Keżâlike nakussu ‘aleyke min enbâ-i mâkad sebak(a)(c) vekad âteynâke min ledunnâ żikra(n)
İşte böylece geçmişlerin ahvalinden bir kısmını sana hikaye etmedeyiz ve şüphe yok ki sana katımızdan bir de Kur'an verdik.
(Ey Resulüm!) Böylece Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü gerçekten aktarıyoruz. Ve kesinlikle, Sana katımızdan bir Zikir (Kur’an-ı Kerim) verdik (de gönlünü ve yolunu aydınlattık).
İşte ey peygamber! Böylece geçmişin önemli haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphe yok ki, katımızdan sana bir de Kur'ân verdik.
İşte böyle, geçmişlerin haberlerinden bazılarını sana anlatıyoruz. Gerçekten katımızdan sana bir de zikir verdik.
Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten, sana katımızdan bir zikir verdik.
(Ey Rasûlüm), sana geçmişin (daha evvelki ümmetlerin mühim) haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki, sana tarafımızdan bir Zikir (düşünüb kendisinden ibret alınacak KUR'AN) verdik.
İşte böylece, kesinlikle geçmiş olanların haberlerinden sana anlatıyoruz. Ayrıca kendimizden sana bir zikir (bilgi, mesaj, ibret ve anı) indirdik.
Ey Peygamber! İşte böylece, geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir öğüt verdik.
İşte böylece, geçenlerin haberlerinden sana, kıssa getirmekteyiz, katımızdan sana Kur'an verdik
(Ey Resul!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki sana katımızdan öğüt (ve uyarılarla dolu olan Kur'an'ı) verdik.
İşte biz sana eski târihleri böyle anlatıyoruz. Senin ümmetine tenbîh ve tezkîr içün kıssaları muhtevî kitâb virdik.
Geçmiş olayları sana böyle anlatırız. Katımızdan sana da bir Kitap verdik; kim ondan yüz çevirirse bilsin ki kıyamet günü bir günah yükü yüklenecektir.
(Ey Muhammed!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki sana katımızdan bir zikir (Kur’an) verdik.
İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Kuşkusuz sana katımızdan bir zikir (Kur’an) verdik.
(Resûlüm!) İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir verdik.
Geçmişlerin haberlerini, sana böylece aktarıyoruz. Sana katımızdan bir mesaj vermiş bulunuyoruz.
(Ey Muhammed!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki, sana katımızdan bir zikir (düşünüp kendisinden ibret alınacak bir kitab) verdik.
İşte sana böyle - ya Muhammed - geçmişin mühim haberlerinden kıssa naklediyoruz, şübhe yok ki sana ledünnümüzden bir zikir verdik
(Resûlüm,) sana geçmişin (daha evvelki ümmetlerin mühim) haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphesiz, sana tarafımızdan bir zikir (Kur’ân) verdik.
Sana geçmiş (ümmet) lerin haberlerinden bir kısmını işte böylece anlatıyoruz. Şübhe yok ki sana tarafımızdan bir zikir vermişizdir.
(Habîbim, yâ Muhammed!) İşte böylece geçmiş (ümmet)lerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Gerçekten sana katımızdan bir Zikir (Kur'ân) verdik.
Geçmişte olan haberlerin bir kısmını sana biz anlatıyoruz ve katımızdan sana öğüt verdik.
sana gelip geçenlerin yankılarını böylece anlatıyoruz. Gerçekten Biz sana kendi katımızdan öğütleyici Kur’an’ı vermişizdir.
Biz, geçen haberleri böyle sana haber veriyoruz. Tarafımızdan sana bir Kur/an vermişiz.
(Ey Peygamber!) Böylece sana geçmişlerin haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun Biz sana katımızdan [ledunnâ] bir bilgi/Kur’an [zikr] verdik.
Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten sana katımızdan bir zikir verdik.
Ey Muhammed! Geçmişte yaşamış kavimlerin başından geçen ibret verici hâdiselerden bir kısmını sana böyle anlatıyoruz. İşte şimdi de sana, katımızdan hikmet, öğüt ve uyarılarla dolu olan bu Kur’an’ı bahşettik. Öyle ki;
İşte ledünnümüzden / tarafımızdan sana verdiğimiz bir zikir / hatırlama / öğüt olarak gelip geçmişlerin haberlerinden sana kıssa anlatıyoruz.
Resulüm, biz sana geçmişin haberlerinden bir demet sunduk. Ayrıca dillere destan bir Kitap verdik.
Böylece sana geçmişlerin haberlerinden anlatıyoruz ki, ders alınsın! Aranızda konuşulup öğüt alınsın! Unutma! Toplumuna karşı senin elini güçlendirecek kitap verdik. Kitapta onlar için önemli bilgiler, önemli öğütler var.
İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir bölümünü [*] sana anlatıyoruz. Elbette sana tarafımızdan (gerçeği) hatırlatan (bir mesaj) verdik. [*]
(Ey Muhammed işte böylece) sana geçmiş toplumların haberlerinden bir bölümünü anlattık. Şüphesiz sana da kendi katımızdan bir zikir (olan Kur’an’ı) verdik.
İŞTE sana geçmişte olup bitenlerin mahiyetinden de böyle (bir üslup içinde) bahsediyoruz; çünkü katımızdan hatırlatıcı bir öğreti bahşettik sana. ⁸⁵
İşte bu şekilde geçmişte yaşanan olayların bir kısmını sana aktarıyoruz zira katımızdan sana bir öğüt ve itibar kaynağı zikir verdik. 2/39, 5/10, 6/49, 7/36, 39/71
İŞTE bu şekilde, geçmişte yaşanmış birtakım olayların özüne ilişkin[²⁶²⁴] anlatımı sana sunmuş olduk; zira sana, katımızdan hatırlatıcı bir mesaj[²⁶²⁵] vermiş bulunuyoruz.
(Ey Muhammed) Sana geçmiş ümmetlerin haberlerinden bir kısmını anlatmış oluyoruz. Şüphe yok ki, sana katımızdan bir zikir (Kuran) verdik.
Böylece sana geçmişlerin haberlerinden bir kısmaını anlatıyoruz. Ve gerçekten sana katımızdan bir Zikir/öğüt verdik.
İşte böylece geçmişlerin haberlerinden bir kısmını sana hikâye ediyoruz ve sana kendi tarafımızdan bir kitap da vermişizdir.
İşte böylece sana geçmiş mühim olaylardan bir kısmını anlatıyoruz. Tarafımızdan sana da bir zikir verdik. [41, 41; 15, 9; 21, 50]
Böylece sana geçmişlerin haberlerinden bir miktar anlatıyoruz. Gerçekten sana katımızdan bir Zikir (geçmiş olaylardan bir anı) verdik.
(Yâ Muhammed) Bu sûretle sana ümem-i sâbıkanın haberlerini hikâye ideriz. Ve sana 'ind-i rabbâniyemizden kitâb virdik.
İşte böylece daha önce gelip geçenlerin haberlerinden bölümler anlatıyoruz. Sana katımızdan doğru bilgi (Zikir, kitap) verdik.
Katımızdan sana verilmiş bir zikir olarak geçmişin haberlerinden işte bu şekilde anlatıyoruz.
Geçmiş hadiselerden sana böylece kıssalar anlatıyoruz. Ayrıca sana katımızdan bir de zikir(8) vermiş bulunuyoruz.
İşte böylece, geçip gitmişlerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Biz sana katımızdan da bir Zikir/Kur'an vermişizdir.
ancılayın ḥikāyet eylerüz saña ħaberlerinden ol nesenüñ kimi geçdi. daħı bayıķ virdük saña bizüm ķatumuzdan ķur’ān’ı.
Anuñ gibi ḫaber virür‐biz saña yā Muḥammed geçen ümmetlerüñ ḫaberle‐rinden. Daḫı virdük saña bizüm ḳatumuzdan kitāb ki Ḳur’āndur.
(Ya Rəsulum!) Keçmişin xəbərlərinin (olub keçənlərin) bir qismini sənə belə nəql edirik. Sənə Öz dərgahımızdan (insanların düşünüb daşınması, ibrət alması üçün) Qur’an da vermişik!
Thus relate Who unto thee (Muhammad) some tidings of that which happened of old, and We have given thee from Our presence a Reminder.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |