19 Nisan 2024 - 10 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hûd Suresi 108. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veemmâ-lleżîne su’idû fefî-lcenneti ḣâlidîne fîhâ mâ dâmeti-ssemâvâtu vel-ardu illâ mâ şâe rabbuk(e)(s) ‘atâen ġayra mecżûż(in)

Ama kutlu olanlarsa cennettedir, orada ebedi kalır Rabbinin dilediğinden başka hepsi, gökler ve yeryüzü durdukça; bitip tükenmesi olmayan bir bağıştır bu.

107-108. Bu iki âyetteki göklerle yeryüzünün, 14. sûrenin 48. âyetinde bildirildiği gibi kıyamette, değişecek olan göklerle yerler yani âhiret gökleri... Devamı..

(İman ve itaatle) Mutlu olanlar ise, artık onlar da cennette (bahtiyardır). Rabbinin dilemesi dışında, gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) Asla kesintisi olmayan bir ikramdır.

O kıyamet günü, mutlu olacak olanlara gelince onlar da, dünyada yaptıklarından dolayı, cennette yaşayacaklar ve Rabbin bunun aksini dilemedikçe, gökler ve yer yerinde durduğu sürece, ardı arkası kesilmeyen bir lütuf olarak, o cennetlerde kalacaklardır.

Mutlu olanlarsa, Allah'a kulluk ve ibadetleri, iyilikleri dolayısıyla Cennettedirler. Rabbinin sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan hal, daha büyük mükâfatlar müstesna, gökler ve yer daim olup durdukça, orada ebedî yaşayacaklar. Bu, ardı arkası kesilmeyen bir lütuf, bir ihsandır.

Mutlu olanlar ise cennettedirler. Rabbinin diledikleri dışında, gökler ve yer durdukça onlar orada sürekli kalıcıdırlar. Bu, kesintisiz bir lütuftur.

Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır.

Amma bahtiyar olanlar, cennetliktirler, Ahiretin gökleri ve yeri durdukça, onlar, cennette ebedî olarak kalıcıdırlar. Ancak Rabbinin (daha önce müminlerden bir kısım günahkârların azabını) dilediği müddet müstesna. Bu bitmez ve tükenmez bir lütûfdur.

Said (mutlu) olanlar ise, Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer kaldıkça, onlar Cennette devam edeceklerdir. İşte bu, kesilmeyen İlahî bir bağıştır.

Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada süreli kalacaklardır. Bu, bitmez-tükenmez bir lütuftur.[217]

[217] Cennet ve cehennemin ebedîliği hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, IX, 309-318.

Mutlu olanlar ise, yerle gökler durdukça, Tanrının dileğince sınırsız verim olarak cennette sonsuzdurlar

Mutlu olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe onlar da bitmeyen bir lütfun sonucu olarak orada kalacaklardır.

Bu ayette de “Rabbin aksini dilemedikçe” ifadesi cennet sakinleri için kullanılmıştır. Ancak cehennem için düşünülebilen sona erişi cennet için düşünm... Devamı..

Mes’ûd olanlar cennete girecekler ve semâvât ve arz durdukca orada kalacaklar meğer ki rabbin ânları bir müddet muntazır bir halde bulundursın.

Mesud olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, sonsuz bir lütuf olarak, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır.

Mutlu olanlara gelince, gökler ve yerler durdukça içinde ebedî kalmak üzere cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi başka. Bu, onlara ardı kesilmez bir lütuf olarak verilmiştir.

Mutlu olanlara gelince onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada kesintisiz bir lutuf olarak ebedî kalacaklardır.

Mutlu olanlara gelince, onlar da cennettedirler. Rabbinin dilediği hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır. Bu (nimetler)  bitmez, tükenmez bir lütuftur.  

 104-108. âyetlerde sayılı müddetin sona ermesiyle gelecek olan kıyamet gününden ve bunu takip edecek olan ahiret hallerinden bahsedildiği için, burad... Devamı..

Mutluluğu hakkedenler ise, gökler ve yer kaldığı sürece cennette kalıcıdırlar. Rabbinin dilerse başka. Kesintisiz bir ödüldür bu.

Dünyanın sonu geldiğinde yok edilen gökler ve yer, diriliş anında yeniden ve farklı olarak yaratılırlar (14:48).

Mutlu olanlar ise cennettedirler. Orada gökler ve yer durdukça duracaklar, ancak Rabbinin diledikleri başka. (Bu) ardı arası kesilmeyen bir ihsan olacak.

Amma mes'ud olanlar Cennettedirler, rabbının dilediği müddetten başka Semavât ve Arz durdukça onlar onda muhalled kalacaklar, bir atâ ki kesilmesi yok

Saîd olanlara gelince... Onlar cennettedir. Rabbinin (azaba müstahak olmuş günahkâr mü’minlerin geçici bir süre cehennemde kalmalarını) dilediği (müddet) müstesna, (âhiret âlemine ait) gökler ve yer durdukça onlar orada (cennette) ebedî kalıcıdırlar. (İşte bu mükâfat) kesintisi olmayan (ilâhî) bir lütuftur.

Mutlu olanlar ise, Cennet'tedirler. Rabb'in aksini dilemedikçe, gökler ve yer durdukça, orada sürekli kalacaklardır. Bu kesintisiz bir iyiliktir.

Mes'ud olanlara gelince: Onlar da cennetdedirler. Rabbinin dilediği (müddet) müstesna olmak üzere gökler ve yer durdukça onlar orada ebedî kalıcıdırlar. (Bu), bir lütf-ü ihsandır ki (tükenib) kesilmesi yokdur.

Ve saîd (bahtiyâr) olanlara gelince, artık (onlar ise) Cennettedirler; gökler ve yer durdukça orada ebedî olarak kalıcıdırlar; ancak Rabbinin dilediği müstesnâ!(4) (Bu) aslâ kesilmeyip devâm eden bir lütuftur.

(4)Cennet ehli, zaman zaman (rü’yet-i cemâle ve) arş-ı a‘lâya ve ancak Allah’ın bilebileceği yüksek menzillere çıkarlar da (o tecellîlerle kendinden g... Devamı..

Mutlu olanlara gelince, onlarda cennet içerisindedirler. Rabbinin dilediği süre, gökler ve yer var oldukça, onlarda cennet içerisinde süresiz bitmez tükenmez bir lütuf içindedirler kalacaklar.

O kimseler ki mutludurlar, onlar da Cennet’te olacaklardır. Yerler gökler durdukça onlar da orada kalacaklardır. Meğer ki senin çalabın başka türlü dileye. Bu, Onun artsız arasız bir sungusudur.

Bahtiyar olanlara gelince; onlar da Cennette bulunurlar. Orada gökler ve yer durdukça daim kalırlar. Meğer ki Rabbinin dilediği olsun [⁵]. Bu, asla kesilmeyen bir vergidir.

[5] Nihayetsiz bir vakit olsun, Cennet nimetlerinden büyük bir nimet versin.

Mutlu olanlara gelince, onlar cennettedirler. Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalırlar. Ancak Rabbinin dilemesi hariç. Bu bitmez, tükenmez bir lütuftur [meczûz].

Mesut olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, kesintisiz bir lütuf olarak, gökler ve yer durdukça, onda temelli kalıcılardır.

Mutlu olanlara gelince, onlar da cennette nîmetler içinde yaşayacaklar. Gökler ve yer durduğu sürece,ebediyen orada kalacaklar. Bu, ancak Rabb’inin dilemesi ile olacaktır! Rabb’in dilerse, onları daha yüce makâmlara ulaştırabilir. İşte bu mükâfât, asla kesintiye uğramayacak bir ilâhî lütuftur.

Memnun / mutlu edilenlere gelince; kesintisiz bir lütuf olarak Cennet’tedirler.
Yer ve Gökler devam ettikçe, orada sürekli kalacaklardır; ancak senin rabbinin dilediği şeyler başka!

Yüzlerinde mutluluk ifadesi olanlar ise, cennettedir. Onlar, gökler ve yer durduğu sürece orada kalacaklardır. Yani Rabb'in aksini istemediği sürece, ikramlar kesintisiz devam edecektir.

Allah’ın ayetlerinde anlattığı gerçekleri anlayanlar hesap günü mutludurlar. Onlar büyük bir sevinç içinde Rabbin tarafından mükâfat olarak verilen cennete yerleşirler. Rabbinin dilediği başka; gökler ve yer durdukça onlar da cennette ebedî kalacaklardır. İnananlar için bitmez tükenmez bir lütuftur. Allah’ın cennetle mükâfatlandırdığı kimseyi kimse oradan çıkaramaz! Hiç kimse bu kişi cenneti hak etmemiştir onun yeri cehennemdir diyemez.

Mutlu kılınanlara gelince, onlar da cennettedir. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça bitmez bir lütuf olarak [*] onlar da orada [ebedî] kalacaklardır.

“Bitmez bir lütuf olarak” ifadesi cennet nimetlerinin devamlı olduğunun delilidir. Benzer mesaj: Ra‘d 13:35.

Bahtiyar olanlara gelince, artık onlar cennettedirler. (Onlar) Rabbinin dilemesi dışında, gökler ve yer devam ettiği müddetçe, ardı arkası kesilmeyen bir ihsan olarak, orada ebedî kalacaklardır.

Bahtiyar olanlara gelince, onlar [da dünyada yaptıklarından ötürü] cennette [yaşayacak] ve Rabbin bunun aksini dilemedikçe, ¹³⁵ gökler ve yer yerinde durduğu sürece -bitmeyen bir lütfun sonucu olarak- orada kalacaklar.

135 Yani, Allah onlara daha büyük bir mükafat bahşetmeyi istemedikçe (Râzî, ayrıca Menâr XII, 161) ya da -ki bizce daha muhtemel olan budur- insanın (... Devamı..

Mesut olanlar ise cennettedirler. Rabbin aksini dilemezse gökler ve yer durdukça cennette kalacaklar. Bitmez tükenmez bir nimete nail olacaklar. 10/26, 35/33...35, 36/55...58

Ve bahtiyar olanlara gelince: işte onlar da Rabbin aksini tercih etmedikçe, gökler ve yer orada durduğu sürece cennette yerleşip kalacaklar: kesintisiz bir bağış olarak!..[¹⁸⁰³]

[1803] Kur’an’daki göndermelere bakarak cennet ve cehennemin bu dünyada kurulacağı söylenebilir. Bazı müfessirler bu âyettekilerin, içinde yaşadığımız... Devamı..

Mutlu olanlar ise cennettedirler. -Rabbinin dilediği dışında- gökler ve yer durdukça orada sonsuza dek kalacaklardır. (İçlerinden bazıları cennetten daha yüksek makamlara nail olabileceklerdir) Bu nimetler bitip tükenmez bir ihsandır.

Mutlu olanlara gelince onlar yerler ve gökler durdukça sürekli cennettedirler. Ancak Rabbinin dilemesi hariç. Bu, verilen (Allah’ın) kesintisiz bir lütfudur.

Velâkin said olanlar cennettedirler. Rabbin dilediği müddetten başka gökler ve yer devam ettikçe orada muhalleddirler. Bir atiyye ki, kesilmiş değildir.

Mutlu olanlar ise cennettedirler. Senin Rabbinin dilemesi hariç gökler ve yer durdukça orada ebedî kalacaklardır. Kesintisi olmayan bir ihsan içinde olacaklardır.

Mutlu kılınanlar ise cennettedirler. Gökler ve yer durdukça orada sürekli kalacaklardır. Meğer Rabbin, çıkmalarını dilemiş olsun. Bu, Kesintisiz bir vergidir!.

Sa'îd olanlar ise, arkası kesilmez bir ihsân olarak cennetde, semâvât ve arz dâim oldukca rabbinin dilediği zamâna kadar kalırlar.

Mutlu olanlar da Cennet’tedirler. Gökler ve yer durdukça onlar da orada kalacaklardır. Rabbin çıkaracak olursa başka[*]. Onlara yapılan kesintisiz bir ikramdır.

[*] Allah Teala hiçbir konuda kendini zorunlu durumda göstermez ama orada ikramının kesintisiz olduğunu bildirmesi, cennettekileri dışarı çıkarmayacağ... Devamı..

Mesut olanlar ise cennettedirler. Rabbin dilemesi dışında gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır. Bu sonsuz bir lütufdur.

Mutlu olanlar ise Cennettedirler. Onlar da gökler ve yer durdukça orada sürekli kalırlar—Rabbinin dilemesi müstesna. İşte bu ardı arkası kesilmeyecek bir ikramdır.(18)

(18) Cennet ehlinin de, Cehennem ehlinin de bulundukları yerlerde sürekli kalışları, ancak Allah’ın dilemesiyle olan bir iştir. Ancak Cehennem ehlinde... Devamı..

Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak...

daħı ammā anlar kim nįk baħt oldılar uçmaķ içindedür ebed ķalıcılarken anuñ içinde mādām kim oldı gökler daħı yir illā ol kim diledi çalabuñ virmek kesinilmemiş.

Daḫı sa‘ādet ehli cennete girerler, ebedī ḳalurlar anda durduġınca gökler,yirler illā Tañrı Ta‘ālā diledügi nesne. Kesilmek yoḳdur ol cennetni‘metlerine.

Xoşbəxt olanlar isə Cənnətdədirlər. Onlar, Rəbbinin dilədiyindən (bə’zi kamil mö’minlərin daha yüksək mərtəbələrə - ərşi-ə’laya qalxması, bir müddət Cəhənnəmdə əylənməsi və Allahın izni ilə onlara günahkarlardan ötrü şəfaət etmək şərəfi nəsib olmasından) əlavə, tükənməz bir ne’mət kimi göylər və yer durduqca orada əbədi qalacaqlar.

And as for those who will be glad (that day) they will be in the Garden, abiding there so long as the heavens and the earth endure save for that which thy Lord willeth: a gift unfailing.

And those who are blessed shall be in the Garden: They will dwell therein(1609) for all the time that the heavens and the earth endure, except as thy Lord willeth: a gift without break.(1610)

1609 Exactly the same arguments apply as in the last note. 1610 The felicity will be uninterrupted, unlike any joy or happiness which we can imagine i... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.