürler: Ne vaḳt olur bu va‘de, ya‘nī ḳıyāmet? Eger girçekler‐iseñüz,dirler.
Onlar: “Əgər doğru söyləyirsinizsə, (bir xəbər verin görək) bu və’d (qiyamət günü) nə vaxt yerinə yetəcək?” – deyərlər.
And they say: When will this promise be fulfilled, if ye are truthful?
Further, they say, "When will this promise (come to pass),(3996) if what ye say is true?"
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |