Vekâne ye/muru ehlehu bi-ssalâti ve-zzekâti vekâne ‘inde rabbihi merdiyyâ(n)
Ehline, ayaline namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi, Rabbinin katından da rızasını kazananlardandı.
(Hz. İsmail) Ailesine (ve çevresine), namazı ve zekâtı emrederdi ve o, Rabbi katında kendisinden razı olunan birisiydi.
Toplumuna namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi ve Rabbinin katında da hoşnutluk kazanmıştı.
Ailesine, akrabalarına, halkına namaz kılmayı öğretiyor, namazı muntazam kılabilecekleri, vicdanı, serveti, sosyal bünyeyi arındıran, berekete vesile olan zekâtı tahsil edebilecekleri, gerekli yerlere harcayabilecekleri bir düzen kuruyor, namazı kılmalarını ve zekâtı vermelerini emrediyor, onlara rehberlik, imamlık ediyordu. Rabbinin katında rızasını kazanma mertebesine ermişti.
Halkına namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbinin katında da kendinden razı olunmuş biriydi.
Halkına, namazı ve zekatı emrediyordu ve o, Rabbi katında kendisinden razı olunan (bir insan)dı.
Ümmetine de namaz kılmayı, zekât vermeyi emrederdi ve Rabbi katında rızaya kavuşmuştu.
Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabbinin katında O’nun rızasını kazanmış idi.
Ailesine/halkına namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbi katında da hoşnutluk kazanmış bir kimse idi.
Ailesine hem namazla, hem zekâtla buyurdu; o Tanrının katında beğenilmiştir
Ailesine ve yakınlarına salatı ve zekâtı emrederdi. Ve o da Rabbi katında hatırı sayılan biriydi.
Kavmine namâz kılmak ve zekât virmeği emr idiyordı ve rabbinin rızasını kazanmış idi.
Çevresinde bulunanlara namaz kılmalarını, zekat vermelerini emrederdi. Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.
Halkına namazı ve zekâtı emrederdi ve rabbinin rızâsına ermişti.
Halkına namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbi nezdinde de hoşnutluk kazanmış bir kimse idi.
Ailesine namazı gözetmeyi ve zekatı vermeyi emrederdi. Rabbi tarafından beğenilmişti.
Ailesine ve çevresine namaz kılmayı ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti.
Ve hanedanına namaz ve zekât ile emrederdi ve rabbının ındinde merdıyy idi
(O) ailesine (ve ümmetine), namazı ve zekâtı emrederdi ve o, Rabbi nezdinde, kendisinden razı olunan birisiydi.
Ve o kendisi ile birlikte olanlara salâtı ve zekâtı buyuruyordu¹. Ve o Rabb'inin yanında kendisinden hoşnut olunmuşlardandı.
Kavmine namaz (kılmayı), zekât (vermeyi) emr ederdi. Rabbi nezdinde rızâya ermişdi o.
Ehline (ve ümmetine) namazı ve zekâtı emrederdi; hem Rabbisinin katında rızâya mazhar olmuş bir kimse idi.
Ailesine namaz kılmayı ve zekâtı vermeyi emrederdi. O, Rabbinin razı olduğu bir kuldu.
İbrahim ulusuna yalvarıya durmayı, zekat vermeyi buyurdu. Çalabının dileğini de elde etmişti.
Ehline ve kavmine namazı, zekâtı emrederdi, Rabbi indinde beğenilmişti.
Ailesine/kavmine [ehlehu] namaz kılmayı ve arınmak için [zekât] vermeyi emrederdi/telkin ederdi. O, Rabbinin katında razı olunanlardan idi.
Halkına, namazı ve zekâtı emrediyordu ve o, Rabbi katında kendisinden razı olunandı.
Halkına namaz kılmayı, zekât vermeyi emrederdi ve Rabb’inin katında hoşnutluk makâmına ermiş bir kuldu.
Ailesine Namaz’ı ve Zekât’ı emrederdi.
Rabbinin katında hoşnut olunan kimseydi.
Aile efradına namazı ve zekatı emrederdi. Rabb’inin beğenisini kazanmıştı...
İsmail insanlara bilgiyle bilinçle Rabbin huzuruna durmayı, Rabbinin huzurunda kendisini hesaba çekmeyi, bütün kötülüklerden arınıp tertemiz olmayı emrederdi. Rabbi katında beğenilerek değer kazananlardandı.
Ayrıca o, ailesine (halkına) [salât]ı (namazı) ve zekâtı emrederdi. [*] Rabbi katında da hoşnutluk kazanmış biriydi.
O, halkına namaz kılmayı ve zekât vermeyi emrederdi ve o, Rabbinin rızasını kazanmış bir (kişi) idi.
Ve halkına salâtı ve zekâtı emrederdi; ⁴⁰ ve o da Rabbinin katında hoşnutluk kazanmıştı.
O, ailesine namazı ve zekâtı emrederdi. Rabbinin katında O’nun hoşnutluğunu kazanmış birisiydi. 6/86-87, 19/54, 37/100...112, 38/48
Kavmine namaz kılmalarını ve zekat vermelerini emrederdi, Rabbinin katında rızaya ermişti.
Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.
Ve hanedanına namaz ile ve zekât ile emrederdi ve Rabbinin indinde rızaya nâil olmuştu.
Halkına namazı ve zekâtı tavsiye ederdi. Rabbinin râzı olduğu biri idi. [20, 132; 66, 6]
Halkına namaz kılmayı, zekat vermeyi emrederdi. Rabbi yanında beğenilmişti.
Ehline namâz ve zekât ile emr iderdi. Ve rabbinin 'indinde mazhar-ı rızâ olmuşlardandı.
Ailesine namazı ve zekâtı emreder ve Rabbinin katında beğenilirdi.
Ailesine namazı ve zekatı emrederdi. Rabbinin yanında kendisinden hoşnut olunan birisiydi.
Ailesine namazı ve zekâtı emrederdi; Rabbinin katında da rızaya erişmişti.
Ailesine namazı/duayı, zekâtı emrederdi. Rabbi katında hoşnutluk kazanmış bir kişiydi.
daħı oldı ol buyurur ķavumına namāzı daħı zekātı daħı oldı çalabı’sı ķatında begenilmiş.
Daḫı ol buyururdı ehline namāzı, daḫı zekātı. Tañrı Ta‘ālā özinden rāżī idi.
O öz ümmətinə namaz qılmağı, zəkat verməyi əmr edirdi. O, Rəbbinin rizasını qazanmışdı. (İsmailin əməli Allah dərgahında bəyənilmişdi).
He enjoined upon his people worship and alms giving, and was acceptable in the sight of his Lord.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |